Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2485 E. 2020/1480 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/2485
KARAR NO: 2020/1480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/03/2018
NUMARASI: 2016/697 E – 2018/281 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında 01/12/2013 tarihli Elektrik Tedarik Sözleşmesi imzalandığını, davacı şirket tarafından davalıya 25/04/2016 vade tarihli, 10.692,62 TL ve 25/04/2016 vade tarihli, 1.957,41 TL bedelli elektrik satışından kaynaklanan piyasa maliyetleri faturaları keşide edildiğini ve gönderildiğini, ancak davalı tarafından anılan faturaların ödenmediğini, sözleşmenin 5.maddesinde aynen “bu sözleşme ve bu sözleşme ile yapılan elektrik enrejisi satışı ile ilgili yürürlükte olan ve ileride getirilebilecek olan her türlü vergi, resim, fon, yeni fatura kalemleri, enerji dengesizlik bedelleri, sıfır bakiye bedeli, piyasa işletim bedeli ve sair harçlar abone tarafından ödenecektir.” şeklinde bir düzenleme getirildiğini, bu madde çerçevesinde davalıya elektrik satışından kaynaklanan piyasa maliyetleri hesaplanarak fatura edildiğini ve davalıya tebliğ edildiğini, faturaların davalı tarafça ödenmemesi üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin meydana geldiği yer, davalının ikametgahı ve enerjinin verildiği yer Diyarbakır olduğundan yetkiye itiraz ettiklerini, söz konusu faturaların hukuki dayanaktan yoksun ve temelsiz olduğunu, söz konusu sözleşmelerin taraflarca sonlandırıldığını, davacının, davalıya gönderdiği ibranamede de belirtildiği gibi 18/03/2016 tarihine kadar olan bütün yükümlülüklerin yerine getirildiği ve davacı firmaya herhangi bir yükümlülükleri bulunmadığının belirtildiğini, oysa borca konu faturaların 18/04/2016 tarihinde düzenlendiğini, işletilen faizin çok fahiş olduğunu, borca işletilen faiz imzalanan sözleşmeye dayandırılıyorsa, taraflar arasında imzalanan sözleşmede belirtilen şartların hukuken temelden yoksun olduğunu, maktu olarak düzenlenen sözleşme şartlarında sadece davacı lehine hükümler bulunduğunu, sözleşme şartlarının hakkaniyet şartlarına uyulmadan ve okunmayacak kadar küçük puntolarla düzenlendiğini, ayrıca yaptıkları araştırmalara göre böyle fatura ve borç çıkarmadaki amacın davacı aleyhine Diyarbakır 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/408 ve Diyarbakır 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/373 esas sayılı dosyalar ile davalıdan haksız olarak tahsil edilen bedellerin iadesi için açılan davalar olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. İDM tarafından yapılan yargılama sonunda; ” hükme esas alınan bilirkişi raporu ve …’ın 01/03/2017 tarihli yazı içeriği dikkate alındığında; dosyaya sunulan davalı şirkete ait abonelik numaraları için imza edilen sözleşme tarihinin 27/11/2013 başlangıç tarihli olduğu, buna rağmen davacı şirketçe 2012/12 döneminden itibaren davalı şirket adına fatura çıkartıldığı, davalının sözleşme devam ettiği süre boyunca davacı şirketin toplam maliyet bedelini (YEK, sıfır bakiye düzeltme tutarı, Piyasa işletim ücreti, iletim ek bedeli, ödenmeyen alacak ve fark fonu) dikkate alarak düzenlenen faturaların ödendiği, davacının sözleşmenin fesh edilmesi nedeniyle fesih tarihinden 38-39 ay geriye giderek (sözleşme başlangıç tarihinden de geriye)davalı şirketin tüketmiş olduğu elektriğin toplam maliyet bedeli (YEK, Sıfır Bakiye Düzeltme Tutarı, Piyasa İşletim Ücreti, İletim Ek Bedeli, Ödenmeyen alacak ve Fark Fonu toplamı) üzerinden … tarafından yansıtılan bedeller – elektrik satışından kaynaklanan piyasa maliyetleri adı altındaki tahakkukların dayanağının bulunmadığı, davalının itirazında haklı olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin 2016 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davaya konu olan faturaların şirketin yevmiye defterine kayıt edilip işlendiği ancak davacı şirkete herhangi bir ödeme yapıldığına dair herhangi bir dekonta rastlanılmadığının tespit edildiğini, davalı şirket tarafından ticari defterlerine dava konusu edilmiş olan faturalar işlendiğini, bu suretle de borcu kabul etmiş olduklarını, buna rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bilirkişilerin yetkilerinin dışına çıkarak tarafların tacir olduğu ve ticaret mahkemesinde görülmekte olan bir dosyada Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri yargılamaya sunulmuş ve açıkça birbirleriyle bağlantısı olmadığı halde davalıya dava konusu dışında bir de ceza faturası keşide edilmiş olduğu, bunun anılan kanuna aykırı olduğu, davalının cezai şart ödemeksizin sözleşmesini istediği zaman feshetme hakkına sahip olduğundan Elektrik Satışından Kaynaklanan Piyasa Maaliyetleri faturasının tahakkuk ettirilemeyeceği şeklinde yanlış tespitlerde bulunduklarını, rapora itirazlarının göz ardı edildiğini, dava konusu icra takibindeki faturaların Elektrik Satışından Kaynaklanan Piyasa Maaliyetleri faturası olup, davalının tüketimleri ile …’ın müvekkil şirkete bildirmiş olduğu birim fiyatların çarpılması sonucu hesaplanan faturalar olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 5. maddesinde “Bu sözleşme ve bu sözleşme ile yapılan elektrik enerjisi satış nedeni ile ilgili yürürlükte olan ve ileride getirilebilecek olan her türlü vergi,damga vergisi, resim,fon ,yeni fatura kalemleri, … uzlaştırmasında açıklanan MWh başına birim sıfır bakiye bedeli, perakende satış hizmet bedeli,piyasa işletim bedeli ve sair harçlar ABONE tarafından ödenecektir” hükmü düzenlendiğini, takip konusu faturanın içeriğini de işbu kalemlerin oluşturduğunu, Anayasa Mahkemesinin 2016-150 E. VE 2017-179 K. Sayılı kararında, elektriğin üretim aşamasından nihai tüketiciye ulaştırılmasına kadar oluşan bütün maliyet kalemlerinin tarifeye yansıtılmak zorunda olunduğunun belirtildiğini, dava konusu bedellerin tüketim kaynaklı maliyetler olduğu ve tüketim oranında müvekkili piyasa katılımcısına yansıtılmış olduğu açık olduğunu, faturaya konu maliyet bedellinin müvekkili şirket üzerinde kalmadığını, …’a ödendiğini, dava konusu edilen bedellerin müvekkili şirketin çekiş miktarından hesaplandığını, müvekkili şirketin toplam çekiş miktarının ise, müvekkilinin portföyünde olan bütün abonelerin tüketmiş olduğu elektriğin toplamından oluştuğunu, sonuç olarak müvekkili şirket tarafından ödenmiş olan dava konusu alacak kalemlerinin hesaplanmasında, davalı abonenin de tüketimleri yer aldığını, sözleşmenin piyasa maaliyetlerine ilişkin 5. maddesinin devamında açıkça “(….) Tedarikçinin bu bedellere ilişkin haklarını kullanmamış olması, haklarından feragat edildiği anlamına gelmeyeceği gibi, bu hakkın herhangi bir zamanda kullanılmasına engel teşkil etmeyecektir. ” hükmü taraflarca kararlaştırıldığını, tarafların her ikisi de tacir sıfatı haiz olup, akdetmiş oldukları sözleşmeleri basiretli tacir olmanın sorumluluğu çerçevesinde irdelemekle ve sonuçlarına katlanmakla yükümlü olduklarını, davalının tacir sıfatına uygun bir şekilde davranmakla mükellef olmakla birlikte, akdetmiş olduğu sözleşmenin yaptırımlarını bilmekte ve bilebilecek durumda olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava davacının davalı şirkete elektrik satışından kaynaklanan piyasa maliyetleri adı altında tahakkuk ettirdiği faturalardan kaynaklı alacağının tahsili istemiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 27/11/2013 başlangıç tarihli abonelik sözleşmesi imzalandığı, … ve … anobelik numaraları için, 2013/01-2016/02 dönemleri arasında her ay için müşterinin (davalı şirketin) megawaatsaat bazında aylık tüketimi davalı şirketin tüketmiş olduğu elektriğin toplam maliyet bedeli (YEK, Sıfır Bakiye Düzeltme Tutarı, Piyasa İşletim Ücreti, İletim Ek Bedeli, Ödenmeyen alacak ve Fark Fonu toplamı) çarpımı sonucu elde edilen değerlerin davalı şirkete yansıtıldığı, 1310820 abonelik numarası için 2013/01-2016-02 dönemleri arasında 38 ay için toplamda 1.658,82 TL (KDV hariç); … abonelik numarası için 2012/12-2016/02 dönemleri arasında 39 ay için toplamda 9.061,54 TL (KDV hariç) fatura tahakkukları olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede aktif tüketim bedeli üzerinden %11 indirim taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre yapılan değerlendirmede; … tarafından verilen cevabi yazıda, davacı şirket tarafından hangi maliyetler hesaplanarak konsolide edildiği hususunun şirketin görev alanına girmeyip, konunun faturayı kesen … nezdinde araştırılmasının uygun olduğunun belirtildiği nazara alındığında dava konusu bedellerin …’a aktarılan bedeller olmadığı, sözleşmedeki indirim oranının maliyet hesabı yapılarak davacı tarafça da belirlenmiş olduğu, taraflar arasında yapılan abonelik sözleşmesinin feshedilmesinden sonra davacı tarafından abonelik sözleşmesinin öncesinden itibaren fark tahakkuku yapılmasının usule uygun olmadığı anlaşılmakla mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir,
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/11/2020