Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2477 E. 2018/1601 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2477
KARAR NO : 2018/1601
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2017
NUMARASI : 2016/636 E – 2017/758 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 5.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin 6719 sayılı yasa ile maliyet unsuru olarak düzenlendiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6719 sayılı yasanın 20. maddesinin derdest davalarda uygulanacağı açıkça kanunla hüküm altına alınmış olup bu kapsamda dağıtım, iletim, PSH, okuma ve kayıp kaçak bedellerinin tahsil edilebileceğinin kanun tarafından belirtildiğini,bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ve davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin doğru olmadığını bildirmek suretiyle mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak vb. bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.
6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerine yansıtabilecektir. Yasal düzenleme bu şekildedir.
6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğu iddialarını ciddi bularak, 14.3.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Ancak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2) Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152, III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Bu nedenle, verilen karar usul ve yasaya uygundur.
Davalının vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik istinaf sebepleri yönünden yapılan değerlendirmede ise; dava açıldıktan sonra 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde yapılan değişiklik ile getirilen düzenleme ile ”Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerin yetkisinin, bu bedellerin, kurumun (EPDK nun) düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı” olduğu belirtilmiştir.
Davada, geriye dönük uygulanabilir yeni yasa değişiklik öncesi, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları gereği, dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmayacağı açıktır. Nitekim hiç kimsenin dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
İlk Derece Mahkemesince, davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmiştir. Mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin emsal muhtelif kararları uyarınca konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru dördüncü cilt sayfa 3687) göz önünde tutulduğunda, anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK 331. maddesi gereğince, davacının, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmayacağı açık olduğuna göre, davasında mevzuat değişikliği sonrası haksız duruma düşen davacı lehine maktu vekaleti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekeceği kabul edileceğinden, davacı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmeden mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince davalıların bu yöndeki istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
26.02.2018 tarihli ek karara yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede ise; mahkemece esas kararın 02.10.2017 tarihinde verilip davalı tarafça kararın 13.04.2017 tarihinde harçları yatırılarak istinaf edildiği,ancak gider avansının yatırılmadığı, gerekçeli karar ve gider avansının yatırılması konsundaki muhtıranın 20.04.2018 tarihinde tebligat üzerindeki şerhle tebliğ edildiği, avansın yatırılmaması üzerine 26.06.2018 tarihli ek kararla,davalının istinaf incelemesinden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, bu karara karşı davalı tarafça süresinde istinaf harç ve gider avansı yatırılarak istinaf yoluna başvurulduğu görülmüştür.Mahkemece avansın yatırılması yönünden davalıya muhtıra çıkarılması gerekirken bu hususun tebliğ mazbatası üzerine yazılması doğru değildir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13772 E – 2017/12622 K, 2017/13176 E- 2017/12665 K.) Davalı vekili 09.07.2017 tarihinde gider avansını yatırmıştır. Bu sebeple usule uygun muhtıra tebliğ edilmeden gider avansı yatırılmış olmakla ek karara karşı yapılan istinaf başvurusu süresinde ve yerindedir.
Açıklanan nedenlerle; davalının ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, ek kararın kaldırılması sonucu, asıl karara yönelik istinaf incelemesinde dosya kapsamı, delil durumu, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalının ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ek kararın kaldırılmasına,
Peşin alınan ek karara yönelik yatıılan istinaf karar harcının istinaf eden davalıya talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
B-Davalı vekilinin asıl karara dair istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/11/2018