Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2457 E. 2020/1948 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2457
KARAR NO : 2020/1948
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2017
NUMARASI : 2015/400 E – 2017/956 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat ( Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Dedeman Palandöken Kayak Merkezi P.K 115 Palandöken/Erzurum adresinde faaliyet gösteren …Tic A.Ş. İşletme ünvanlı tesisat için akdedilen “Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi” ile davalı şirketin 922340 tesisat nolu abonesi olduğunu, bu sözleşme kapsamında davalının müvekkilinden elektrik satış bedeli haricinde kayıp kaçak bedeli ve kayıp kaçak kısmına isabet eden enerji fonu, TRT fonu, belediye fonu tahsil ettiğini, fakat taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının müvekkilinden kayıp kaçak bedeli ve kayıp kaçak kısmına isabet eden enerji fonu, TRT fonu, belediye fonu tahsil etme hakkının bulunmadığı halde 05.2013-01. 2015 tüketim dönemlerinde haksız olarak 40.300,00 TL tahsil ettiğini beyanla ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleriyle ücretin vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ödemiş olduğu kayıp kaçak bedelleri, TRT payı, enerji fonu, KDV bedellerinin her bir faturada tek tek belli olması sebebiyle davanın alacak davası alarak açılmasının mümkün olmadığını, davacının huzurdaki davayı ikame etmekte hukuki yararının bulunmadığından davanın usulden reddini talep ettiğini, müvekkili şirketin lisans sahibi toptan satış şirketi olduğunu, kayıp kaçak bedelinin dağıtım sistemi gelirinin düzenlenmesi hakkında tebliğ hükümleri esas alınarak hesaplandığını, her ne kadar sözleşmede kararlaştırılmamış olsa da müvekkilinin davacıdan kayıp kaçak bedeli ve kayıp kaçak kısmına isabet eden enerji fonu, TRT fonu, belediye fonu bedelini ilgili mevzuat hükümlerinin gereği olarak tahsil ettiklerini beyanla davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Mahkeme tarafından; davacının davasının 23.576,47 TL yönünden kabulü ile bu tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 16.723,53 TL yönünden ise 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.maddesine 6719 sayılı Kanunun 21.maddesiyle eklenen 10. fıkra hükmü ile aynı yasa ile eklenen geçici 20.madde hükmü dikkate alınarak konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, “Davacının talebinin 23.576,47 TL yönünden kabulü ile bu tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacının talebinin 16.723,53 TL yönünden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.maddesine 6719 sayılı Kanunun 21.maddesiyle eklenen 10. fıkra hükmü ile aynı yasa ile eklenen geçici 20.madde hükmü dikkate alınarak konusuz kaldığı anlaşıldığından bu kısım hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kararının HMK 27,297 maddeleri uyarınca gerekçelendirmediği,davacı tarafın dava dilekçesinde kayıp kaçak bedelinin mükerrer tahsil edildiği yönünde herhangi bir iddiada bulunmadığı, yürürlüğe giren mevzuat uyarınca kesin bir şekilde tahsil edilebilir hale gelen kayıp kaçak bedellerinin başkaca yolları kullanarak ve kanunun açık hükmüne rağmen iade almaya çalıştığı, mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmesi gerektiği, mahkeme tarafından taraflara arasında yer alan indirim öncesinde aktif tüketim bedeline kayıp bedelinin açıkça hükme bağlandığı bilirkişiler tarafından tespit edilmiş olup sözleşme uyarınca hüküm kurulması gerektiği, dosya içinde tüm fatura ve belgeler olduğu için bilirkişi raporuna ihtiyaç olmadığı, TTK 21 madde uyarınca faturalara yasal süre içinde itiraz edilmediği için davanın reddi gerektiği belirtilerek Mahkeme kararı istinaf edilmiştir.HMK 355. maddesi uyarınca taraflarca ileri sürelen istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonucu;Dava, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesi uyarınca 05.2013 ile 01.2015 tarihleri arasındaki faturalardan davalı elektrik şirketi tarafından tahsil edilen kayıp kaçak bedeli ile bu bedele dahil edilerek hesaplanmış enerji fonu,TRT payı, belediye vergisi %18 KDV içindeki kayıp kaçak toplam bedeline isabet eden ve ödenen bedellerin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte istirdat talebidir.Mahkeme tarafından dosya içine 24.02.2016 tarihli 1. Bilirkişi raporu alınmış itiraz edilmesi üzerine bu defa dosya içine 09.07.2016 tarihli 2. Rapor ve 06.11.20116 tarihli ek rapor alınmış itiraz üzerine bu defa 20.09.2017 tarihli 3. Rapor alınarak alınarak son rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Hükme esas alınan 20.09.2017 tarihli bilirkişi raporu ile davalı tedarikçi şirketçe davacıya yüklenen kayıp kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK ‘nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedellerine ait birim fiyatlarının dava konusu fatura dönemleri itibarıyla yürürlükte olan EPDK tarafından belirlene ticarethane tarifesi üzerinden birim fiyatlarla uyuştuğu ve fazladan tahakkuk olmadığı, davalı kurum tarafından mükerrer kayıp bedeli tahakkuk ettirildiği aktif tüketim bedeli için 23.576,47 TL kayıp bedeli ilave edildiği şeklinde rapor verilmiş ve bu rapora göre hüküm kurulmuştur.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin de hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır.Bu durumda; Dava 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesi bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kaldığından ancak 20.09.2017 tarihli alınan bilirkişi raporu ile 23.576,47 TL için davalı kurum tarafından davacı şirkete mükerrer kayıp bedeli tahakkuk ettirildiğinden dava konusu 23.576,47 TL nin kabulü kararı yerinde görülerek davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 1.610,51 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 403,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.207,51 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/12/2020