Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2381 E. 2020/399 K. 16.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2381
KARAR NO : 2020/399
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI : 2014/705 E – 2018/367 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 16/04/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu ve davacınin işlettiği çorap atölyesinde kaçak elektrik kullanıldığı ileri sürülerek davalı tarafça düzenlenen 13.673.86 TL ‘lık kaçak elektrik faturası tahakkuku nedeniyle davacı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün 2012/20630 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, tüm elektrik tüketiminin sayaçtan geçerek faturalandırıldığını, normal tüketim bedelinin tahakkuk edilerek bunun dışındaki haksız ve dayanaksız kaçak kullanım tahakkukunun iptalinin gerektiğini belirterek,normal kullanım bedeli dışında davacının 13.673.86 TLlık faturadan borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, davacı lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş,davasını sonradan istirdat davasına çevirmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir. Mahkeme ,”1-Davanın kısmen kabulüne,davacının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen, … nolu tesisatla ilgili 08/08/2012 tarih … nolu 13.673,86 TL bedelli kaçak tahakkukunun 12.426,92 TL lık kısmı itibariyle davalıya borçlu borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, İİK 72/6 md gereğince ;davacı tarafın söz konusu kaçak tahakkuku nedeniyle yersiz olarak ödediği 17.469,15 TL’nin, ayrı ayrı ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Ancak kısa kararda “Davanın KISMEN kabulüne, davacının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerin- den takibine girişilen, … nolu tesisatla ilgili 08/08/2012 tarih … nolu 13.673,86 TL bedelli kaçak tahakkukunun 17.469,15 TL lık kısmı itibariyle davalıya borçlu borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, İİK 72/6 md gereğince ;davacı tarafın söz konusu kaçak tahakkuku nedeniyle yersiz olarak ödediği 17.469,15 TL’nin -1.000,00 TL’lik kısmının 05/02/2014 gününden, 2.000,00 TL lik kısmının 18/02/2014 gününden, -2.000,00 TL lik kısmının 24/04//2014 gününden, -2.541,46 TL lik kısmının 26/05/2014 gününden, -2.541,90 TL lik kısmının 26/06/2014 gününden, -2.570,00 TL lik kısmının 25/07/2014 gününden, -2.593,06 TL lik kısmının 25/08/2014 gününden, -2.611,74 TL lik kısmının 26/09/2014 gününden, -610,99 TL lik kısmının 30/04/2014 gününden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,fazlaya ilişkin davacı talebinin reddine, yasal şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminatı takdirine yer olmadığına” karar verilmiştir. Mahkeme , 23/04/2018 tarihli maddi hatanın düzeltim şerhi ile ;”İş bu davada kararın açıklandığı 04/04/2018 tarihli duruşma tutanağının hüküm fıkrasının 1. bendinde; ” 13. 673,86 Tl bedelli kaçak tahakkukunun ” ibaresinden sonra gelen ve maddi hata nedeniyle yazılan ” 17.469,15 TL ” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına , yerine “12.426,92 TL” ibaresi yazılmak suretiyle maddi hatanın düzeltilmesine”dosya üzerinde re’sen yapılan inceleme sonucu karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.İstinaf dilekçesinde;hükme esas alınan bilirkişi raporunun tespitlerinin hatalı olduğunu,eksik ve hatalı hesaplama içerdiğini,davaya konu borcun bulunduğunun tartışamayacağını,bu nedenle verilen kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Mahkeme, kısa karardaki hatanın maddi hata düzeltim şerhi ile düzeltilmesine karar vermiş isede,miktar itibarıyla yapılan düzeltmenin hüküm değişikliği niteliğinde olduğu,bu itibarla maddi hata düzeltimine konu edilemesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.O halde maddi hata düzeltiminin yapıldığı kabul edilemeyeceğinden,kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğu tespit edilmiştir.Emsal, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2016/4164 E., 2017/118 K. sayılı kararında “HMK’nun 298/2. maddesi gereğince, sonradan yazılacak gerekçeli kararın da kısa karara uygun olması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına da güven sarsılmış olacaktır, ” denilerek ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 tarih, 7/4 sayılı kararında da vurgulandığı üzere kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunması hususları bozma sebebi yapılmıştır.Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/186 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine aykırılık teşkil eder.HMK 355. maddesine göre, inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir. HMK 298. maddesinin 2. fıkra gereği ise gerekçeli karar hüküm sonucuna aykırı olamaz.Buna aykırı hüküm, HMK 355.madde kapsamında kamu düzenine aykırılık teşkil etmektedir ve dairemizce resen incelenmiştir. İlk derece mahkemesinin kararı HMK 298.md.2.fıkra gereği gerekçeli karar hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmüne aykırı olduğundan, HMK 355. madde gereği kamu düzenine aykırılık nedeniyle kaldırılarak, HMK 352. maddesi uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.Buna göre; davalının istinaf taleplerinin kabulü ile mahkemenin istinafa konu kararının kamu düzenine aykırılık sebebiyle HMK 355 ve 298/2 maddeleri uyarınca kaldırılmasına ve HMK 355 maddesi gereği, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca karar kaldırılarak, açıklanan hususlara uygun yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,Davalının istinaf sebebiyle yaptığı 62,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/04/2020