Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2378 E. 2019/2100 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2378
KARAR NO : 2019/2100
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/03/2018
NUMARASI : 2015/67 E – 2018/278 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 13.684,45 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Söz konusu kararı katılma yoluyla davacı ve davalı vekili istinaf etmiştir. Katılma yoluyla davacı vekili istinaf sebepleri olarak; kararın eksik incelendiğini, Anayasa Mahkemesi uyarınca EPDK’nın 2011-2014 yılları için hedef kayıp kaçak oranlarına göre tahakkuk yapıp yapmadığını, bu oranları aşan tutarlar ve enerji bedeli içerisine gizlenerek mükerrer olarak alınmış tutarlar tespit edilmeden, eksik inceleme ile Anayasa Mahkemesi kararına, İstinaf Mahkemesi kararına ve hukuka aykırı olarak bu kararın verildiğini, eksik incelemenin tamamlanması gerektiğini, Anayasa Mahkemesi kararında bölgedeki hedef kayıp kaçak oranlarının hesaplanmasının esas alınmasının belirtildiğini, 6719 sayılı Yasaya göre dahi eksik inceleme ile verilmiş kararın kaldırılması ile uygunluk ve yerindelik denetimi yapılması gerektiğinden hareketle 01/2011 ile 08/2011 dönemlerinde bölgede hedef kayıp kaçak oranını aşar şekilde, ayrıca tüketim bedeli içerisine gizlenerek mükerrer olarak fazla tahsil edilmiş tutarın tespiti ve masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline ve dava açılmasına davalı sebebiyet vermiş olmasından dolayı da dava tarihiten sonra çıkan yasa nedeniyle hedef kayıp kaçak oranını aşar kısım dışında dava konusuz kalmış olmakla, farklı yönde de davanın konusuz kalmış olduğundan ücreti vekalete hükmedilmesini, yargılama giderlerinin de davalı tarafa yükletilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, yerel mahkeme kararının vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin kısmı da usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasını, davacının dava başında da haklı olmadığını, 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereğince davanın reddi gerekirken, konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş olması ve kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olup, kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılmasını, lehe yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesini istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Davacı, hedef oranların üzerinde tahsilat yapıldığı belirlenmişken bu kararın verilmesinin hukuka aykırı olduğunu istinafında ileri sürmüş ise de talep, dava konusu bedellerin hiç alınamayacağına ilişkin olduğundan taleple bağlılık kuralı gereği, talebin aşılamayacağı da dikkate alınarak, bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 E. – 2019/115 K. sayılı ilamı da gözetilerek, bu istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Kaldı ki davalının, talep değişikliğine, açık muvafakatı da yoktur.Davacının “mükerrerlik” iddiasına yönelik istinaf sebebine gelince; davacı dava dilekçesinde kayıp kaçak bedellerinin hukuka aykırı olarak alındığını, kaçak elektrik kullanımı için dağıtıcıların yasal yollara başvurduğunu, bunun sonucunda hem kullanandan yasal yollarla hem de faturalarda kayıp kaçak bedellerinin alınmasıyla mükerrer tahsilat yapıldığını ileri sürerek davalıdan tahsilini talep etmiş ise de dağıtım şirketinin satış şirketine, onun da tüketiciye yansıttığı faturalardaki bu bedellerin alınmasında, 6446 ve 6719 sayılı kanunlar kapsamından hukuka aykırılık olmadığından, istinaf incelemesinde bu sebeple bu itiraza itibar edilmemiştir.Davacı tarafın katılma yoluyla yerinde görülmeyen istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davalı tarafının istinafı yönünden ;dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin, Kanunun 17/06/2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş, dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.Bundan başka, dava devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayrimenkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun yada Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece esas hakkında; “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih, 2019/18-421 E. – 2019/526 K. Sayılı ilamında “Dava tarihinde haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca, davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir. (HMK 326/1) Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur. (HMK 330/1) Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısı ile karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Bu sebeple hiç yargılama gideri alınmaması gerektine ilişkin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Davalının yargılama giderleri yönünden istinaf taleplerinin incelenmesiyle; mahkemece, davacı lehine yargılama giderleri hesaplanırken, davacıya iadesi gereken fazla yatan peşin harcın, aynı zamanda yargılama giderine dahil edilip davalıdan alınıp davacıya verilmesiyle davacıya mükerrer kazanç olacak şekilde düzenleme yapıldığından ve başvuru harcı ile vekalet harcının ise davacı üzerinde bırakılması gerekirken, buna aykırı davalı aleyhine hüküm kurulması nedeniyle, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü sonucu, HMK 353/1-b-2 maddesi gereği hükmün 4. bendi düzeltilerek yeniden esas hakkında; “davacı tarafça yapılan toplam 752,90 .TL yargılama giderinin (35,90 TL peşin harç, 117,00 TL tebligat gideri, 600,00 TL bilirkişi inceleme gideri) davalıdan alınıp davacıya verilmesine” ve 2. bendi mahkemece tashih kararı sonucu düzeltildiğinden, düzeltilmiş hali ile, “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL nispi karar harcından peşin alınan 233,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 197,80 TL harcın karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine” şeklinde yeniden hüküm kurulmasına, davalının sair istinaf sebeplerinin ise reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davacının katılma yolu ile istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,B-Davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile, istinaf konusu kararın 4.bendi düzeltilerek, yeniden esas hakkında;1-Dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL nispi karar harcından peşin alınan 233,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 197,80 TL harcın karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine,3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince 2,180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davacı tarafından yapılan toplam 752,90 TL’nin ( 35,90 TL Peşin Harç, 117,00 TL tebliğler, 600,00 TL bilirkişi ücreti.) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,Davalının sair istinaf sebeplerinin reddine,İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacıdan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalı tarafından yapılan 42,00 TL istinaf yargılama giderininin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Davacının istinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde/karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/12/2019