Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2376 E. 2020/1189 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/2376
KARAR NO: 2020/1189
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2017
NUMARASI: 2017/71 E – 2017/996 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekili şirket, 20.03.2015 tarihinde, … kayıt no ile Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu İstanbul Anadolu Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği tarafından gerçekleştirilen 84 Kalem Üroloji Sarf Malzeme alımı İhalesine katıldığını, laser cihazı hastane yönetimince 2013 yılında davalı … den satın alındığını, ancak cihaz fiber malzemelerin müvekkili firma tarafindan temininden bir süre sonra laser cihazı arıza yaptığını, arızanın meydana geldiği tarihte cihaz davalı firma tarafından da garanti kapsamı içerisinde olduğunu, müvekkili tarafından sağlık hizmetlerinin hastanenin aksamaması amacıyla cihaz 24.02.2016 tarih ve … seri sıra nolu fatura ile davalı firmaya tamir ettirildiğini, Tamir masrafı olarak davalı firmaya 3.540 TL ödemede bulunulduğunu, Ancak aradan altı aydan kısa bir süre geçmesine rağmen hastane yönetimi tarafından cihaz yine prob kaynaklı olarak Fibre Coupler Flange ve Fibre Coupler Protection Shield parçasının yandığını, bu neden ile 24.02.2016 tarih ve … seri sıra nolu fatura ile davalı tarafça yapılan tamir işlemine istinaden değişen tamir edilen parçanın garanti kapsamında olduğu hastane yönetimine bildirildiğini, cihazın tedarikçi firması tamir eden firma olan davalı … Ltd. Şti tarafından tamir edilmesi gerektiği belirtildiğini, davalının yükümlü olmasına rağmen tamir işlemini gerçekleştirmediğini, bu nedenle taraflarından başka bir firmada tamir ettirilmek zorunda kalındığını, yapılan tamirat ve parça değişimi nedeniyle müvekkili firma tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’ye 11.800-,00 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını ileri sürerek 11.800 TL’nin ödeme tarihi olan 05.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK’ da belirtilen genel yetki kuralı gereğince genel yetkili mahkemenin davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, HMK’nın 6. Maddesi gereğince davanın müvekkilinin yerleşim yerinin bulunduğu yer olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesinin gerektiğini ileri sürmüş, esas yönden de davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından;” Taraflar arasında aktedilmiş yazılı bir sözleşme sunulmamıştır. Buna bağlı olarak yetki sözleşmesi bulunmamaktadır. Bu durumda yetki hususu 6100 sayılı HMK’nın 6. maddesindeki genel yetki kuralı ve 10. maddesindeki sözleşmenin ifa yeri kuralına göre çözülmesi gerekmiştir. Davalının ikameti Üsküdar olup, HMK 6. maddesindeki genel yetki kuralına göre İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri uyuşmazlığın çözümünde yetkilidir. Yine somut olayda sözleşmenin ifa yeri yani tamir işinin yapılacağı yer İstanbul Anadolu kamu hastaneleri olup HMK 10. maddesindeki ifa yeri kuralı gereği de İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri uyuşmazlığın çözümünde yetkilidir. Davacı her ne kadar dava konusunun para alacağı olduğunu, 6098 sayılı TBK’nın 89. maddesine göre paranın davacının ikametinde tevdi edilmesi gerektiği, para ifasının da sözleşmenin ifası olarak kabul edilmesi gerektiğini, paranın ifa edileceği davacı ikametinin HMK 10. maddesindeki sözleşmenin ifa yeri olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de ve buna ilişkin çoğunluk oyu ile alınmış HGK kararı sunmuş ise de mahkememizce bu görüşe iştirak edilmemiştir. Zira HMK 10. maddesindeki sözleşmenin ifa yeri kuralı ile kastedilenin para karşılığı yaptırılan işin ifa edildiği yer (somut olayda tamirin gerçekleştirildiği yer) anlaşılmalıdır. Aksi halde tüm para alacaklarında davacının ikametindeki mahkeme her halükarda yetkili olur ki, HMK’daki diğer yetki kuralları bu kabul ile abes hale gelir. Hukukun en temel ilkelerinden biri olarak kanun koyucu abesle iştigal etmeyeceğine göre, bu görüşe mahkememizce katılmak mümkün olmamıştır.” gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliği ile nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın kararın kesinleşmesi üzerine 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuruluştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkili tarafın dava dosyası kapsamında hukuki olarak hiç bir sorumluluğu olmadığından davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, dosya kapsamında davaya ait tüm evrakların kendilerine sunulması gerekli iken bu yapılmadığını, davacı tarafın talep ve beyanları hakkında yeterli inceleme de yapılamadığını, kararda davalı lehine vekalet ücretine hükmetmesi gerekir iken buna hükmedilmediğini ileri sürmüştür. Uyuşmazlık, davacı tarafça girilen ihale gereği alınan cihazların davalı tarafça garantili tamir edilmesine rağmen kısa süre içinde yeniden arıza yapması nedeniyle dava dışı üçüncü kişiye tamir ettirilerek ödenen tamir ücretinin davalıdan rucuan tazmini talebine ilişkindir. Mahkemece davalının süresinde yaptığı yetki itirazının kabulüyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmamış, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK’nın 137 ve 140. maddelerine göre dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenerek bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi gerekir. Somut olayda davalının yetki itirazında bulunulması üzerine yetki itirazı kabu edilerek karar verilmiş, dolayısıyla tahkikat aşamasına geçilmemiştir. Bu nedenle davanı esastan reddine karar verilmesi gerektiğine yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2 maddesinde; “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder” biçiminde düzenleme yapılmıştır.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurulsunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilmiştir
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/10/2020