Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2364 E. 2020/1461 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2364
KARAR NO : 2020/1461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2017
NUMARASI : 2014/613 E – 2017/221 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalı … nin su abonesi olduğunu, 10/03/2011 tarihli Kaynak Sularının satışında uygulanacak usul ve esaslara dair yönerge gereğince davalının yeni sözleşmeyi imzalamaya davet edildiğini, ancak firmanın imzadan kaçındığını, yönerge gereğince kaynağın debisine göre tahakkukları ödemediği için Kocaeli …. İcra Müd. … E. Sayılı icra dosyası ile icra takibi yapıldığını, 23/10/2012 tarihinde firma yetkilisi Av. … icra konusu borcu yapılandırarak kabul ve taahhüt ettiğini, firmanın 23/10/2012 tarihinde Gen. Müd. taahhütname ile müracaat ederek icra takibine konu olan borçlarının ödenmesinden sonraya rastlayan borçlarını da imzalamak istediğini, bu arada 10/03/2011 tarihinde yürürlüğe giren kaynak sularının satışında uygulanacak usul ve esaslara dair yönerge 08/04/2013 tarih ve 20485846/ 659/25763 nolu ISU Yön. Kurulu kararı ile değiştirildiğini, sözleşme imza tarihinden itibaren kaynak suyunun satışında tahakkuklandırmanın sayaç üzerinden yapılacağı, ancak firma yetkililerinin sayaç takılmasına müsaade etmediklerini, kaynak sularında yetkilinin idareye ait olduğunu, 2560 Sy. Yasanın 2. Mad. 7. Fıkrası ve 2. Mad. E fıkrasının bu yetkiyi idareye verdiğini, kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte köylerin bütün su ve kanalizasyon işlerinin de idareye devredildiğini beyanla ,itirazın iptali ile takibin devamına , ayrıca %20 den aşağı olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafça iş bu davaya konu icra takibine fatura örnekleri konulmadığını, aynı zamanda 2014/12 E. Sayılı başka bir itirazın iptali dava dosyasının aynı mahkemede görüldüğünü, 2014/112 E. Sayılı dosyaya konu aynı uyuşmazlığa ilişkin faturaların incelenmesinde ilk endeks ve son endeks bilgilerinin aynı olduğunu, kullanımın olmadığı bir yerde satış ve kullanımdan bedel isteminde olayın vuku bulduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu yönündeki davacı yan beyanlarının da hukuki himayeden muaf olduğunu, davalı şirketin Mahtepe/ İstanbul adresinde faaliyet gösterdiğini, 72005173 nolu abonelikten kaynaklı kaynak suyu satış sözleşmesi imza edilmesi talep edilen kaptajın mühürlendiğini, mühürleme nedeniyle icra takibine konu edilen bilgileri aynı olup dolayısıyla hangi su bedelinin talep edildiği muğlak olduğunu, takibe konu edilen alacağa ilişkin faturaların tebliğ edilmiş olması bu güne kadar itiraz edilmemesi, kayıt altına alınmış olması bile faturaların kabul edildiğinin manasına gelmediği, Yargıtay kararları ile durumun sabit olduğunu, haciz tehdidi ve tazyiki altında zorunlu olark ödemek zorunda kaldığını, haksız bedele yönelik istirdat davası açma haklarını saklı tuttuklarını, her hangi bir abonelik olmadığından dolayı davacı yanca “null” abonelik kabul edilen durum, ilk ve son endeks bilgilerinin aynı olması, karşısında kötü niyet iddialarının sübut etmediği de açık olup talep edilen kötü niyet tazminatının da reddi gerektiği, diğer yandan müvekkili şirket tarafından su kaynaklarının köy tüzel kişiliğinden kiralandığını, bu sebeple davacı tarafın alacak talebi yetkisi bulunmadığının ve alacak talebinde bulunmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddi ile %20 den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece aynı mahkemenin 2014/ 607 Esas sayılı dosyasının delil olarak incelenmesinde, 2012 yılı 2-3-4-5-6-7-9 ve 2013 yılı 1-2. dönem tahakkukları için yapılan icra takibi üzerine açılan itirazın iptali davasında, sayaç söküldüğü, abone yeni sözleşme imzalamadığı için idarenin ve mahkemenin yaptığı debi ölçümleri ortalamasına göre davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve söz konusu kararın istinaf yasa yoluna başvuru nedeniyle kesinleşmediğini, keşif, bilirkişi raporu, tanık beyanları tüm dosya kapsamına göre, davacının yönerge hükümlerine göre belirlediği debi ölçümüne dayalı su tahakkukunun sözleşme serbestisi ilkesine aykırı olduğu gibi, icra takibine konu olan dönemde kaptajın mühürlenmiş olması karşısında kaynak suyundan faydalanma imkanı da ortadan kalktığı halde debi üzerinden fatura ve su bedeli tahakkuk ettirilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı gerekçesiyle; “Davanın reddine,davalının kötüniyet tazminatı talebininde reddine ” karar verilmiştir.Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;kaynak sularının işletilmesinin il özel idaresine ait olduğu ibaresinin hatalı olduğunu,buna ilişkin yargı kararı bulunduğunu,debi uygulamasına göre tahakkuk yapıldığını,yeni sözleşme imzalanmadığı gibi eski sözleşmenin de feshedilmediğini,karar gerekçesinde sayacın mühürlenmesinin gösterildiğini,bu konuda tanıkların dinlenildiğini,mühür öncesi döneme dair dosya bilgilerinin de verildiğini,belirtilen dosya kararının istinaf aşamasında olduğunu,davanın kabulü gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir.Davacı vekili tarafından istinaf aşamasında uyaptan istinaf dosyasına sunulan 09/11/2018 tarihli dilekçesinde,dava konusu bedelin yapılandırıldığını ve dava konusu borcun tüm ferileriyle birlikte davalı tarafça ödendiğini,bu nedenle davanın konusunun kalmadığını beyan ederek borç yapılandırma belgesi ile davalı tarafından yapılan ödemeyi gösterir belge örneğini sunmuştur. Davacının takip ve dava konusu yaptığı alacağının davalının talebi üzerine yapılandırıldığı ve sunulan borç yapılandırıma davalının ödeme belgeleri gereği tüm ferileriyle borcun davalı tarafça ödendiği ,bu şekilde davanın konusunun kalmadığı bizzat davacı vekili tarafından uyap üzerinden bildirilmekle,ilk derece mahkemesinde davanın reddine karar verildiği gözetilerek,ilk derece mahkemesindeki yargılamada davacının davasında haklı olduğu tam tespit edilemediğinden, hernekadar davanın konusu kalmamış isede yargılama gideri davacı üzerinde bırakılarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, ekteki ödeme belgeleri ve davacı vekilinin beyanı çerçevesinde karar HMK 353/1b-2.madde gereği düzeltilerek “Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine ” dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında 1-Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,3-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 843,20 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 788,80 TLnin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, 4-Davacının yapmış yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT gereği 8.029,07 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan gider/delil avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleşince taraflara iadesine,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak;Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davacıya isteği halinde iadesineDavacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 77,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/11/2020