Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2345 E. 2020/1191 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/2345
KARAR NO: 2020/1191
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2018
NUMARASI: 2016/705 E – 2018/876 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ütü paket ile iştigal ettiği işyerinin faturalarını düzgün ödeyerek kaçak elektrik kullanmadığını, 26.11.2015 tarihinde davalı yetkililerin işyerine gelerek kuruma ait saatin elektrik sayacının değiştireleceğini söylediklerini, 1 ay sonra 20.550,20-TL ceza faturası düzenlendiğini, cezanın kaçak elektrik nedeni ile düzenlendiğini ileri sürerek haksız ceza nedeni ile sorumlu olmadığını tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 19.11.2015 tarihinde yapılan kontrolde sayacın arkasının delik olduğu, ST fazlarının kayıt yapmadığının tespit edilerek sayacın sökülüp laboratuvar muayenesinin yapıldığını, yapılan muaeyenede kayıt yapılmadığının tespiti üzerine faturanın düzenlendiğini, ilgili mevzuat gereğince yapılan hesaplama sonucu 101,80-TL kaçak bedeli, 20.550,20-TL ek kaçak taahakkuku olmak üzere 20.652,00-TL fatura düzenlendiğini, yapılan işlemlerin sözleşme ve mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahmesi tarafından, 12.09.2012 tarihli perakende satış sözleşmesi, davacıya ait abone işlem dosyası ve tüketim föyü kaçak elektrik tespit tutanağI, sayaç muayene formu getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “Davacıya ait ticari işletmede kullanılan sayacın davalı tarafça 19.11.2015 tarihli tutanak ile değiştirildiği yapılan labaratuvar incelemeleri sonucu sayacın gövde kapağının arka tarafından delinmek sureti ile T ve S fazlarına ilişkin bobinlere müdahale edildiği, T fazının ölçüm kablosunun kesilmesi nedeni ile eksik kayıt yapıldığı sabittir. Davacıya ait işyerinde kurulu güç ile tespit öncesi ve sonrası kullanılan elektrik miktarları dikkate alınmak sureti ile bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu kaçak elektrik tüketimini 5.327,63-TL olduğu sabit olup, bu miktardan davacının sorumluluğu bulunmaktadır. Artan fatura bedeli yönünden ise davacının sorumluluğu bulunmadığı, faturanın afaki şekilde düzenlendiği” gerekçesiyle ve yargılama sırasında, davacı tarafından borcun ödenmiş olması nedeni ile davacının talebinin istirdata dönüştüğü anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile; 15.324,37-TL’nin 5.000,00-TL’lik kısmının 15.01.2016, 2.693,92-TL’sinin 16.03.2016, 2.733,67-TL’sinin 20.04.2016 , 2.777,27-TL’sinin 27.04.2016 , 2.119,51-TL’sinin 20.05.2016 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle;davanın yetki yönünden reddi gerekirken bu husus incelenmeden karar verilmiş olması hukuka aykırı olduğunu, kararın eksik inceleme ile verildiğini, davanın menfi tespit davası olarak tüketici mahkemesinde açılmış olmasına rağmen, davacı tarafça dava ödeme nedeniyle usulüne uygun olarak istirdat davasına dönüştürülmeden, bu bedele ilişkin harcı ödenmeden üstelik davacı tarafça dava konusu edilen bedellerin ödendiğine kanaat getirilerek bu bedellerin ödeme tarihlerinden itibaren istirdadına karar verilmesinin esas bakımdan olduğu kada usul hukukuna da aykırı olduğunu, davacının talebinin 20.550,20-TL tutarındaki ek tahakkukun iptali yönünde olup, yine talebi aşar şekilde bilirkişi raporu doğrultusunda davacının talebi 20.652,00-TL’nin iptali imiş gibi değerlendirme yapılarak karar verildiğini, dava konusu … nolu tesisata ait mahalde 19.11.2015 tarihinde müvekkili şirket çalışanları tarafından yapılan kontrolde sayacın delik olduğu, S ve T fazlarında kayıt yapmadığı görülerek sayaç sökülerek laboratuvara sevk edildiğini, laboratuvar muayenesi sonucu düzenlenen raporda “Sayacın gövde kapağının arka tarafından delinerek S ve T fazlarına ait akım bobinlerine müdahale edildiği, sayacın bu fazlarda kayıt yapmadığı, T fazı ölçüm kablosunun kesik olduğu” tespit edilerek kaçak işlemi yapılmasının uygun olduğu belirtildiğini, kaçak bedelleri hesabında, kaçak kullanıma konu sayacın tüketimi doğru kaydetmiş sayaç değerleri bulunmadığından tespit edilen güç değeri olan 101 Amper X 0,22 /0,6 ters diversite = 37 KW değer kurulu güç olarak esas alındığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişi tespit anındaki 101 Amper akım değerinin (37 KW) her zaman çekilen değer olmadığı, bu nedenle hesaplamada dikkate alınamayacağı, tutanakta belirtilen 14,3 KW demant değerinin esas alınması gerektiği kanaatiyle hesaplama yaptığını, tutanakta yer alan 14,3 demant değerinin kurulu güç değeri olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bu değerin son ayda çekildiği sayaçtan tespit edilen maksimum güç değeri olduğunu, ancak sayaca müdahale edildiğinden ve sayacın S ve T fazlarında kayıt yapmadığı bilindiğinden sayacın tek fazda kaydettiği 14,3 demant değerinin kurulu güç olarak alınmasının doğru olmadığını, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin Kaçak Elektrik Tüketim Miktarının Hesaplanması başlıklı 28.maddesinde “doğru tespit edilmiş tüketim değeri yoksa, kullanım yerinin müstakil trafolu olup olmamasına bakılmaksızın…. Diğer abone gruplarında, tespit edilen kurulu gücün kullanma faktörü olarak alınan 0.60 ile çarpımı sonucu bulunan değer bağlantı gücü olarak kabul edilir ve bu değer 3 kW’ın altında olmamak üzere ortalama günlük çalışma saatlerine göre, hesaplanır.” denildiğinden tespit esnasındaki 101 Amper kurulu güç karşılığı 37 KW güç değeri tüketim miktarının belirlenmesinde dikkate alınması gerektiğini, ayrıca, dava konusu işyerinin ütü paket ile uğraşmakta olup, iş yerindeki elektrikli cihazlar bütün bir yıl kullanıldığını, yani tespit tarihinde devreden çekilen 101 amper akım değeri diğer günlerde ve aylarda değişmediğini, dosyada mevcut tüketim ekstrelerine de bakıldığında iki fazı kayıt yapmıyor olsa da hemen hemen aynı düzeyde tüketim kaydettiğinin görüldüğünü, bu nedenle tespit edilen 101 Amper karşılığı 37 KW kurulu güç üzerinden müvekkil şirketçe yapılan hesaplamanın doğru olduğunu, davacı tarafça avans faizi talep edilmemiş olmasına rağmen, talebi aşar şekilde avans faizine hükmedildiğini, , ayrıca usulüne uygun şekilde müvekkil şirketi temerrüde düşüren bir ihtar da olmadığından ödeme tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının ihtirazı kayıtla ödeme yaptığını ispatlayamadığını, ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, kaçak elektrik tutanakları gereğince menfi tespit talebiyle açılmış, yargılama sırasında ödeme nedeniyle istirdat talebine dönüştürülmüştür. Dosya kapsamından; davacıya ait işyerindeki sayacın davalı tarafça 19.11.2015 tarihli tutanak ile değiştirildiği yapılan labaratuvar incelemeleri sonucu sayacın gövde kapağının arka tarafından delinmek sureti ile T ve S fazlarına ilişkin bobinlere müdahale edildiği, T fazının ölçüm kablosunun kesildiği anlaşılmaktadır. Dava başlangıçta tüketici mahkemesine açılmış ise de dosyanın gönderildiği mahkemeye davacı tarafça 22.11.2017 tarihinde başvuru harcı ve tamamlama harcının yatırıldığı görülmüştür. Davalı tarafın yetkiye ilişkin istinaf sebebinin incelenmesiyle, davacının eylemi kaçak kullanım olarak nitelendirilmekle, HMK’nın haksız fiile ilişkin yetkiyi düzenleyen 16. maddesi hükmüne göre “haksız fiilin işlendiği yer” itibarıyla mahkeme yetkili olduğundan, davalı vekilinin bu husustaki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, davanın menfi tesbit davası olarak açıldığı,yargılama sırasında borcun ödenmesi sebebiyle istirdat davasına dönüştüğü anlaşılmakla, somut olayın özelliği itibarıyla, ihtirazi kayıt ileri sürülmediğine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, önceki sayaç ile yeni sayaç takılmasından sonraki tüketimlerin oranlaması sonucu eksik tüketim oranı tespit edilerek, bu oran üzerinden hesaplama yapılması sonucunda, ilgili yönetmelik hükümleri ve somut olayın özelliğine göre, davacının kaçak kullanım nedeniyle borcunun, belirlendiği, bu miktarın istirdadına karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurulsunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 1.046,80 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 261,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 785,10 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/10/2020