Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2323 E. 2018/1722 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2323
KARAR NO : 2018/1722
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2017
NUMARASI : 2016/730 E- 2017/915K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan , kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 1.000,- TL’nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin 6719 sayılı yasa ile maliyet unsuru olarak düzenlendiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Sözkonusu kararı davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiş olup, istinaf dilekçesinde, 6719 Sayılı Yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesindeki iptal başvurularının bekletici mesele yapılması gerektiğini, kaldı ki sadece anılan yasanın mahkemelerin yetkisini uygunluk denetimiyle sınırlayan hükmünün iptal edildiğini, buna göre esasa girilmesi ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekilince istinaf dilekçesinde, 6719 Sayılı Kanun’un açıklayıcı bir düzenleme olduğu, yenilik getiren bir düzenleme olmadığı, davacının dava başında da haklı olmadığı, eski mevzuata göre de haksız olduğundan kanuna geriye yürürlük maddesinin özellikle konulduğu, o nedenle kararın red olması gerektiği, karar şekline göre de, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirinin hatalı olduğu ileri sürülerek kaldırılması, lehe vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmesi gerektiği istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüştür.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
Davacı red kararını konusuz kalmadan dolayı karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiğinden dolayı istinaf etmemiş, sadece davanın kabulü gerektiğinden bahisle istinafa getirmiş olup, kabule göre de, feri hükümleri istinafa getirmediğinden bu durumda istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılacaktır….nun 355. maddesi uyarınca, taraflarca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Dolayısı ile davanın kabulü mümkün olmadığından verilen kararda bu yönlerden usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine iptal başvuruları yapılmış ise de, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir . Dolayasıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki, Anayasa mahkemesince 28/12/2017 tarihli karar ile bu husustaki iptal başvurusu reddedilmiştir.Yukarıda açıklandığı üzere, davacı red kararını konusuz kalmadan dolayı karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiğinden dolayı istinaf etmemiş, sadece davanın kabulü gerektiğinden bahisle istinafa getirmiş olduğundan, istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılmıştır.Buna göre, davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken red kararı verilmesi yasaya uygun değilse de;bu husus davacı tarafça istinaf konusu yapılmadığından, inceleme dışı tutulmuştur. Nitekim, Dairemizce verilen 2017/24 esas sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 2017-382 E.sayılı bu konudaki istinafla sınırlı yaptığı inceleme sonucu, red kararını muhafaza ederek sadece vekalet ücreti ve yargılama giderini düzelterek verdiği kararlar Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/12005 esas ve 2017/13884 E.sayılı onanmıştır.
Davalı tarafın istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Ancak, davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Böylece istinaf konusu kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu anlaşılmakla, davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/12/2018