Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2311 E. 2018/1313 K. 12.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2311
KARAR NO : 2018/1313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/1139 E
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 12/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili İstanbul 11 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1717 D.İş sayılı dosyasına verdiği dilekçesinde özetle;kiraladığı fabrikanın faaliyete geçmesi için gerekli olan elektrik abonelliğinin, bölgede tekel konumunda elektrik tedarikçisi olan davalı tarafça, önceki abonenin borçları nedeniyle yapılmadığını, kendisine elektrik sağlamadığını ileri sürerek, açılacak davaya kadar geçici olarak elektrik temin etmeleri konusunda tedbir kararı talep etmiverilmesini talep etmiş, mahkemece “Tedbir talebinin HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca şartların gerçekleşmiş olması nedeniyle kabulü ile, talep edenin Evren Mah. 1435 Sk. (Kerem Sk.) N:14’deki eski abone nosu 5708688 olan ve Bağcılar İstanbul adresindeki işyerine geçici olarak aleyhine talepte bulunan CK Boğaziçi Elektrik Perakende Satış A.Ş’nin elektrik bağlantısı yapmasına, (elektrik sağlanmasına), takdir edilen 20.000,00 TL nakdi veya banka teminat mektubunun talep eden tarafından karşılanması halinde karardan bir suretin talep edene verilmesine” karar verilmiştir.
Davalı vekili açılan esas davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; davanın neticesinin teminine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, davacının yargılama neticesinde belli olacak bir husus için şimdiden karar alamayacağını, bu sebeple genel olarak verilen tedbir kararının devam etmemesinin gerektiğini, davacı yan lehine verilen tedbir kararının davanın kuvvetle muhtemel lehlerine sonuçlanması durumunda, artan tüketim miktarı ve faiz nedeniyle oluşacak miktarların tahsilinin imkansızlaşmasını getireceğini, bu nedenle tedbire ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise, alacaklarının tamamının %100 teminata bağlanabileceğini, alacaklarının %100 teminata bağlanmasına karar verilmemesi veya davacı yanca teminat verilmemesi halinde gerektiğinde taraflarından alınacak teminat ile davacı borçlunun mal varlığı ve alacakları hakkında, müvekkili lehine öncelikle ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, iş bu sebeplerle davacı tarafça tedbir kararının uygulanması yönünden HMK 397 maddesinde yazılı iki hafta içinde esas hakkında dava açtığına ilişkin evrakı dosyasına sunmaması sebebiyle hükümsüz kaldığının tespitine, davacının davada yaklaşık olarak dahi haklılığını ispat edemediği için bütünüyle tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini, bu taleplerinin reddi halinde ise “Davacı borçlu yanın teminatının fatura/borç bedeline kadar (%100’e) yükseltilmesine veya kendileri tarafından sağlanacak teminatla da olsa; fatura/borç miktarı değerinde taşınmaz veya diğer mal varlığı kaydına öncelikle ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 21/05/2018 tarihli duruşmada verilen ara karar ile
“Davalı tarafın İstanbul 11 .Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1717 D.İş sayılı sayılı dosyasından verilen 15/11/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazlarının reddine, davalı tarafın İhtiyati Haciz talebinin reddine, davalı tarafın İhtiyati Tedbir Talebinin reddine ” şeklinde karar verilmiştir.
Söz konusu ara kararını davalı vekili istinaf etmiş olup,itiraz dilekçesinde ileri sürülen hususlar tekrar edilerek, ayrıca ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kararın kaldırılması ve davalı lehine ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenilmiştir.
6100 sayılı HMK 389/1 fıkrası gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK 341. maddesinde “istinaf yoluna başvurulabilecek kararlar” başlığını taşımaktadır. İhtiyati tedbir talebinin reddine veya bu talebin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna gidilebilir.Somut olayda davalı, ihtiyati tedbire itirazı üzerine verilen karar bölümünü ile ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar bölümünü de istinaf etmektedir. İİK 341. maddesinde, istinafa başvuracak kişiler yönünden davacı veya davalı şeklinde bir sınırlama bulunmamaktadır.Keza 389 ve 390. maddelerde de “talep eden”, ” karşı taraf” ibareleri yer almaktadır. Bu sebeple, davalı tarafın istinaf talebi esas yönünden incelendiğinde; davalı tarafça açılan bir karşı dava veya önceki abone borçları ile ilgili miktara ilişkin açık beyan bulunmadığı gibi, davada abonelik yapmamak suretiyle yaratılan muarazanın önlenmesi istenilip, ayrıca elektrik verilmemesi sebebiyle uğranılan zararın tazmini istenildiğinden, davadan önce Değişik İş kararı ile verilen ve devam eden tedbir kararının içeriğinde ve alınan teminat miktarında dava değeri de gözetilerek, herhangi bir hukuka aytkırılık görülmediğinden ,anılan sebeplerle davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine ilişkin karara yönelik istinaf talebi yerinde bulunmadığından, HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/10/2018