Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2285 E. 2018/1347 K. 16.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2285
KARAR NO : 2018/1347
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/07/2018
NUMARASI : 2017/333 E – 2018/560 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 16/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının maliki olduğu İstanbul İli … Parselde bulunan bodrum zemin, 1. kat ve 2. kattan oluşan taşınmazın davalı tarafça davacıya satışı konusunda sözlü anlaşma gereği 100.000,00 TL kapora bedelinin davalı hesabına gönderildiğini, anlaşmazlık nedeniyle taşınmaz satışından vazgeçtiğini,verilen kapora bedelinin iade edilmediğini, bu konuda İstanbul … İcra Müdürlüğünün…E. numaralı dosyası yapılan takibe davalının itirazı nedeniyle itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve takip konusu alacağın %10’u oranında para cezasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığını, davalı ikametgâhının Arnavutköy ilçesinde olduğunu, yetkili mahkemenin Gaziosmanpaşa Adliyesi olduğunu, icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, yetkili icra dairesinin Gaziosmanpaşa İcra Dairesi olduğunu, görevli mahkemenin de Asliye Hukuk Mahkemesi olacağını, görev ve yetki itirazlarının bulunduğunu, sözlü anlaşmaya göre, kaporanın ulaştırılmasından itibaren taraflar arasında gayrimenkul satış sözleşmesi kurulduğunu, 100.000,00 TL kapora bedelinin davalının hesabına gönderildiğini, davalının ise güvenerek bu taşınmazı başkalarına satmadığını beyanla, davanın reddini, dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, her ne kadar davacı taraf ticari şirket olsa da; davalı gerçek kişinin tacir olmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında kalmadığından, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle; göreve ilişkin dava şartı yokluğundan mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleşince dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davada, davacı tacir olup, bu alım-satım işinin kendisi için ticari iş olduğunu ileri sürmüş ise de; TTK 19/2 sadece ticari iş tanımını yapmakta olup, ticari dava tanımı TTK 4. maddesinde yapılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede altı bent halinde sayılan davalar, ticari dava sayılır. Taraflardan biri, tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce re’sen incelenir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kapora bedelinin iadesi talebine ilişkindir. Bu nedenle dava mutlak ticari dava niteliği taşımamaktadır. Davacı şirket tacir olmakla beraber, davalının tacir sıfatı bulunmamaktadır. Bu nedenle, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili nispi ticari dava olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Somut davada ticari dava tanımına uygun, davalının da tacir olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, davada her iki tarafın tacir olması ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olması koşulu oluşmamıştır. O halde; mahkemenin göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden red kararı ile, görevli Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği görevsizlik kararı usule ve hukuka uygundur.
Davalı her ne kadar cevap süresi içinde mahkeme yetkisine itiraz edip, genel yetkili yer olarak kendi ikametgah mahkemesi yetkisinden bahisle Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu ileri sümüşse de, dava şartı olan görev ile yetki itirazı birleştiğinde, öncelikli olan görev konusudur. Görevli mahkeme yetki itirazı hakkında inceleme yapıp bir karar verecektir.
O halde, davalının bu yöne ilişkin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi kıyasen uygulanarak kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/10/2018