Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2269 E. 2020/1478 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2269
KARAR NO : 2020/1478
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/06/2018
NUMARASI : 2017/103 E – 2018/693 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının yeni kiraladığı işyerinin su aboneliğini kendi üzerine yaptırmak için …’ye başvurduğununda aym işyerinin eski su abonesinin 10.02-2001 ile 10.08.2004 tarihinden kalma su borcunu, haklarını saklı tutarak ödemek zorunda kaldığını, eski abonenin borçlarını ödemeden kendi üzerine su abonesi olamayacağı olumsuz GSMR görüşüne bağlandığını, eski abonenin borçlarını kapatmadan su abonesi yapılamayacağı hususunun İSKİ tarafından açıkça belgeye bağlandığını, işyerine su almak için ödemek zorunda kalınan borçların 2001-2004 yıllarına ait 6.050,55 TL tutarında olduğunu, zorla ve hakları saklı tutarak ödediği başkasına ait hukuki masraf (mahkeme masraflarına ek olarak vekalet ücreti) toplamı, 1.098,68 TL tutarında olduğunu, toplam 7.149,23 TL ödendiğini açıklanan ve res’en göz önüne alınacak sebeplerle, tekel halinde iltihakı sözleşmelerle su aboneliği hizmeti sunan davalı İSKİ’nin abonelik şartı olarak hukuka aykın şekilde zorla tahsil ettiği 7,149,23 TL tutarın, zorla tahsil tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından idare aleyhine 403555-6 nolu sözleşmeye istinaden tahakkuk ettirilen 7.149,23 TL bedelli faturayı, hukuka ve 2560 sayılı yasa ile kurulmuş bir kamu kuruluşu olan idarenin “Tarifeler Yönetmeliği” ne uygun olarak hazırlandığını, BK m.77 de belirtilen istinada hak kazanabilmek için haklı bir sebebin olmaması muteber olmayan veya tahakkuk etmemiş bir sebebe ya da vücudu nihayet bulmuş olan bir sebebe müsteniden ahzolunma durumunun varlığının olmadığını, belirtilen nedenlerle usul ve esastan haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir,İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; T.C.Yargıtay 13. hukuk dairesi e. 2003/17444 k. 2004/7862 t. 24.5.2004 kararında; “.. su tekelini elinde bulunduran kamu kurumu olan davalının abonelerle yaptığı abonelik sözleşmesi iltihaki sözleşme niteliğinde olup somut olayda olduğu gibi su tekelini elinde bulunduran kamu kurumu alacağını kendi abonesinden isteyebilir. Sözleşme yapma tekeli elinde bulunan bu gibi kamu kurumlarının borcu olmayan kişilerle abonelik sözleşmesi yapması zorunludur. Davalı kurumun çıkardığı yönetmelikte aksine bir hüküm bulunması da sonucu değiştirmez. Aksine bir durumun kabulü borcu bulunmayan şahsın, tekeli elinde bulunduran kurumun sözleşme yapmaması nedeniyle mağduriyeti sonucunu doğurur ki bunun da kabulü mümkün değildir.” belirtildiği üzere her sözleşme kural olarak yalnız kendi tarafları için haklar ve borçlar doğuracağından önceki abonenin su borcundan davacı sorumlu olamayacağı” gerekçesiyle davanın kabulü ile 6.050,56 TL ve 1.098,68 TL olmak üzere toplam 7.149,23 TL’nin 13/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; Abone işleri Avrupa 1. Bölge Daire Başkanlığı tarafından verilen cevabi yazıda “ilgili iş yerinde kiracı olarak bulunan davacının borcu yoktur yazısı almak istemeleri nedeniyle sözleşmeye ait bulunan 7.148,25 TL borcu ödediklerinin2 belirtildiğini, davacı tarafından ödenen bedelin sorumluluktan değil alınacak yazının şartından ileri geldiğini, davacı tarafından ruhsat onayı ve burcu yoktur yazısı alabilmek için mukaveleye ait su borcunu ödemelerinin gerektiğini, davacıya tahakkuk ettirilen bedellerin hukuka ve yönetmeliklere uygun olduğunu ileri sürmüştür.Dava, menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Abonelik sözleşmesi tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılır. Yapılan sözleşmenin niteliğine göre kural olarak bütün sözleşmelerde geçerli olan sözleşmenin nispiliği ilkesi uyarınca, yapılan sözleşme sadece taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurur. Yüksek Yargıtay yerleşik uygulamasına göre; eski kiracının veya mal sahibinin elektrik, su, telefon, doğalgaz abonelikleri nedeniyle önceki aboneye ait olan ödenmemiş fatura bedellerinin yeni aboneden talep edilmesi mümkün değildir.Yargıtay HGK. 30.01.2008 tarih ve 2008/13-58E-39K sayılı kararında; ”Dava dışı 3.şahıs mal sahibi veya eski kiracı ya da yüklenicinin su borcunun yeni aboneden talep edilmesi mümkün değildir.” şeklinde karar vermiştir.Açıklanan nedenlerle davalı kurumun, kişisel bir borcu bulunmadığı çekişmesiz olan davacı için abonelik tesisini başkasına ait borcun ödenmesi koşuluna bağlamasının hukuka açıkça aykırı bulunmasına göre; davacının önceki abonenin borcu için yaptığı ödemenin tespit edilerek davacıya iadesine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararın mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 488,36 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 122,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 366,27 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/11/2020