Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2266 E. 2020/1283 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/2266
KARAR NO: 2020/1283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2015/630 E – 2018/539 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili hakkında İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla … müşteri, … numaralı sözleşme hesabına giden enerji tüketim bedelinin ödenmediğinden bahisle fatura numarası ve tarihini belirtmeksizin 6.152,22 TL asıl, 1.225,54 TL, 03/02/2015 tarihine kadar işlemiş faiz ve 220,59 TL KDV olmak üzere toplam 7.596,35 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi yaptığını, müvekkilinin kullanmakta olduğu enerji bedellerini düzenli olarak ödediğini, şimdiye kadar ödenmemiş enerji bedelinden dolayı herhani bir borcunun bulunmadığını, davalı şirkete yapılan başvuruda müvekkiline borç dökümünün verilmediğini, ödeme emrinin hangi döneme ilişkin olduğu belirtilmediğini, başlangıç tarihi belli olmayacak şekilde faiz işletildiğini, kullanılmış enerji bedeli olduğu iddia edilen takibe konu borçtan dolayı dava açıldığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitini, müvekkili aleyhine haksız ve dayanaksız olarak başlatılan takibin iptalini, davalı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, müvekkilinin aleyhine haksız olarak başlatılan takip nedeniyle zarar görmesinin engellenmesi bakımından İİK’nun 72.maddesi gereğince yargılama sonuna kadar müvekkili hakkındaki takibin teminat karşılığında durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, dosya kapsamında asıl alacak miktarı olarak 6.150,22 TL ve temerrüt faizi ile güncel borç durumunun 9.592,68 TL olduğunu, davacının elektrik kullanımına ilişkin herhangi bir sözleşmesinin olmadığını, sayaçsız elektrik kullandığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesin istemiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonuna; ” davacı şirketin bina girişinde elektrik tesisatlarının kapağının kilitli bir dolapta olduğu, binanın girişinde bir elemanın görevlendirildiği, kilidin kapıdaki elemanda bulunduğu, davacı şirketin kapıdaki elemanın kilitli dolabı açması üzerine gereken incelemenin ve sayaç okuma işleminin yapılabileceğinin görüldüğü, dolabın içinde yalnızca 3 adet sayaç bulunduğu ve bunların da kaçak tespit tutanağında yazılı marka ve model sayaçlardan olmadığının belirtildiği, dolayısıyla her ne kadar kaçak elektrik kullanıma ilişkin tutanak resmi tutanak mahiyetinde olsa da tutanakta belirtilen sayacın davacının işyerinde olmadığı, elektrik dolaplarının kilitli olup, ancak görevliden anahtar teminiyle dolabın açılabileceği, tutanakta davacı şirket adına tutanağı imzalayan olmadığı, dolayısıyla 31/07/2013 tarihli kaçak usulsüz elektrik tespit tutanağı nedeniyle davacının borcunun bulunmadığı” gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle borcunun bulunmadığının tespitine, takibin iptaline, davalı tarafın takip yapmakta kötüniyetli olmadığı, elemanlarınca hazırlanan tespit tutanağına göre işlem yaptığı anlaşıldığından davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuruluştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; sayaçların müvekkili kurum haricinde değiştirilmesi mümkün olduğunu, müvekkili kurum çalışanlarının kaçak elektriği tespit ettiği sayacın davacı tarafından değiştirilmiş olması kuvvetle muhtemel olduğunu, kararın eksik inceleme ile verildiğini, davacı şirketin girişinde yer alan 3 adet sayacın müvekkili kurumdan celplerinin sağlanarak abonelik tarihlerinin sorulması gerektiğini, kaçak tüketim tutanağına konu sayaca ve icra takibine konu sözleşme hesabına ilişkin müvekkiili kurum kayıtları incelenmeden dosyada karar verildiğini, ilgili yasal mevzuat uyarınca yapılan rutin araştırmalar esnasında davalının … nolu tesisattan kaçak elektrik kullandığının müvekkili kurum çalışanlarınca tespit edildiğini ve hakkında ” Zati (kayıtsız) sayaçtan enerji kullandığı tespit edildi ” ibaresi ile 31.07.2013 tarihli Kaçak Usulsüz Elektrik Tespit Tutanağı düzenlenerek tahakkuk eden borcun icra takibine konu edildiğini, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 42. maddesi hükümlerine aykırı olarak kuruma kayıtlı olmayan bir sayaçtan geçirilerek elektrik kullanan davacıya, kaçak kullanım bedeli olarak o tarih itibari ile güncel tarife gereği tahakkuk ettirildiğini, bilirkişilerce davacının müvekkili kurum ile sözleşmesi olduğundan bahsedilmiş olsa da işbu iddianın ispatının davacıya düştüğünü, davacının da faturalardan bahsederek sözleşmeye atıf yaptığını, dava konusu borç sözleşmesel bir itilaftan kaynaklı olmadığını, davaya dayanak yönetmeliğin yukarıda bahsettiğimiz hükmü uyarınca perakende satış sözleşmesi mevcut olsa bile kayıtsız sayaçtan geçirilerek enerji kullanılması söz konu olduğunu kaçak kullanımın yapıldığının sabit olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, kaçak ve kaçak ek tahakkukuna yönelik fatura bedellerinden kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir. Kural olarak menfi tespit davalarında, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden tarafa düşer. Davalı şirket; davacıya ait işyerinde yapılan kontrol sırasında, kayıtsız sayaçtan enerji kullanımı belirlenmesi üzerine kaçak elektrik tesbit tutanağının düzenlendiğini, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13/a maddesi uyarınca yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden elektrik enerjisi tüketilmesinin kaçak elektrik enerjisi tüketimi, aynı yönetmeliğin 14/c maddesi uyarınca sayaç ve ölçü devreleri mühürsüz olduğu halde idareye haber vermeden elektrik enerjisi tüketilmesinin ise usulsüz elektrik enerjisi tüketimi olduğunu savunmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu sayaca ait labaratuvar raporlarının bulunmadığı, kuruma yazılan yazıya verilen cevapta kaçak tahakkuk suretleri ile elektrik faturası suretinin gönderildiği, başkaca evrak gönderilmediği gibi bilirkişiye verilen yetki gereği davalı şirket merkezinde de inceleme yapıldığı görülmektedir. Buna göre, davalı tarafça kaçak tutanağının sunulmadığı gibi tutanağın hangi sayaca göre düzenlendiğinin belirlenemediği anlaşıldığından, davalı şirketin davadaki menfi tesbit isteminin konusunu oluşturan kaçak tüketim bedeli tahakkuk ettirmesinin, hukuki dayanaktan yoksun bulunduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurulsunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilmiştir .
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 518,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 129,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 389,10 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/10/2020