Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
ESAS NO : 2018/220
KARAR NO : 2018/593
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2017
NUMARASI : 2016/595 E – 2017/686 K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının abonesi olduğunu, davalı elektrik enerjisi şirketinin düzenlemiş olduğu faturalar ile müvekkilinden kayıp kaçak, iletim, dağıtım vb. adı altında haksız bedeller tahsil ettiğini bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; kayıp kaçak bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulamanın yasal bir zorunluluk olduğunu bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İlk derece mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü esas olmak üzere davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükme karşı davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davalılar vekilleri istinaf dilekçelerinde özetle; 6446 sayılı Kanunun 17. maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı Kanunun, mevzuatın yargı mercileri tarafından yanlış yorumlanması nedeniyle ortaya çıktığını, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin daha önce müvekkil şirketin tahsil ettiği bedeller yasaya uygun değilmiş gibi yeni yasal düzenleme sonrasında davanın reddine ve buna göre, müvekkili yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yerine davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve karşılığında davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmesinin ve mahkemenin vekalet ücretini hangi orana göre takdir ettiğinin hükümde açık olmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmek suretiyle mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddi ile müvekkilleri yararına vekalet ücreti takdir edilmesini talep etmiştir.
İstinaf başvuru sınırı HMK’un 341.maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddede, 1.500,00 TL olarak belirlenen istinaf başvuru sınırı 24.11.2016 tarihli 6763 sayılı yasa ile 3.000,00 TL olarak değiştirilmiştir. Karar tarihinde ise 3.110,00 TL’dir. Kesinlik sınırı somut olayda, harca ve hükme esas dava değeri, davalılar açısından 2.000,00 TL olup karar verildiği tarih itibariyle davalılar açısından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların istinaf istemleri hakkında HMK’nın 346. maddesi gereğince mahkemece, istinaf dilekçesinin reddine dair bir karar verilmelidir. Mahkemece karar verilmediği takdirde de, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği gözetildiğinde bu kararın kanun yollarından olan istinaf incelemesinde de uygulanabileceği kanaatiyle davalıların karar verilmesine yer olmadığına dair karara karşı istinaf dilekçesinin karar kesinlik sınırı altında kaldığından, HMK’nın 346/1 maddesi kıyasen uygulanarak, HMK’nın 352. maddesi gereğince miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalıların istinaf dilekçelerinin, karar dava değeri açısından ve davalılar yönünden miktar itibariyle kesin olmakla, HMK 341, 346, 352/1-b maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden taraflara isteği halinde iadesine
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/05/2018