Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2191 E. 2020/1604 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2191
KARAR NO : 2020/1604
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2017
NUMARASI : 2015/348 E – 2017/946 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sahibi olduğu … Otelleri ile ilgili olarak taraflar arasında akdedilen elektrik abone sözleşmeleri kapsamında tahakkuk ettirilen faturalarda davacının ; dava dosyasında sunulan elektrik enerjisi tüketimine ilişkin “Fatura Detayları ” incelendiğinde, abone ticarethane grubuna ait “Tek Terimli Ticarethane” aktif enerji tarifesine göre faturalandırıldığı, ancak 2013/05-2015/01 tüketim dönemlerine ait elektrik faturalarına yansıtılan kayıp-kaçak bedellerinin ve bu bedel üzerinden hesaplanmış; %1 Enerji Fonu, %2 TRT Payı, %5 BTV ve %18 KDV’nin, davalı tarafından tahsilinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, haksız olarak müvekkilinden tahsil edilen toplam 340.700,00TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında ,EPDK kararları uyarınca alınan bu bedellerin iadesinin istenemeyeceğini, fazla ve mükerrer tahsilat olmadığını beyanla, davanın reddini istemiştir.Mahkemece ,dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, istinaf ilekçesinde özetle, mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin kayıp kaçak bedelinin ancak bölgedeki hedef kayıp kaçak oranları ile sınırlı olarak tahsil edilebileceğine, bunları aşan kısmın tüketiciden istenemeyeceğine ilişkin 28.12.2017 tarih 2016/150 E. 2017/179 K. sayılı kararı, yine Anayasa Mahkemesinin, 6719 sayılı yasanın mahkemelerin “yerindelik” denetimi yapmasını önleyen maddesini iptal etmesine bağlı olarak yerindelik ve uygunluk denetimi yapılması gerektiği ,bu sebeple dilekçede yazılı dönemler ve bölgeler yönünden hedef kayıp kaçak oranlarını aşar şekilde ve ayrıca tüketim bedeli içerisine gizlenerek mükerrer olarak davacıdan fazla tahsil edilmiş tutarların tespiti ile davalıdan faizi, yargılama giderleri ve nisbi avukatlık ücreti ile birlikte tahsili gerektiği ,ayrıca yasal dayanağı olmaksızın kayıp- kaçak bedelleri, bunlar üzerinden de vergi ve fonlar olarak ,davacıya ait üç otelde en az 340.700,00 TL tahsil edildiği, davalının davaya sebebiyet verdiği, dava tarihinde haklı olmalarına karşın dava tarihinden sonra çıkan bir yasa nedeni ile ( hedef kayıp kaçak oranlarını aşan tutar dışında kalan kısım açısından) dava konusuz kalmış olmakla, fark yönünden davanın konusuz kalmış olduğunu, bu sebeple davacı dava açmakta haklı olduğundan,lehine ücreti vekalete hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği ,iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır.Somut olay incelendiğinde; davacının dava dilekçesindeki talebi ,kayıp kaçak bedelleri ve diğer bedellerin herhangi bir tüketimin veya hizmetin karşılığı olmadığı,faturalara bu bedellerin yansıtıldığı ve KDV,TRT payı,enarji fonu gibi orana bağlı unsurların da dolayısı ile kayıp kaçak vs.nin dahil edildiği miktara göre oluşturularak faturaya yansıtıldığı ,dolayısı ile fazla tahsilat yapıldığı,aradaki farkın talep edildiği ,mükerrerlik yönünden ise dava dilekçesindeki açıklamanın ,kayıp ve kaçak kullanım yapanlar tesbit edildikte davalı şirketin bunlardan da tahsil yoluna gittiği,dolayısı ile müvekkilinden alınan bedellerin mükerrer tahsil edilmiş olduğu , dava dilekçesinde davaya konu kayıp-kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı kayıp-kaçak bedelinin alınamayacağı yönündeki iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir. HMK’nın 26. maddesi hükmüne göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başkasına karar veremez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural; sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kaleminin dayanağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır. Somut olayda; davacı, davaya konu kayıp-kaçak bedellerin alınmasının yasal olmadığının yargı mercilerince verilen kararlar ile belirlendiğini ileri sürerek, işbu davayı açmıştır. Diğer bir anlatımla, kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gerekenden fazla alındığı yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Bu nedenle davacının bu istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 E.-2019/115 K, .2018/7702 E-2019/4792 K…sayılı ilamları da bu doğrultudadır. Bu itibarla, davanın davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda incelenmesi yasal bir zorunluluktur.. Bu nedenle taleple bağlılık kuralı gereği dava dilekçesindeki taleplere göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerektiği, talep aşılarak hedef oranlara göre yerindelik denetimi yapılmak suretiyle karar verilmesi usul ve yasaya uygun olamayacağından, bu istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Yasa değişikliği ile ,davaya konu bedellerin artık maliyet unsuru haline geldiği ve tüketicilere yansıtılabileceği ,geriye etkili olarak uygulanacağı kesinlik kazandığından,bu bedeller dahil edilerek yapılan tahakkuklar yönünden de hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.Davacının “mükerrerlik” iddiasına yönelik istinaf sebebine gelince; davacı dava dilekçesinde kayıp kaçak bedellerinin hukuka aykırı olarak alındığını, kaçak elektrik kullanımı için dağıtıcıların yasal yollara başvurduğunu, bunun sonucunda hem kullanandan yasal yollarla hem de faturalarda kayıp kaçak bedellerinin alınmasıyla mükerrer tahsilat yapıldığını ileri sürerek davalıdan tahsilini talep etmiş ise de, dağıtım şirketinin satış şirketine, onun da tüketiciye yansıttığı faturalardaki bu bedellerin alınmasında, 6446 ve 6719 sayılı kanunlar kapsamından hukuka aykırılık olmadığından,davacının yerinde görülmeyen istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/11/2020