Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/219 E. 2020/765 K. 10.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/219
KARAR NO: 2020/765
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2017
NUMARASI: 2015/753 E – 2017/464 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin elektrik enerjisi ihtiyacını davalı şirket ile aralarında akdedilen abonelik sözleşmesi gereğince davalı şirketten karşıladığını, davacının sözleşme gereği tüm edimleri eksiksiz yerine getirdiğini fatura bedellerini eksiksiz ödediğini, ancak faturalarda sözleşmeye ve mevzuata aykırı olarak enerji fonu bedeli ile bu fonun KDV’sinin tahsil edildiğini ileri sürerek 86.472,78 TL’nin ödeme tarihinden itibaren faiziyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının belirsiz alacak davası açtığını ancak davacının iddia ettiği faturada kesilen bedellerin belirli olduğunu bu nedenle belirsiz alacak davası açılamayacağını, davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen bedeller mevzuat hükümlerinin gereği olduğundan davacının talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından 6719 sayılı yasayla değişik 6446 sayılı yasanın 17. maddesi uyarınca konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına, vekalet ücreti ile yargılam agiderin idavalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı ve davalı vekilleri istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda özet olarak; davanın açıldığı tarihteki hukuki duruma göre yürütülmesi ve sonuçlandırılmasının hukukun temel ilkesi olduğunu, 6719 sayılı kanun aleyhine Anayasa mahkemesine yapılan başvuruların sonuçlarının beklenilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili katılma yoluyla yaptığı istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, davacının dava başında da haklı olmadığını, 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereğince davanın reddi gerekirken, konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş olmasının ve kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılmasını, lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, enerji fonu katkı payı adı altında davacıdan tahsil edilen tutarın haksız olduğundan bahisle davacıya iadesine (istirdat) ilişkindir. Uyuşmazlık noktaları dava tarihi itibariyle ‘enerji fonu katkı payı’ndan davacının sorumlu olup olmadığı, bu nedenle dava açılmasında haklı olup olmadığı konusundadır. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava konusu yapılan enerji fonu bedellerinin istirdadına ilişkin olarak 3291 sayılı yasanın 2. maddesi 4. Fıkrasında “Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişilikleri, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin ayrıca katkı payı yatırmaz” ibaresinde tedarikçiden enerji alırken, enerji fonunun dahil olup olmadığı hususu yasa metninde açıkca belli değildir. Ayrıca katkı payı alınmaz ibaresi mevcuttur. Davacı OSB, dava konusu yapılan enerji fonu yönünden, kendisi enerji tedarik ederken, enerji fonu ödemeyeceğini, muaf olduğunu ileri sürmekte ise de bundan, tedarikçisinden, katılımcılarına enerji temini için enerji alırken, enerji fonundan muaflığı anlamını çıkartmamak gerekir. Yasa, “ayrıca katkı payı yatırmaz” ibaresini kullanmaktadır. Dolayısıyla bu düzenleme, OSB, ayni enerjiyi katılımcılarına verirken, mükerrer enerji fonu tahsilini önlemek adına yapılan bir düzenleme olup, OSB’nin, tedarikçiden temin ederken, enerji fonundan muaflığı anlamına gelmemektedir. Benzer düzenleme TRT payı yönünden de mevcut olup, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin kararları ile TRT payından da muaf olmadığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla, davacının, davalı tedarikçi şirkete elektrik satın alınması sırasında faturada gösterilen enerji katkı fonu ödemesinde hukuka aykırılık bulunmadığından; ödenen paranın geri istenilmesi de söz konusu olamaz. O halde, mahkemece; davacının, 3291 sayılı kanun gereği enerji fonu ödemesinden muafiyet getirildiği iddiası yanılgılı yoruma dayalı olup, bu değişiklikle getirilen düzenlemenin lafzi , tarihsel ve gai yorumuna göre ise , davacının bu iddiasında haklı olmadığı kabul edilerek; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, davalının istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Davacının istinaf talebi yönünden ise; davacı tarafın talebi dava konusu bedellerin haksız alındığı, hiç alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli, mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gözetildiğinde davanın açıldığı tarihte de davacının enerji fonundan muaf olmadığı anlaşılmıştır. Karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle dava sonucunun beklenilmesine ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden esas hakkında; “davanın reddine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, B-Davalının istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden esas hakkında; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gerekli 31,40 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 1.476,74 TL’den mahsubu ile 1.445,34 TL bakiye harcın davacıya iadesine, 3-AAÜT gereğince 12.041,46 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Davacıdan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 12,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/09/2020