Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2111 E. 2018/1217 K. 01.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2111
KARAR NO : 2018/1217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2017
NUMARASI : 2016/32 E – 2017/1153 K
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketten kurumsal iletişim aboneliği hizmeti aldığını, faturaların müvekkili şirket banka hesabından otomatik ödeme usulü ile yapıldığını, 2015 yılı Kasım ayında fatura bedelinde 91,80 TL’lik cihaz bedeli ücreti olduğu, geriye dönük inceleme yapıldığında 2015 yılı Temmuz ayı faturası itibariyle 91,80 TL’lik cihaz bedelinin faturalara yansıtılmış olduğunu, bu konuyu araştırdıklarında kendisine sözle imzalamış oldukları 5 adet cihaz kampanyası taahhüt sözleşmesi örneği bulunduğunu tespit ettiklerini, bu sözleşmelerdeki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, bu nedenle 2.203,20 TL’lik taahhüt sözleşmesinde borçlu olmadığının tespitine, ödenen 550,80 TL’lik kısmın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davaya karşı cevabında, davanın icra takibinden önce açılan menfi tespit davası olması sebebiyle HMK 6. maddesine göre davalının yerleşim yeri yetkili olacağından, şirketin genel merkezinin Ankara olması sebebiyle yetkisizlik kararı verilmesini, davacının imzalamış olduğu sözleşmelerin sahte olup olmadığının müvekkili tarafından tespit edilemeyeceğini, dava konusu cihazların şirket yetkilisi Ali Kabadayı’ya teslim tutanağı imzalatılmak suretiyle teslim edildiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; “Davacının açtığı davada, mahkememizin yetkili olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2. maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
Söz konusu kararı davacı taraf istinaf etmiştir. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı 3.110,00 TL’ye yükselmiştir.
Bu sebeple somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça istinaf edilen davanın değeri 2.203,20 TL olup, karar tarihinde davacı taraf yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK’nın 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, istinaf dilekçesinin HMK’nın 346, 341 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı tarafın istinaf dilekçesinin, HMK 341 ve 346. maddelerine göre kararın kesin olması sebebiyle, HMK 346, 341 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/09/2018