Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2101 E. 2019/1033 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2101
KARAR NO : 2019/1033
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2017
NUMARASI : 2015/420 E- 2017/1165K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 20/06/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, muhtelif illerdeki otelleri ile ilgili olarak davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 212.527,70 TL.den en az 212.500,00 TL.nın avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, hedef kayıp kaçak oranları da dikkate alınarak uygunluk denetimi yapılması taleplerinin reddine gösterilen gerekçenin tümü ile hukuken kabul edilebilir bir gerekçe olmadığını, dava tarihinde yasal dayanağı olmayan tahsilatların iadesi talep edilirken, daha sonra çıkarılacak bir yasa ile, bu tahsilatlara yasal dayanak yaratılacağı, ancak ”uygunluk denetimi” esasının getirileceğinin öngörülemeyeceğini, büyük talebin içerisinde küçük talebin de olduğunu, uygunluk denetimi yapılmamasına dair gerekçenin tümü ile dosya içeriğine ve hukuka aykırı olduğunu, çoğun içinde az vardır kuralı gereği, Anayasa Mahkemesi’nin sadece kurul kararlarının uygunluk denetimi maddesini iptal etmesi de gözetilerek, bilirkişi incelemesi yapılıp düzenleyici işlemlere aykırılık olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, mahkemece 6719 sayılı yasa uyarınca (Anayasa Mahkemesi kararı öncesi) ”uygunluk denetimi” yaptırılmadığını, denetime elverişli raporun alınmadığını, eksik inceleme ile verilmiş olan kararın hukuka aykırı olduğunu, dosyada davalı tahakkuk ve tahsilatlarının hedef kayıp kaçak oranlarına uygun olup olmadığının, fazla alınmış tutarların tespitinin hukuki gereklilik olduğunu,hedef oranlarını aşar miktarın tespiti ,vergi ve fonlarla hesabı yapılarak bunlar üzerinden nispi vekalet ücreti ile, hedef oranlar gözetilerek yapılan tahsilatlar hakkında da 6719 sayılı yasa sebebiyle davanın konusunun kalmadığını,bu bedeller yönünden ise ayrıca dava açmakta haklı olmaları sebebiyle, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı yana yükletilmesi gerektiğini beyan ederek, kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Açıklanan nedenlerle, davacının, Anayasa Mahkemesi’nin bu bedellerin alınmasını yasal hale getiren 15/02/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararıyla 6719 sayılı Kanun’un iptal başvurularını reddetmesi ve iptal edilen, “mahkemelerin yetkisi, uygunluk denetimi ile sınırlıdır” hükmüne göre de; davacının dava başında, bu bedellerin hiç alınamayacağı iddiası ile davayı açması, talebini buna dayandırmış olması nedeniyle, HMK’nın taleple bağlılık kuralı uyarınca, bedellerin tarifelere uygunluk denetimi yapılmasının usule uygun olmayacağı, yine davacı tarafın bilirkişi incelemesi yaptırılması talebi yönünden de, davacı talebinin dava konusu bedellerin haksız alındığı, hiç alınmaması gerektiği iddiasına dayalı olduğundan, iddianın ileri sürülme şekli, mahkemenin taleple bağlılığı ilkesi gözetildiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının davaya katkı sağlamayacağı kanaati ile davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki; emsal Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 E. 20019/115 K. sayılı ilamında da, bu husus vurgulanmıştır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Bu nedenle davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/06/2019