Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2083 E. 2019/662 K. 19.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2083
KARAR NO : 2019/662
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2017
NUMARASI : 2014/1635 E- 2017/853K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/04/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan , kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 1.000,00- TL’nin ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kesin olarak karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde özetle, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini,Anayasa mahkemesinde açılan iptal davası sonucunun beklenmediğini, davada belirsiz alacak 1.000,00 TL’den dava açılmış olup, bilirkişi raporuyla dava değerinin daha yüksek olduğunun ortada olduğu, dava değeri üzerinden nispi vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bu kez 28/05/2018 tarihli ek kararla ,HMK 346.madde gereği verilen kararın kesin olması sebebiyle davacının istinaf talebinin reddine karar vermiştir.Davacı vekili bu karara karşı istinaf talebinde bulunarak istinaf dilekçesinde, öncelikle davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, bu nedenle kararın kesin olmadığını, önceki istinaf sebeplerini de tekrarla kararın kaldırılmasını istemiştir.Öncelikle davanın belirsiz alacak davası olduğu gözetilerek ,dava değerinin 1.000 TL olduğu gerekçesi ile kararın kesin olduğunun kabulü ve kesin karar sebebiyle istinaf talebinin reddine dair mahkemenin ek kararı usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Zira, davacı yönünden kesinlik alacağın tamamına göre belirlenecektir. İstinaf talebinin reddine dair 28/05/2018 tarihli ek kararın kaldırılması gerekmiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Davanın yargılaması sırasında , ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra , Anayasa Mahkemesi, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin Anayasaya aykırılık başvurularını incelenmiş ve nihayetinde, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemeleri Anayasa’ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar vermiş olup, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), yayımı ile sonuç doğurduğu anlaşılmakla, mahkeme kararının dayandığı deliller ve bu doğrultuda 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen maddelerin olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine göre, kararın bu yönden usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından,ayrıca Anayasaya aykırılık iddasının bu bağlamda olaya etkisinin de kalmadığı gözetilerek, davacının buna dair istinaf talebi yerinde görülmemiştir.Davacı tarafın, lehine nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yönünden ise, uyuşmazlığın niteliği de gözetildiğinde davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm,esasında dava konusu bedellerin, davalı tarafça alınıp alınamayacağına dair mahkemece yapılan belirlemeye ilişkin bir tesbit hükmü olduğundan, bu durumda parasal bir talebe ilişkin olsa da davada, gerek bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin muhtelif emsal kararları, gerekse açıklanan gerekçe uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinin nisbi vekalet ücreti hükümlerinin uygulanması sözkonusu olamayacağından, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve hukuka aykırılık görülmemiştir. Karar şekline ve kararın dayandığı gerekçeye göre, davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde görülmekle, davacının buna dair istinaf talebi yerinde bulunmamıştır.Buna göre belirsiz alacak davalarında, alacağın tamamına göre dava değeri dikkate alınacağından,davacının, mahkemenin 28/05/2018 tarihli ”hükmün davacı tarafça istinaf edilmemiş sayılmasına” dair hükmünün kaldırılması ile, 07/12/2017 tarihli esas karara yönelik davacı istinaf başvurusunun ise HMK 353/1-b-1maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının, mahkemenin 28/05/2018 tarihli ”hükmün davacı tarafça istinaf edilmemiş sayılmasına” dair karara ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile, bu ek kararın kaldırılmasına, 07/12/2017 tarihli esas karara yönelik ise davacı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Ek karara yönelik istinaf harçlarının isteği halinde davacıya iadesine,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/04/2019