Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2076 E. 2020/1359 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2076
KARAR NO : 2020/1359
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/06/2017
NUMARASI : 2015/983 E – 2017/528 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01.10.2012 tarihinde “Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Sözleşme” imzalandığını, müvekkili şirketin kullandığı elektrik tüketim miktarına göre davalı şirketi tarafından tahakkuk ettirilen faturalarda, hizmet bedeli karşılığı olmayan Kayıp Bedeli adı altında kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiğinin tespit edildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL nin faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, bilahare 17.04.2015 tarihinde sunduğu dilekçede, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 2.635.809,00 TL nin ödendikleri tarih itibariyle uygulanacak ticari faiz ile birlikte tahsiline talep ettiklerini açıklamıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;sözleşmede ihtilafları halinde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağını kararlaştırıldığını, davanın Ankara mahkemelerinde açılmasının yasal dayanağının bulunmadığını belirterek, yetkisizlik kararı ile dosyanın İstanbul Mahkemelerine gönderilmesini, dava konusu bedel enerji piyasası denetleme kurumu’nun kararı ile tahakkuk ettirildiğini, EPDK kararları ise elektrik piyasası kanunu gereğince ancak idari yargı yerinde dava edilebildiğinden davanın öncelikle reddini davanın, hak düşürücü sürenin ve zamanaşımı süresinin geçmiş olması ve sözleşme şartlarına, geçerli mevzuata aykırı olup, yasal koşulları oluşmayan haksız davanın esastan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; 6719 sayılı yeni yasadan önce yasanın kurula verdiği yetkiye dayanılarak EPDK tarafından yürürlükteki tebliğ ve yönetmeliklerle mevzuat hükümlerine uygun olarak tahakkuk ettirilip tahsil edilen dava konusu fatura bedellerinin iadesi yönündeki talebin yasal dayanağı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, taraflar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; bilirkişi raporunda; müvekkili şirketin aboneliği ile ilgili olarak davalı tarafça faturalarla tahsil edilen Kayıp-Kaçak bedelinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı olduğu ve bedelin davacı şirkete iadesi gerektiğinin belirtildiğini, mahkemece de dava açmakta haklı oldukları yönünde gelişen içtihatları uygun görüldüğü belirtilmek suretiyle davada haklılıklarını kabul edildiğini, dava açıldığı sırada yürürlükte olmayan 6719 sayılı kanunun geçici 20. Maddesi esas alınarak huzurdaki davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, 6719 sayılı kanunun 26. Maddesiyle eklenen geçici 20. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının iptali için birçok mahkemece Anayasa Mahkemesine başvurulduğunu, bu başvuruların sonucunun beklenmesi gerektiğini, bunu yanısıra davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, haklılıkları sabit olduğundan davadan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı kanun hükümlerine uyulsa dahi, böyle bir durumda davanın reddine değil “konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına” karar verilmesi gerektiğini, dava açıldığı anda haklı durumunda bulunan tarafın yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının olanaklı olmadığını ileri sürmüştür.Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; davanın reddine karar verilmesine rağmen davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı olmadığından Anayasa’ya aykırılık iddialarına ilişkin istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.İlk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve belirsiz alacak davası olarak açılmakla, bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla, davalı taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, davacının istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında; “Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;A) Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, B) Davacının istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 1.707,75 TL, 43.305,29 TL tamamlama harcı ve 56.573,00 TL ıslah harcının mahsubu ile fazla alınan 101.531,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacının yapmış olduğu 1.102,00 TL yargılama giderinin ve 54,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davacı lehine AAÜT uyarınca 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalıdan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 142,21 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalının istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/11/2020