Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2058 E. 2020/1428 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2058
KARAR NO : 2020/1428
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2017
NUMARASI : 2015/573 E – 2017/200 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Kayıp – Kaçak Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 10/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı müvekkili şirketin davalıdan elektrik tedarik ettiğini, davacı müvekkilinin davalıya karşı tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini ve faturalarını eksiksiz ödediğini, davacı müvekkilinin dürüstlük kuralına uygun olarak davrandığını ve bedelini ödemediği bir enerji kullanımına gitmediğini, buna karşılık davalı tarafın yargı kararları ile haksız ve hukuksuz olduğu tespit edilen kayıp kaçak ve sayaç okuma bedellerini miktar olarak faturalara eklediğini, bu bedellerin faturalara eklenmesine rağmen anılan kalemlerin yargıtay kararlarının aksine faturalarda açıkça gösterilmediğini, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uygun abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığını bu nedenlerle davalı tarafından elektrik tedarik edilmeye başlandığı tarihten itibaren, davacı müvekkili şirketten kesilen kayıp kaçak bedelinin şimdilik 2.950,00 TL’ sini dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, sayaç okuma bedelinin şimdilik 50 TL’ sini dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının huzurdaki davayı müvekkiline yöneltmesinin hukuken mümkün olmadığını, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun’ un 3. maddesi ile dağıtım şirketleri, üretim ve perakende satış faaliyetlerini, 01/01/2013 tarihinden itibaren ancak ayrı tüzel kişilikler altında yürütürler hükmü getirildiğini, 01 Ocak 2013 tarihinden itibaren müvekkili Sedaş tarafından sadece dağıtım faaliyeti yürütülmekte olup, perakende satış faaliyeti kapsamında olan hiçbir abonelik işlemi, fatura tahakkuku ve tahsilatın şirketlerince yapılmadığını, söz konusu ayrışmanın TCK’nın kısmı bölünmeye ilişkin ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin hukuki ayrıştırmasına ilişkin usul ve esaslar kararı kapsamında gerçekleştirilerek Sakarya Elektrik Perakende Satış’ın (Sepaş) kurulduğunu ve şirketlerinin perakende satış lisansı iptal edilerek perakende satış faaliyetinin tamamının tüm hak ve borçları ile birlikte bu şirkete devredildiğini bu sebeple davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme tarafından gerekçeli kararda; davacı şirketin davalıdan elektrik tedariki yapılmaya başlama tarihinden itibaren elektrik faturalarında kayıp- kaçak bedeli ve sayaç okuma bedelinin iadesini talep ettiği, dosyada bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişinin dosyaya ibraz ettiği 23.01.2017 tarihli raporda; davacının 2009/06 tarihinden 2011/02 tarihine kadar ve 2016/01 tarihinde 1 ay olmak üzere elektrik enerjisini SEDAŞ tan tedarik ettiği bu tarihler dışındaki dönemlerde enerji ihtiyacını farklı tedarikçilerden karşıladığını, davalıdan tedarik edilen 2016 yılı 1.ayından itibaren kayıp-kaçak bedelleri ve sayaç okuma bedellerinin faturalara yansıtılmadığını, bu tarihten itibaren kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedelinin dağıtım bedeli adı altında toplandığını, EPDK kurul kararları ekinde belirtilen tarifelerde de tek madde altında toplandığından ayırt edilemediğini,davacı şirketten enerji tedariği yapıldığı dönemde her hangi bir kayıp-kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli tahsil edilmediğinin bildirildiği, dosya kapsamından ve bilirkişi raporundan davacının iddialarının sübut bulmadığı,davalının davacıdan kayıp-kaçak elektrik bedeli ve sayaç okuma bedeli tahsil etmediği kanaatine varılarak davanın REDDİNE karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: mahkemenin karara dayanak yaptığı 23.01.2017 tarihli bilirkişi raporunun hatalı tespit yaptığını,eski dönem çalışmaların farklı firmalardan yapıldığı beyan edilmişse de buna dayanak belge gösterilmediği, müvekkilin ,imzalanan söleşme uyarınca tüm sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen davalı şirketin hiç bir yasal gerekçe olmadan kayıp-kaçak bedeli aldığını, bu bedelin iadesi için açılan davanın da Mahkeme tarafından haksız olarak reddedildiği belirtilerek Mahkeme kararı istinaf edilmiştir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava, elektrik abonelik sözleşmesi uyarınca davacıdan tahsil edildiği iddia edilen kayıp-kaçak bedelinin iadesi için açılan istirdat davasıdır. Mahkeme tarafından dosya içine alınan 23/01/2017 tarihli Elektrik Yüksek Mühendisi bilirkişinin 23/01/2017 tarihli raporunda, aboneye ait tüketim ekstrelerinin incelenmesiyle 2011 yılı 4. ayından itibaren kayıp-kaçak bedellerinin faturalara yansıtıldığı,davacı şirketin 2009 yılı 6. ayından 2011 yılı 2. ayına kadar ve 2016 yılın 1. ayına kadar 1 ay olmak üzere elektrik enerjisini Sedaş ve Sepaş tan tedarik ettiği ,bu tarihler dışında farklı şirketlerden karşıladığı, bu tarihlerde de kayıp – kaçak bedelleri ve sayaç okuma bedellerinin faturalara yansıtılmadığı şeklinde rapor verilmiş, Mahkeme tarafından da bilirkişi raporu ile davacının iddiası sübut bulmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin de hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar ) Ancak 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır.Bu noktada uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Dosyamızda davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Davacı taraf davalı elektrik tedarikçisi şirketten ödediğini iddia ettiği kayıp-kaçak bedelini istemekte olup dava devam ederken, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesi bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kaldığından bu davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş olup ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar kaldırılıp, yeniden esas hakkında;1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davacıdan alınan toplam 54,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacının yaptığı toplam 717,40TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davacı lehine AAÜT uyarınca 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,7-Tarafların yaptıkları delil/gider avans bakiyeleri varsa karar kesinleşince taraflara iadesine,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf aşamasında yaptığı yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/11/2020