Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2053 E. 2019/1514 K. 04.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2053
KARAR NO : 2019/1514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2018
NUMARASI : 2017/1147 E – 2018/371 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/10/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … isimli restorana ortak edileceğinden bahisle, kendisinden 170.000,00 TL alındığını, sözkonusu tutarın davalıların murisi … hesabına havale yapıldığını, ancak aradan 1 yıl geçmesine rağmen, kendisine ortak olduğundan dolayı para ödenmediği gibi, parasının da iade edilmediğini, … 31/01/2017 tarihinde vefat ettiğini, işletmenin ise Kasım 2017 tarihine kadar … ve mirasçıları … ve … tarafından işletilmeye devam edildiğini, … tarafından işletmenin …’e devredildiğini, devir işlemi olsa dahi 2 yıl müteselsil sorumluluğun devam etmesi sebebiyle davalıların müştereken sorumluluğu bulunduğunu beyan ederek, murise ödenen 170.000,00 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren avans faizleriyle birlikte iade edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın adi ortaklık temelli olduğunu, adi ortaklık kurumunun Türk Borçlar Kanununda düzenlendiğini, bu nedenle davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini , davacı vekili tarafından sunulan 01/11/2016 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesinin tüm ortakların katılımı ile imzalanmadığını, davacının dördüncü ortak olarak kabul edilemeyeceğini, sözleşmedeki imzanın da gerçekten murise ait olmadığını düşündüklerini beyanla davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, görevsizlik nedeniyle davanın reddine,görevli mahkemenin Kocaeli Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacının ticari işletme için…. 170.000,00 TL verdiğini , ancak imzalandıkları ön sözleşmenin gerekleri yerine getirilmediği gibi tacirin ölümüyle de imkansız hale geldiğini , mahkemenin bir ticari işletme olmadığından bahisle araştırma yapmadan faaliyetin esnaflık olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verdiğini , işletmenin Franchising ile işletildiği ve sermaye odaklı çalıştırılıp esnaf faaliyetlerinin aşıldığını, ticari işletmenin varlığından şüphe duyulmaması gerektiğini, paranın verildiği … tacir olduğunu, ticari davanın söz konusu olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını istemiştir.Yapılan incelemede ; bilindiği üzere, adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce resen dikkate alınması gerekmektedir.Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı adi ortaklıkta “tacir” sıfatını taşımamaktadır.Şirket ortağı olmak ,tek başına tacir vasfını vermemektedir. Uyuşmazlık, tarafların ticari işletmelerine ilişkin olmayıp, ortak oldukları ticari işletmeye ilişkindir. Ayrıca, tarafların tacir olduğuna dair bir bilgiye dosya içerisinde rastlanılamamıştır. Hal böyle olunca, tarafların TTK 5.maddesi uyarınca ticari dava için, tacir olması koşulunun oluşmadığı, davanın TTK 4.maddesinde sayılan mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı anlaşılmakla, mahkemece ,davanın ticari dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olmasında, usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a-3 ve 353/1-a maddesi kıyasen uygulanarak kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/10/2019