Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2023 E. 2020/744 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/2023
KARAR NO: 2020/744
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2018
NUMARASI: 2015/754 E – 2018/234 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin elektrik enerjisi ihtiyacını, davalı şirket ile aralarında akdedilen abonelik sözleşmesi gereğince davalı şirketten karşıladığını, davacının fatura bedellerini eksiksiz ödediğini, ancak davacı şirketten haksız olarak %2 oranında TRT payının alındığını, oysa TRT Gelirleri Kanunu’nun 4C maddesinde 5784 sayılı kanunun 11.maddesi ile yapılan değişiklikle, “Organize Sanayi Bölgeleri tüzel kişilikleri serbest tüketici olarak tedarikçilerinden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak TRT kurumuna ayrıca pay yatırmaz.” hükmü uyarınca kesintinin yapıldığı dönemde almaması gereken bu bedelin hukuka aykırı olarak alındığını iddia ederek , 146.564,07 TL TRT payı olarak yapılan kesintinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, ayrıca husumet itirazlarının olduğunu, davanın öncelikle pasif husumet yokluğundan, aksi takdirde ise tahakkuk ve tahsil edildikleri tarih bakımından yürürlükte bulunan mevzuata uygun fatura kalemlerinin iade edilmesinin hukuken mümkün olmadığını beyanla ,davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacıdan tahsil edilen %2 oranındaki TRT payının kesintinin yapıldığı 2008 yılı içerisinde yürürlükte bulunan 3093 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunun 4 C maddesine uygun olarak alınmış olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; bu davanın Yargıtay’ın konu ile ilgili kararlarına dayanılarak açıldığını, dava tarihi ile karar gerekçesinde değinilen emsal karar tarihinin dikkate alınmadığını,dava tarihindeki mevzuatın uygulanması gerektiğini,3093 sayılı yasanın 18/06/2017 tarihli tadilinin (4. maddenin 4/c maddesi 1. cümlesi) dikkate alınması gerektiğini,buna göre OSB’lerin TRT payından muaf tutulduklarını, kararın esas yönünden hukuka aykırı bulunduğunu, alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, ayrıca her iki davalı yönünden de red sebebi aynı olmasına rağmen ,AAÜT 3/2 .maddesi uyarınca tek vekalet ücreti yerine ,davalıların her biri lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülmüştür. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, elektrik abonesi olan davacıdan faturalarda %2 TRT payı adı altında alınan ücretin iadesi talepli alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında elektrik alımına ilişkin bir sözleşme bulunduğu, sözleşme gereği davalının fatura düzenlediği, fatura içeriğinde TRT payı da gösterildiği ve fatura bedelinin davacı tarafından davalı şirkete ödendiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. TRT payı ile ilgili 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununun 4/C maddesinde 26.07.2008 tarihinde 5784 sayılı yasanın 11.maddesi ile yapılan değişiklikten önce, davacı OSB ve davalı tedarikçi şirket tarafından TRT payı ödendiği hususunda da bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, 26.07.2008 tarihinde 5784 sayılı yasanan 11.maddesi ile, 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunun 4/C maddesinde yapılan değişiklikle; Organize Sanayi Bölgelerine, tedarikçi şirketlerden satın aldıkları elektrik bedelleri için TRT payı ödeme muafiyeti getirilip getirilmediği noktasındadır. Uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle, yasal mevzuat ve bu mevzuat değişiminin incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan, 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kuıumu Gelirleri Kanunu’nun 4/C maddesi, 26.07.2008 tarihinde değişiklik yapılarak;”(Değişik; 26.07.2008, 5784 sayılı yasanın 11.maddesi) Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler. Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilikleri, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna ayrıca pay yatırmaz.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir. 11.09.2014 tarihinde yayınlanan 6552 sayılı yasanın 144.maddesinin (ğ) fıkrası ile de; 3093 sayılı Kanunun 4.maddesinin (c) fıkrasının 2. cümlesi “Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilikleri, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna ayrıca pay yatırmaz. Hükmü” yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 13.maddesinde; Organize Sanayi bölgelerinin faaliyet, işlem ve yetkileri düzenlenmiş olup, Organize sanayi bölgesi tüzel kişiliği, katılımcılarının elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla tüketim miktarına bakılmaksızın Serbest tüketici sayılacağı belirtilmiştir. Organize Sanayi Bölgelerinin Elektrik Piyasası Faaliyetlerine ilişkin yönetmeliğin 15.maddesinde de; “Serbest tüketici hakkını kullananlar dışındaki katılımcılarının kullanımına sunulan elektrik enerjisi ve/veya kapasite için uygulanacak OSB elektrik enerjisi bedeli sadece elektrik enerjisi teminine ilişkin maliyetleri içerir ve katılımcılara doğrudan yansıtılır.” denilmektedir. Aynı yönetmeliğin, 19.maddesinde de; “OSB’ler, tahsilatına aracı oldukları tüm vergileri ve kanuni kesintileri katılımcılara hitaben düzenleyecekleri faturalarda ayrı olarak gösterir.” hükmüne yer verilmiştir. Davacı OSB ,katılımcıları için temin ettiği elektrik bakımından davalı tedarikçi Şirketin elektrik abonesi olup,kanun gereği serbest /nihai tüketici konumundadır.Zira, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 1.maddesinde “perakende satış”, elektriğin tüketicilere satışı; “Tüketici” elektriği kendi ihtiyacı için alan serbest ve serbest olmayan tüketiciler olarak tanımlandığından OSB ler katılımcıları için satın aldıkları elektrik bakımından serbest / nihai tüketicidirler . Yapılan kanun değişikliği ile de, Anayasanın 73.Maddesi kapsamında vergi benzeri mali yükümlülük ( Dolaylı vergi benzeri ) olan TRT payının tahakkuk ve tahsilindeki bu karışıklığa son vermek istenmiştir. Değişiklik içeren (4/C Md.) Maddenin 1.Cümlesinde Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişilerin TRT payı matrahından “iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller” çıkartılmakla birlikte, elektrik enerjisi satış bedelinin %2’si tutarındaki payı faturalarında ayrıca göstererek, bu kapsamdaki bedelleri Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettireceği vurgulanmış bulunmaktadır. İkinci cümlesinde ise , Organize Sanayi Bölgeleri tüzel kişiliklerinin, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak Türkiye Radyo- Televizyon Kurumuna ayrıca pay yaptırmaması gerektiği hususuna işaret edilmiştir. Davacı (OSB), maddenin 1.fıkrasıyla getirilen düzenleme ile, nihai tüketici (Serbest Tüketici) olarak aldığı elektrik bedeliyle ilgili, davalı tedarikçinin faturasında gösterdiği TRT payını ödeyecek, katılımcılarına yansıtacaktır. İkinci fıkra hükmü gereğince de, değişiklik öncesindeki gibi ayrıca bir beyanname düzenleyerek kendisinin katılımcılarına yaptığı satış bedeli ile alış bedeli arasında oluşan fark tutarı üzerinden 2. defa mükerrer olarak TRT payı hesaplayıp TRT kurumuna yatırmayacaktır. Böylelikle katılımcılarına yapılan satış bedeli içinde bulunan TRT payı dışında OSB lerin ayrıca 2. defa (kanundaki ifadesi ile “ayrıca “) TRT payı ödemesi yapmaları önlenmiş olmaktadır. Dolayısıyla, yasa koyucunun ikinci fıkrayı düzenlemekteki amacı; davacı OSB’leri TRT payı ödemekten muaf tutmak değil, katılımcılarına satış işlemini TRT payından istisna tutarak TRT paylı olan enerji bedeli ve bu bedele ilave edilen tutarlar üzerinden mükerrer olarak TRT payı ödemesinde bulunulmasının ve beyanname verilmesi gerekliliğinin önüne geçilmesine, yukarıda bahsedilen uygulamadaki karışıklığın giderilmesine yöneliktir. Nitekim, bu 4. Maddenin C fıkrasının 2. cümlesinin, Lafzi yorumla, hiç amaçlanmadığı halde uygulamada OSB lerin tamamen TRT payından muaf olduğu izlenimi uyandırır şekildeki yoruma müsait olduğu görülerek, 11.09.2014 tarihli R.G. de yayımlanan 6552 sayılı kanunun 144. maddesi ile (Kanun değişikliği gerekçesinde de bu fıkranın uygulanmasına ilişkin hukuki ihtilafların ortadan kaldırılmasının amaçlandığı da belirtilerek) kaldırılmıştır. Somut olayda; dağıtım lisansı sahibi olan davacı (OSB), Serbest Tüketici olarak dava konusu dönemde, tedarikçisi davalı şirketten katılımcıları için satın aldığı elektrik bedeli için, bu satış karşılığı düzenlenen faturalarda gösterilen TRT payını; 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu’nun 4/C maddesi gereğince, davalı tedarikçiye ödemekle yükümlüdür. Yasa değişikliği ile, davacı OSB için, satın aldığı elektrikten dolayı bir muafiyet veya tedarikçiden elektrik satın alınması işleminde TRT payından istisna getirilmediğinden; dolayısıyla, davacının, davalı tedarikçi şirkete elektrik satın alınması sırasında faturada gösterilen TRT payı ödemesinde hukuka aykırılık bulunmadığından; ödenen paranın geri istenilmesi de söz konusu olamaz. Dava dilekçesinde, elektrik satın alınması sırasında düzenlenen faturada gösterilen TRT payının satıcı /davalı tedarikçi şirkete ödenen (tedarikçi tarafından ise TRT ye intikal ettirilen ve davacı OSB tarafından ise yönetmelik hükümlerine göre katılımcısına elektrik satışı sırasında enerji maliyet bedeli içinde yansıtılan) dışında elektriğin katılımcılara satışı sonrasında satış bedeli üzerinden “ayrıca” TRT kurumuna aynı enerji için 2. defa- mükerrer- olarak TRT payı ödemesi yapıldığı, beyanname düzenlendiği veya fazladan ödeme de bulunulduğu iddia edilmediğine göre, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre de iade talebinde bulunulamaz. Bu durumda ,emsal nitelikteki yerleşik Yargıtay kararları kapsamında, somut davada, mahkemenin 3093 sayılı özel yasa kapsamında, bu konudaki deliller toplanarak ve bilirkişi incelemesi yapılarak değerlendirilmesi ile verilen kararda ,esas yönünden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ,davacı tarafın bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak, her iki davalı yönünden de red sebebi aynı olmasına rağmen ,AAÜT uyarınca tek vekalet ücreti yerine ,davalıların her birisine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi ise usul ve hukuka aykırı bulunmuş olup, davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmekle ,kararın hüküm fıkrasının bu yönden HKM 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesi ile ,aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı tarafın istinaf talebinin kısmen kabulü ile, istinaf konusu karar vekalet ücreti yönünden HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 2.502,95 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.467,05 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı … tarafından yapılan 125,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, 5- Davalılar lehine AAÜT uyarınca takdir edilen 14.475,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalılara verilmesine, 6- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 39,50 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/09/2020