Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2012 E. 2018/1172 K. 26.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/2012
KARAR NO : 2018/1172
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2018
NUMARASI : 2017/900 E – 2018/255 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/09/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşme gereği davacının davalıya 210.000 Euro ödediğini, sözleşme uyarınca 210.000 Euro ile kar payına karşılık gelen 90.000 Euro’nun davacıya ödenmesi gerekirken ödenmediğinden bahisle tahsili için yapılan icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğinden, haksız itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 17/03/2017 tarihli ortaklık sözleşmesi uyarınca davacı ile birlikte 250 ton kömür işletilerek satılacağını, tüm masrafların davacı tarafça karşılanacağını, sonunda da elde edilecek kârın %30’unun davacıya ait olacağının kararlaştırıldığını, ancak yapılan işten kar elde edilemediği gibi zarar edildiğini sözleşmenin kar-zarar ortaklığı olduğunu, davacının zararı kabullenmek istemediğini, davalı şirketin Türkiye’de mangal kömürünü zenginleştirme, nargile kömürü vb şeklinde değerlendirilerek yurt dışına ihraç etmek üzere işletme kurduğunu, 7 yılda finanse ettiğini, ancak bunun yeni bir icat olması nedeniyle tam oturmadığını, davacının her türlü masrafı ödemeyi üstlendiğini, müvekkili şirketin davacının koyduğu para ile kömür aldığını, bir kısmını işlediğini, çoğunu da işleyemeden davacının verdiği parayı istediğini şu an dahi 50.000 Dolar civarında kömür bulunduğunu belirterek zarar ettiklerinden dolayı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme dava konsu sözleşme gereğince taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu, davacının adi ortaklığa 209.932,94 Euro yatırdığı ve kardan %30 oranında pay almayı hedeflediği, davacının gerçek şahıs davalının ticari şirket olduğu, aynı zamanda davacı adına ticari işletme kaydı bulunmadığının belirlendiği, 6102 sayılı TTK 4. maddesine göre, davanın ticari dava niteliğinde bulunmadığı gerekçesiyle, adi ortaklıktan kaynaklanan davalarda Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, “Mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın HMK 114/c ve HMK 115 maddesi gereğince, dava şartı yokluğundan usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar vermiştir.
Mahkemenin bu kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
Dava adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanmış kar payı alacağına ilişkindir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının, 2015/1830 E., 2017/4738 K. sayılı kararında “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, bu haliyle davacının TTK hükümlerine göre, adi ortaklığa konu sözleşmeler de dikkate alınması suretiyle, tacir sıfatına haiz olup olmadığı araştırılarak, tacir olması halinde uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi içinde olduğu, tacir sıfatını haiz olmadığında ise uyuşmazlık 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davanın görülmesi gerektiği” vurgulanmıştır.
Görev kamu düzenine ilişkindir. Davacı somut davada tacir olmayıp, ihtilaf ve adi ortaklığın konusu ticari işletmesi ilgili değildir. Bu nedenle, ayrıca TBK’nın Adi Ortaklık hükümlerinin uygulanacağı da düşünüldüğünde, davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkemenin görevsizlik kararı usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Bu nedenle; davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi kıyasen uygulanarak kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/09/2018