Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/2000 E. 2020/1511 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/2000
KARAR NO: 2020/1511
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/05/2018
NUMARASI: 2017/32 E – 2018/336 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; hakkında Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatılan davalının, borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkil ile davalı tarafın Kocaeli, … Köyü, … Mah. … Mevkiinde bulunan tapulu taşınmazdaki miras hissesinin ve aynı köyde , … mevkiinde bulunan tapusuz taşınmazın devri-satışı hususunda anlaştıklarını, bu anlaşma çerçevesinde müvekkili tarafından satış-devir bedelleri ödendiğini, fakat karşı tarafça çeşitli bahaneler ileri sürülerek bu taşınmazların resmi devri-satışı yapılmadığını, uzunca bir süre bu taşınmazların devrinin yapılmaması ve devrinin mümkün olmayacağının anlaşılması üzerine, verilen tutara karşılık takibe konu 03/11/2012 tanzim, 03/05/2013 vade tarihli 163.000 TL bedelli senedin davalı tarafça düzenlenerek müvekkiline verildiğini, senede konu borcun ödenmemesi üzerine Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, fakat davalının kötü niyetli olarak borca, imzaya ve faize itiraz ettiğini ve takibin durmasına sebebiyet verdiğini, dava konusu bonodaki imzanın borçluya ait olup, imza yönünden yapılan itirazın tümüyle yersiz ve mesnetsiz olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; icra takibine konu edilen 03/11/2012 tanzim tarihli 03/05/2013 vade tarihli 163.000 bedelli evrak vade tarihinin üzerinden üç yıl geçmesi nedeni ile artık kambiyo senedi özelliği taşımadığından, bu evraka dayalı olarak icra takibi ve alacak davası açılamayacağını, iş bu nedenle esasa girilmeksizin davanın usulden reddini talep ettiklerini, alacak konusu edilen bono ile ilgili talep hakkı zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin 23/11/2016 tarihli icra ödeme emrine itiraz dilekçesinde borca, faize ve diğer tüm ferilere itiraz ederek zamanaşımı itirazını da kapsayacak şekilde itirazını yaptığını, senet üzerindeki vade tarihinden senedin zamanaşımına uğradığı açıkça anlaşıldığını, gerek icra takibi ödeme emrinde gerekse dava dilekçesinde açıkça bono alacağı hususundan söz edildiğini, bu hususta zamanaşımı iddialarını destekler mahiyette olduğunu, davacı vekili dava dilekçesinde bir takım taşınmazların devir-satış işlemlerinden bahsetmiş ise de bu hususlara da gerçeği yansıtmadığını, bu işlemlere ilişkin olarak müvekkiline yapılan herhangi bir ödeme olmadığı gibi dava dosyası içerisinde de bu işlemlere ilişkin ödeme dekontu bulunmadığını, zira müvekkilinin ilgili taşınmazlarda miras hissesi bulunmadığını, bu taşınmazların maliki üzerine kayıtlı olduğunu, taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin geçerlilik şartı noterde yapılmalarına bağlı olduğunu, dava dosyasında noter suretli bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi de bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, icra takibine konu edilen bononun zamanaşımına uğradığı, temel ilişki yönünden zamanaşımına uğramış bono yazılı delil başlangıcı olduğundan, alacak tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceğinden tanık dinlenilmesine karar verildiği , dinlenen tanık beyanları ile keşideci ile lehdar arasındaki temel ilişkinin ispat edilemediği, davacı tarafa yemin delili hatırlatıldığı , davacı vekilinin vekaletnamesinde HMK 74 .maddesi gereğince yemin yetkisi bulunmadığından ,davacı asile tebligat çıkartıldığı, kesin süre içerisinde yemin teklif edilmediğinden ,davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, müvekkili tarafından satış-devir bedelleri ödenmiş fakat davalı tarafça çeşitli bahaneler ileri sürülerek bu taşınmazların müvekkile devri yapılamadığı ve devrinin mümkün olmayacağının anlaşılması üzerine verilen tutara karşılık iş bu senedin verildiği, duruşmada dinlenen tanıkların beyanıyla, bu alışveriş karşılığında müvekkilinin verdiği parayı açıkça ifade ettiklerini ,dosyada mevcut kambiyo senedi vasfını yitirmiş bonoya dayanılarak dava açılmış ve dinlenilen tanıkların taraflar arasındaki alım satım ilişkisini doğruladıkları ,bu durumda yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunan bu senette belirtilen miktar itibarıyla davacının davalıdan alacağı olduğunun kanıtlandığı, davaya konu olan bu taşınmazların resmi olarak devri yapılmamış olsa da zilyetliğinin 2012 yılından bu yana müvekkilinde olduğu, onun tarafından ekilip biçildiği , bu satış-devir ile para alışverişini gösteren bir başka delilin ise davalı tarafça müvekkiline gönderilen Whatsap mesajları olduğu,bu mesajlarda davalının açıkça para aldığını, davanın konusu hususları ikrar ettiği, 14.06.2016 tarihli duruşmada bu mesajı ve içeriğini kendisine ait olduğunu ve kendisinin gönderdiğini ifade ettiğini ,ancak Mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını ve değerlendirilmediğini, yine taraflar arasında geçen telefon görüşmelerindeki kayıtlarda da bu alım satımı doğrulayan ifadeler in bulunduğunu ,ayrıca davalı tarafça senedin ve imzanın sahteliğiyle ilgili yapılan şikayette Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/23771 soruşturma numarasıyla yazıların ve imzaların davalıya ait olduğundan bahisle müvekkilim hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ileri sürmüş,kararın kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava,icra takibine konu bir adet bonodan dolayı ,yapılan ilamsız takipte ,borca itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkemece ,gerek bonodan dolayı ilamsız takip yapılması ve gerekse de cevapta ,bononun zamanaşımına uğradığı savunması sebebiyle, TTK 661, 732. Maddesi uyarınca ,yazılı delil başlangıcı kabulü sonucu, akdi ilişki-temel ilişkinin isbatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İcra takibine konu edilen 03/11/2012 tanzim tarihli, 03/05/2013 vade tarihli 163.000 bedelli belgenin, vade tarihinin üzerinden üç yıl geçmesi nedeni ile kambiyo senedi özelliği taşımadığı anlaşılmaktadır, TTK 661.maddesi uyarınca zamaşımına uğramış bir bonodaki alacak temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2007 gün ve 2007/18-153 E-2007/183 sayılı kararında da benimsendiği gibi “zamaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıç niteliğindedir.” HMK 202 md. (HUMK 292) göre, senetle ispatı gereken bir konuda yazılı delil başlangıcının varlığı halinde tanık dinlenebilir. Mahkemece, zamanaşımına uğrayan bononun yazılı delil başlangıç niteliğinde olduğu gözetilerek, temel borç ilişkisine dayanan alacağını isbatı açısından tanıklar dinlenmiştir.tanıkların beyanlarında ;davacının 2012 yılında tapulu ve tapusuz taşınmazda davacıya hisse sattığı,o tarihten ber davacının bu yerleri kullandığını ,davacının para ödediğine ilişkin beyanları ile harici satış,zilyedlik ve bedel konusunda davacı iddialarını doğruladıkları kanaatine varılmıştır. Davalı tarafça , zamanaşımına uğradığı için bono vasfında olmayan belgedeki imzaya itiraz edilmekte , senetteki alacak miktarının davalı tarafından doldurulmadığı savunulmaktadır. Soruşturma dosyasında ,belgedeki imzanın davalıya ait olduğu tesbit edilmiştir. Diğer yandan ,davalı 14/06/2017 tarihli duruşmada, fotokopisi sunulan ve temel ilişkiye dair beyanlar içeren whatsup mesajlarını kabul etmektedir. Böylece , zamanaşımına uğradığı için bono vasfında olmayan ,ancak yazılı delil başlangıcı sayılan belge , dinlenen tanık beyanları ve diğer belgelerin temel ilişkiyi ispat konusunda yeterli olduğu anlaşılmakla ,bu sebeple davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi usul ve hukuka aykırı görülmekle, davacının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında,aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulü ile istinaf konusu karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak, yeniden esas hakkında; 1-Davanın kabulü ile ,Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı-borçlunun borca itirazının asıl alacak olan 163.000,00 TL yönünden iptaline, takibin devamına, 2- İtirazın iptal edilen kısmı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatı olan 32.600,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 11.134,53 TL nisbi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin alınan 1.707,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.426,73 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacıdan peşin alınan 1.707,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 187,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 19.435,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 73,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/11/2020