Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1998 E. 2021/312 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/1998
KARAR NO: 2021/312
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/02/2018
NUMARASI: 2014/292 E – 2018/149 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/02/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili firma ile davalı … A.Ş. Arasında, …’nın proje sahibi olduğu İstanbul ili … ilçesi … Mah. … Pafta … ada … nolu parselde kain taşınmaz üzerine yapılacak inşaatın … Kat … nolu “…” tipi dairenin satış vaadine ilişkin sözleşme ve ek ödeme planının 10/10/2013 tarihinde imzalandığını, sözleşmeye göre 400.000,00-USD ödeme yapılacağını, toplam 25 taksit için 10.000,00’er USD’den 25 adet bono verileceğini, ödemelerin birbirini takip eden bonolar aracılığı ile bankaya yapıla- cağının hüküm altına alındığını, müvekkilinin ödeme planına uyarak davalıya toplam 250.000,00 USD verdiğini, sözleşmede 10/10/2014 tarihinde inşaatının bitmiş hali ile teslim edileceğinin kararlaş- tırıldığını, teslim tarihine çok az bir süre kalmasına rağmen inşai faaliyette bulunulmadığını, inşaat ruhsatı dahi alınmadığını, müvekkili tarafından 16/07/2014 Ankara … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarname ile inşai faaliyetin yapımı ve teslimi hakkında bilgi ve belge talep ettiğini, davalı tarafından ihtarnameye cevap verilmediğini, yine 24/07/2014 tarihinde Ankara … Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarname ile hukuki duyumlar hakkında bilgi sorulduğunu ve bu ihtarnameye de davalı tarafından cevap verilmediğini, İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/88 değişik iş sayılı dosyası ile sözleşme konusu taşınmazın taahhüt edilen tarihte teslim edilip edilemeyeceği hususunda tespit yapılmasının talep edildiğini, yapılan keşfen inceleme neticesinde sözleşme konusu dairenin teslim tarihine yetişmesi ihtimalinin olmadığının tespit edildiğini, müvekkili tarafından davalıya 10.000,00USD bedelli 25 adet bono teslim edildiğini, … bankası A.Ş.’den müvekkiline gönderilen 16/07/2014 ihbar- namede bonoların bankaya ibraz edildiğinin bildirildiği, Eylül 2014, Ekim 2014 ve Aralık 2014 tarihli bonoların hamilinin davalı … olduğunun, 17/03/2014 tarihli ihbarnamede de Kasım 2014-Kasım 2015 tarihlerine ilişkin 12 adet bononun hamilinin … olduğunun anlaşıldığından bahisle fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalı … A.Ş.’nin … Bankası Etiler Şubesi’ndeki … ve … iban numaralı hesaplarına ihtiyaten haciz uygulanmasına, 250.000,00-USD’nin sebepsiz zengin- leşme hükümleri gereği ödeme tarihlerinden itibaren işletilecek avans faizi ile müvekkiline ödenmesine, davalıya taksit teminatı olarak verilen ve diğer iki davalıya cirolandığı anlaşılan 150.000,00-USD bedelli 15 adet senedin ödenmemesi bakımından ivedilikle ihtiyati tedbir kararı verilmesine, sözleşmeden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin hükümsüzlüğünün tespitine, iptaline ve iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; davacı ile aralarındaki sözleşme gereği taşınmazın teslim tarihinin Nisan 2015 olduğunu, kamu kurumlarıyla yapılan yazışmalarda yaşanan aksaklıklar sebebi ile inşaata başlanmasının zaman aldığını, müvekkilinin elinde olmayan mücbir sebepler nedeni ile yaşanan gecikmelerin teslim tarihine ekleneceğinin sözleşmede kararlaştırıldığını, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirme- diğini, davacının hangi davalıdan ne talep ettiğini açıklaması gerektiğinden bahisle davanın reddine, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde davanın kısmen reddi ile sözleşmedeki %15 cezai şart bedelinin davacıya iade edilecek bedelden düşülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyan- larında özetle; davacının dava değeri üzerinden eksik harç yatırdığını, dava dilekçesinde talep edilen alacakların ve menfi tespit talebinde bulunulan miktarın açıklanması gerektiğini, müvekkilinin … A.Ş. İle aralarındaki ticari ilişkiler kapsamında toplam 4 adet 10.000,00-USD bedelli bonoların ciro yolu ile mü- vekkiline verildiğini, bonoların teminat bonosu olmadığını, matbu olarak basılan bonoların üzerine nama şeklinde yazılmasının bono vasfını etkilemeyeceğini, müvekkilinin iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, davacı ile davalı .. arasındaki hukuki ilişkinin müvekkilini etkilemeyeceğinden bahisle davacının yerinde olmayan ve hukuka aykırı davasının reddine, davacı taraftan %20 kötüniyet tazminatının alınarak müvekkili davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili açısından sadece menfi tespit davası açıldığını ve harcının yatırılmadığını, 10/11/2014 – 10/11/2015 tarihleri arasındaki 12 adet bononun yetkili hamilinin müvekkili olduğunu, müvekkilinin davalılardan … ile ticari ilişki içerisinde olduğunu ve ilgili bonoların aralarındaki bu ticari ilişki çerçevesinde müvekkiline ciro edildiğinden bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. “Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeni ile borçlu olmadığının, verilen senet- lerin hükümsüzlüğünün tespiti ile ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir. Mahkemece gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, ihtarnameler, ödeme belgeleri, sözleş- meye konu taşınmazın tapu kaydı getirtilmiş, incelenmesinde; davaya konu taşınmazın İstanbul ili … İlçesi … Mahallesi … Mevkiinde kain … pafta … ada … parsel noda kayıtlı 152,00m² yüzölçümlü apart otel vasfındaki taşınmazın satış yolu ile 30/07/2012 tarihinde davalı … Ltd. Şti.’ye devir edilerek tescil edildiği, taşınmazın … Ltd. Şti. tarafından 24/12/2014 tarihinde satış yolu ile dava dışı … A.Ş.’ye devir edildiği, taşınmazın 24/12/2014 tarihi itibari ile … A.Ş. adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Delil olarak gösterilen İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/88 değişik iş sayılı dosya- sına ibraz edilen 11/08/2014 tarihli bilirkişi raporunda “hal-i hazırda inşaî faaliyet olmadığı, sözleşme gereği tespit isteyen … Ltd. Şti.’ne teslim edilmesi gereken dairenin 10/10/ 2014 tarihine yetişmesinin mümkün görülmediği değerlendirilmiştir.” şeklinde tespitin yer aldığı görülmüştür. Mahkememizce dosya ve tarafların dava konusu borç-alacak dönemine ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeni ile davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılamamıştır. Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi raporunda “.davacı yanın sözleşme ile belirlenen toplam 400.000.00 USD’nin tamamını ödemiş olduğu müşahede edilmiştir. Toplam 250.000,00Euroluk bonoların a)100.000 Euroluk kısmını oluşturan, 10.11.2013 ile 10.08.2013 vadeli 10 adet bononun, bizzat davalının kendisine ödendiği anlaşılmaktadır. b) 150.000 Euroluk kısmını oluşturan, 10.09.2014 ile 10.11.2015 vadeli 15 adet bononun ise, diğer davalılara ciro edilmiş olduğu ve (raporumuzun mali kısmındaki tespitlere göre) bu bonoların tamamının ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Şöyle ki: 10.09.2014, 10.10.2014 ve 10.12.2014 vadeli bonoların, davalı/…’ye ciro edilmiş ve bu kişiye ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Geriye kalan 10.11.2014 tarihli bono ve 10.01.2015 ile 10.11.2015 vadeli bonoların, davalı/…’ya ciro edilmiş ve bu kişiye ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır…” yazılı olduğu görülmüş olup, bilirkişi raporu denetime elverişli kabul edilmiştir. Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; somut olayda davacı ve davalı … A.Ş. arasında akdedilen gayri menkul satış vadi sözleşmesi noterde resmi şekilde yapılmamış olup adi yazılı sözleşme niteliğindedir. Davacı dava sebebi olarak sözleşmenin noterde resmi şekilde düzenlenmemesi nedeniyle geçersiz olduğunu da öne sürmüştür. Davacı tacirdir ve bu sözleşmenin noterde resmi şekilde yapılması gerektiğini bilmekle yükümlüdür. Davacı sözleşmenin akdedilmesinden sonra da kararlaştırılmış olan bedeli ödemiştir. Somut olayın bu özelliği karşısında TMK 2.md uyarınca sözleşmenin geçersizliğinin savunulamayacağı çok açıktır. Şöyleki; davacının edimlerini yerine getirdiği ancak sözleşmede belirlenen teslim tarihi yaklaşmasına rağmen inşaata başlanmaması karşısında sözleşmenin geçersizliğine dayan- ması ve bundan kendisine yararlar çıkarması çelişkili bir durum olup, objektif iyi niyet kurallarıyla da bağdaşmaz bu nedenle sözleşme geçerliymiş gibi kabul edilmiştir. Sözleşmenin yukarıda yazılı III/1 ve X/2 maddelerine göre taşınmazın teslim edilmesi gereken tarih 10/04/2015’tir. Davalı taşınmazı 11/04/2015 tarihinde teslim etmediği takdirde teslim borcunun ifasında temerrüde düşecektir. Sözleşmenin VIII/3 nolu maddesine göre resmi makamlardan ve belediyeden alınması gereken izinlerin aksaması mücbir sayılacak ve gecikme süreleri teslim süresine eklenecektir. Davalı … A.Ş. resmi makamlardan ve belediyeden alınması gereken izinlerin aksaması nedeniyle teslim süresinin uzadığını savunmuş ise de bu yönde dosyaya delil sunmamıştır. Yukarıda yazılı İstanbul 17. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/88 D.iş sayılı dosyasında 08/08/2014 tarihinde yapılan keşifte inşai faaliyete hiç başlanmadığı tespit edilmiştir. Davacı 03/09/2014 tarihinde mahkememizde iş bu davayı açmış olup dava dilekçesinde sözleşmeden dönme iradesini açıklamış dolayısıyla 03/09/2014 tarihi itibariyle sözleşmeyi feshetmiştir. Davalı … A.Ş. teslim süresinin fesih tarihi itibariyle dolmadığını gerekçe göstererek sözleşmede düzenlenen cezai şartın davacı alacağından mahsubunu talep etmiş ise de talebi haklı görülmemiştir. Çünkü dava tarihinde henüz inşai faaliyete başlanmamış olup, bu durumda teslim tarihi itibariyle inşaatın tamamlanması da mümkün değildir. Sözleşmenin ifa imkanı kalmamıştır. Davacının sözleşmede yazılı süreyi bekleyerek zararının arttırması da beklenemeyeceğinden, bu durumda davacının sözleşmeyi feshederek ödemelerinin tahsili ile bakiye senetlerinin iadesini talep etmekte haklı olduğu kabul edilmiştir. Davacı tarafça davalı … ye 25 taksit için 10.000,00-USD’den 25 adet bono verilmiş olup bonoların üzerinde “nama yazılı” olarak düzenlenmiş oldukları yazılıdır. Senedin borçlusu, senedin ilk hamiline (lehdar) karşı ileri sürebileceği aralarındaki asıl borç ilişkisinden kaynaklanan sübjektif def’ileri, senedin devri halinde diğer hamillere karşıda ileri sürebilir. Zira nama yazılı senetler alacağın devri (temliki) hükmü niteliğindeki yazılı bir devir beyanı ile devredilmekte ve bu devir sonucunda senetten doğan haklar ile birlikte asıl borç ilişkisinden doğan haklarda senedi devralana geçmektedir. Davaya konu Nama yazılı bonoların diğer davalılara ciro edilmesi alacağın temliki hükmündedir. (TTK md 681/2). Bu durumda davacı (keşideci) davalı … Şirketi’ne (lehtara) karşı sahip olduğu bedelsizlik def’ini diğer davalılara (hamillere) karşı da ileri sürme hakkına sahiptir (TBK md 188/1). Davacı dava dilekçesinde ödemiş olduğu bedellerin tahsilini ve henüz vadesi gelmeyen bonolar yönünden borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunmuş dava tarihinden sonra vadesi gelen bono bedellerini ödemiş olup, yargılama aşamasında bu bedeller yönünden harç ikmali yaparak bedellerin istirdadını talep etmiştir. İİK 72 md gereği davanın devamı esnasında borç ödendi ise Menfi Tespit yerine İstirdat (tahsil) hükmü kurulmalıdır. ” denilerek , davalı … ve davalı …’ye, davalı …ye dava tarihinden sonra ödenen bono bedellerinin istirdadı talebinin kabulüne, ve davalı …ye yapılan tüm ödemenin tahsili talebinin kabulüne karar verilmiştir. Karar davalılar … Ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalılar vekili Av. … istinaf dilekçesinde; Davacı vekilinin aslen 250.000 USD. Iık değil, 400.000.USD lık menfi tespit davası açtığını, eksik harcın tamamlanmadığını, davanın sebepsiz zenginleşme sebebi ile açıldığını, dosya içeriğinden belli olduğu gibi davacı, diğer davalı … A Ş.’ne keşide ettiği 16/7/2017 ve 24/7/2017 tarihli ihtarnamelerde sözleşmeyi feshetme iradesinde bulunmadığını, ancak İstanbul 17.Sulh Hukuk Mah.nin 2014/88 D.lş dosyasından aldığı 11/8/2014 tarihli rapor üzerine, yani büyük bir kısmını ödediği gayrimenkulun inşatına … A.Ş. tarafından hiç başlanmadığının mahkemece tespitinden sonra 03/9/2014 tarihinde işbu davayı açarak mahkeme kararında belirtildiği gibi sözleşmeyi feshettiğini, davacının sözleşmeyi feshettikten sonra borçlu olmadığı bir parayı icra tehditi olmadığı halde ihtirazi kayıtta da bulunmadan günü gününe müvekkillere ödemeye devam ettiğini, tacir olan davacının basiretli davranmadığını, ödeme tarihlerinden çok önce bu senetlerin müvekkillerde olduğu davacıya banka yoluyla Mart ve Temmuz 2014 tarihlennde ihbar edilmiş olmasına karşın davacının bu bonolara yönelik ödemezlik definde bulunmadığını, banka ihbarnameleri kendisine tebliğ edildiğinde; “senetler nama yazılı olduğu için ben borcumu size değil, aramızda sözleşme ilişkisi olan lehtar …’ya ödeyerek borcumdan kurtulurum” şeklinde beyanda bulunduğunu, davalının yanılmadan, hataya düşmeden 150.000 USD. Ödediğini, dava dilekçesinde ve sonraki tüm beyanlarında müvekkillerden senet bedelleri toplamı olan 30.000USD. talep eden davacının, yargılamanın 3. senesinde 05/10/2017 tarihli dilekçesi ile bu talebini genişleterek daha öncesinde diğer davalı …ne ödediğini beyan ettiği 90.000 USD ekleyerek 110.000.-USD’ye çıkardığını, İddianın genişletilmesi kapsamında olan bu beyana muvafakat edilmediğini, davacının davasını geniş- letirken ıslah dilekçesi sunmadığını ve ISLAH harcını yatırmadığını, borcun muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başladığından davacının 90000 USD TL’lik talebinin zamanaşımına uğradığını beyanla kararın ortadan kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili Av. … istinaf dilekçesinde, Müvekkiline yöneltilen dava ve taleplere ilişkin harç yatırılmadığını, davacının toplamda 400.000 USD’lik talebi olmasına karşın harca esas değer olarak 250.000 USD üzerinden harca esas değer gösterdiğini ve bu bedelin harcını yatırdığını, müvekkiline yöneltilen dava konusu taleplerin zamanaşmı ve hak düşürücü sürelerinin de harcın yatırıldığı 03.11.2016 tarihi itibariyle dikkate alınması gerektiğini, dava konusu 12 adet senedin her hangi bir icra baskısı olmaksızın vadesinde davacı tarafından ödendiğini, davacı yanın usulüne uygun açılmış menfi tespit davası olmadığından dava istirdat davasına da dönüşemeyeceğini, mahkeme talebin istirdat davası yönünden inceleneceği kanaatinde ise; borcun cebri icra tehdidi altında ödenmediğini, istirdat davası için yasada öngörülen süre 1 yıllık hak düşürücü sürenin harç tarihi itibariyle geçirildiğini, gerekçeli kararın bir çok yerinde ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda Euro ifadesi geçtiğini, gerekçeli kararda birden çok döviz türü yer aldığını, yerel mahkemenin, vekil edenin alacağına mahsu- ben …’dan ciro yoluyla aldığı senetlerin nama yazılı senetler olduğu yönünde hüküm kurarak, alacağın temliki hükümlerince müvekkilden istirdatına karar verdiğini, ancak davacı tarafın dava dilek- çesi ile birlikte sunduğu bu bono suretleri incelendiğinde bonoların kırtasiyelerden temin edilen matbu hazırlanmış bonolar olduğunu, çoğunlukla matbu olarak baskı halinde bulunan emre yazılı yerleri silindiğini ve yanına nama yazıldığını, bazılarında ise emre yazılı yerin silinmediğini, silinen matbu “emre yazılı” yerleri paraf veya imza bulunmadığını, sadece üstü çizilmiş ve yanına nama yazıldığını, bonolarda silinti sonucu onaylama yapılmadığını, sadece “emre yazılı” ibaresinin üstünün çizilmesi ve yanına nama yazılması ile bonoların nama yazılı senede dönüştüğü kabul edilemeyeceğini beyanla hükmün kaldırılmasını istemiştir. … vekili Av. … istinaf dilekçesinde: kabul kararı verilmeyen 2014 yılı Ekim ayına ilişkin senet hakkında kısmen red kararı verilmesi gerektiğini, talep edilmeyen kısım hakkında de hüküm kurularak taleple bağlılık ilkesinin aşıldığını, bu yönde her hangi bir hüküm kurulmadığını, müvekkiline yöneltilen talepler yönünden harç yatırılmadığını, senetlerin nama yazılı senet olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu vs beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi gereğince senede bağlı olarak ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesi talebine ilişkindir. Tapuya kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı takdirde TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunun 26. ve Noterlik Kanunun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olup geçerli bir sözleşme bulunmadığından tarafların sözleşmeye dayalı hak ve borçları da söz konusu olmayacaktır. Ancak bu durumda taraflar, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak karşı tarafa ödedikleri bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir. Somut olayda; davacı şirket ile davalı … arasında düzenlenen 07/10/2/13 tarihli sözleşme resmi şekilde düzenlenmiş olmadığından, şekil şartına aykırılık dolayısıyla geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye istinaden, taraflar aldıklarını sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade ile mükelleftirler. Mahkemece yapılan delil tespiti dosyasına sunulan 11/08/2014 tarihli bilirkişi raporunda : dava konusu taşınmazda, sadece binanın bodrum katına kadar yıkıldığı, temel hafriyatına ve dolayısıyle inşaata başlanmadığı, hali hazırda bir faaliyet olmadığı, sözleşme gereği 10/10/2014 tarihinde teslimi gereken dairenin yapımının bu tarihe yetişmesinin mümkün olmadığı tespit edilmiştir. Davacı ikame ettiği iş bu dava ile , taraflar arasındaki sözleşmenin feshini , bedelsizlik nedeniyle satış bedeli karşılığında verilen senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Dosyaya ibraz edilen senetlerin tetkikinde, emre yazılı olarak basılan senet metinlerinin “nama” ibaresi yazılıp paraflanarak düzeltildiği, dolayısıyla senetlerin “nama yazılı senet” olarak kabulünün gerekeceği , nama yazılı senetlerin devrinin alacağın temliki hükmünde olduğu, dolayısıyla davacının söz konusu senetten doğan defi ve itirazlarını senedi temlik alan durumundaki diğer davalılara karşı ileri sürebileceği tartışmasızdır.Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesine göre; toplam 400.000 USD’lik sözleşme bedelinin 150.000 USD’lik kısmını banka havalesi yoluyla bizzat davalıya ödediği, 250.000 USD’lik kısmı için her biri 10.000 USD’lik 25 adet bono düzenlendiği, söz konusu bonoların taksitler halinde 100.000 USD’lik kısmını oluşturan 10/11/2013-10/08/2014 vadeli 10 adedinin bizzat davalının kendisine ödendiği, 150.000 USD’lik kısmını oluşturan 10/09/2014-10/11/2015 vadeli 15 adet bononun da tama- men ödendiği, 10/09/2014, 10/10/2014 ve 10/12/2014 vadeli bonoların …’ye ciro edildiği ve bu kişiye ödendiği, geriye kalan 10/11/2014 , 10/01/2015, 10/11/2015 vadeli bonoların davalı …’ya ciro edilip bu kişiye ödendiği tespit edilmekle temlik edilen senetler yönünden ilgili davalıların hukuki sorumluluğunun doğduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili ek rapora ve davaya ilişkin beyan dilekçesinde, 15 senedin ödenmesi nede- niyle istirdata dönüşen davada, davalı … A.Ş.’nin alacağın tamamından, …’nün 30.000 USD’lik kısmından, …’nın 120.000 USD’lik kısmından müteselsil ve müşterek sorumlu- luklarının tespiti ile istirdat talebinde bulunmuş, 02/11/2016 tarihli makbuz ile tamamlama harcını yatırmıştır. TBK Md.82 gereğince sebepsiz zenginleşmeden doğan talep hakkının, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığı, BK 154 md gereğince alacaklının dava yoluyla mahkemeye başvurması ile zamanaşımı süresinin kesildiği, ortada usulünce açılmış bir menfi tespit davası ve süresi içinde ileri sürülmüş bir istirdat talebinin bulunduğu gözetildiğinde, talep gereğince istirdat hükmü kurulmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Dava konusu paranın USD cinsinden olmasına rağmen gerekçeli kararda EURO yazılması suretiyle çelişki yaratıldığı hususundaki iddiaya gelince, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu bonoların bedelinin maddi hata nedeniyle zaman zaman USD, zaman zaman EURO cinsinden yazıldığı, gerekçeli kararın bilirkişi raporu ile ilgili aktarım kısmında rapordaki aynı ifadelere yer verildiği, hüküm kısmında ise dava konusu edildiği şekliyle USD cinsinin yazıldığı tespit edilmiş olmakla esasen mahkeme kararında bir çelişkinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak, esasen dosya içeriği ile 10/10/2014 tarihli bononun adı geçen davalıya ödendiği, davanın … yönünden de tam kabul ile sonuçlandığı halde 10/10/2014 bono ile ilgili bilgilerin hükmün 1-b bendinde yer almadığı tespit edilmiş ise de istinaf edenin sıfatına göre bu husus değerlendirmeye alınmamıştır. Buna göre davalı … ve …’nün istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davalılardan …’den alınması gereken 11.486,03 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.871,50. TL harcın mahsubu ile bakiye 8.614,53TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalılardan …’dan alınması gereken 12.530,22 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.132,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.397,67 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/02/2021