Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/198 E. 2019/918 K. 28.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/198
KARAR NO : 2019/918
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2017
NUMARASI : 2016/394 E – 2017/806 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/05/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 5.000,00 TL davalı BEDAŞ’tan, 5.000,00 TL davalı …’tan olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, “davanın HMK 150/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde özetle; dosyanın 21.06.2017 tarihli duruşmasına, Anayasaya aykırılık iddiasıyla, Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru sonuçlarının bekletici mesele yapılmasını talep ettikleri halde mahkemenin takip edilmediğinden bahisle davayı reddettiğini, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu, dava açmakta haklı olduklarını, bu nedenle aleyhine hükmolunan vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağını beyanla, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.Uyuşmazlık, davacı tarafça Anayasa Mahkemesindeki dosyaların bekletici mesele yapılması talebi ve mazeret beyanlarını içerir dilekçeye rağmen dosyanın işlemden kaldırılması ve süresinde yenilenmemesi nedeniyle açılmamış sayılma kararı verilip verilemeyeceğine ilişkindir.Dosya kapsamından, ilk derece mahkemesince ön inceleme duruşması için 15.02.2017 tarihi belirlenerek taraflara bildirildiği, belirlenen gün ve saatte taraf vekillerinin mazeret bildirmeleri üzerine ön inceleme duruşmasının 21.06.2017 tarihine ertelendiği, davacı vekilinin bu kez duruşmadan bir gün önce, 19.06.2017 havale tarihli dilekçesiyle Anayasa mahkemesine yapılan başvuru sonuçlarının bekletici mesele yapılmasını talep ettiği, aynı dilekçeyle mesleki faaliyetleri sebebiyle duruşmada bulunamayacağını beyan ederek, mazeretin kabulüne karar verilmesini istediği, davalı … vekilinin de mesleki mazeret bildirmiş olduğu görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkânı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. O hâlde duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir. Anılan hususların uygulanabilmesi için, her şeyden önce tarafların usulüne uygun davet edilmiş olmaları gerekmektedir. ”Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması” ile ilgili 6100 sayılı HMK’nın 150.maddesinde; “(1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.(2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.(3) Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.(4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.(5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. (6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır. (7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır” şeklinde düzenlenme yer almaktadır.Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında, davacılar vekilinin mazeret bildirdiği ve mahkemece tarafların hiç birinin gelmediği celsede mazeret talebinin reddne karar verilerek dosyanın işlemden kaldırıldığı ve davacı tarafça yasada belirlenen sürede dosyanın yenilenmediği görülmüştür.Buna göre; duruşmaya gelmeyen tarafın bildirdiği mazeret kabul edilmezse gelen tarafın talebiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Bir tarafın duruşmaya gelmemesi halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin açıklamalar davasını vekil aracılığıyla takip eden tarafın vekilinin duruşmaya gelmemesi hali için de geçerlidir. İki taraf da ön inceleme duruşmasına gelmezse dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir (Baki Kuru Medeni Usul Hukuku Syf.286).Davacının, mazereti ve karar şekline ilişkin istinafı dışındaki diğer istinaf sebepleri, usule ilişkin açılmamış sayılma (HMK 150. maddesine göre) kararı ile sonuçlanmayan dava konusu kararlara ilişkin olduğundan, somut davadaki karar şekli uyarınca, bu sebeplerin kabulü mümkün görülmemiştir.Somut olayda, ön inceleme duruşmasına mazeret bildiren davacı nedeniyle bu duruşma yapılmamış ve ikinci kez ön inceleme duruşma günü verilmiş ancak, davacı ona da mesleki mazeret bildirmiştir. Avukatların mesleki faaliyetleri, işlerinin doğası gereğidir. Ancak, bu faaliyetler, duruşmaların devamını engelleyecek boyuta gelirse, yargılamanın devamı ve hukuki güvenlik ilkesi gereği, mazeret mesleki de olsa, hakimin mazereti kabul etmeme hak ve yetkisi vardır. Somut olayda da her bir talik süresi dikkate alınırsa, ikinci kez ön inceleme duruşması aşamasında ve üst üste verilen mazeretin reddinde usule ve yasaya aykırılık görülmemiştir.O halde, usule ilişkin bir kararla davanın sonlandırılması, buna göre, AAÜT ve HMK hükümleri gereğince davalı lehine maktu vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirinde de aykırılık görülmemiş, davanın konusuna ilişkin, Anayasa Mahkemesine, kanun iptali için yapılan başvuru sonrasında, yüksek mahkemenin 5 aylık süre geçtiği halde celse tarihinde henüz bir karar vermediği de dikkate alındığında, bekletici mesele yapma zorunluluğu da yasal olarak bulunmadığından, sonuç olarak dosyanın işlemden kaldırılması ve yenilenmediği için açılmamış sayılma kararı verilmesi ile bu hükme uygun vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirinde hukuka aykırılık olmadığından, davanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL’nin alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/05/2019