Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1917 E. 2020/1516 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1917
KARAR NO : 2020/1516
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2018
NUMARASI : 2016/624 E – 2018/417 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde ; müvekkili şirketin İstanbul sınırları içerisinde davalı şirketlerle … ve … numaralı abonelikleri olduğunu, … nolu abonelik için Temmuz 2012 ile Haziran 2015 arası, … numaralı abonelik için Ocak-2013 ile Haziran 2015 arası elektrik enerjisi aldığını, tahakkuk ettirilen faturalarda kayıp kaçak dağıtım, iletim, PSH, Sayaç okuma bedellerinin haksız olarak tahsil edildiğini belirterek davanın kabulüne, kayıp kaçak dağıtım, iletim, PSH, Sayaç okuma bedelleri için şimdilik 946.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili şirketin dağıtım şirketi olmadığını, dava konusu bedellerin EPDK mevzuatı doğrultusunda tahakkuk ettirildiğini, fatura içeriklerine süresinde itiraz edilmediğini, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, yargı yolunun caiz olmadığını, davaya konu bedellerin dayanağı olan kararın idari yargıda iptali söz konusu olmadan adli yargı nezdinde söz konusu bedellerin dava konusu edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusuna ilişkin olarak 17/06/2016 tarihi resmi gazetede 6719 sayılı kanunun yayınlandığını, belirtilen kanun uyarınca söz konusu bedellerin mümkün olmadığını, dava konusu edilen bedellerin ilgili kanun, yönetmelikler ve EPDK kurul kararlarına dayandığını, bu mevzuatların yürürlükte olduğu sürece söz konusu bedellerin tahsilinin yasal olduğunu, EPDK nın hazırladığı tarifelerin uygulanmasının lisans sahibi şirketler bakımından kanuni bir zorunluluk olduğunu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceğini, tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceğini belirterek davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından; 6719 sayılı kanunla değiştirilen 6446 sayılı EPK’nin 17. maddesinde; “PSH, Dağıtım, İletim, Sayaç Okuma ve Kayıp/Kaçak (Kurulca belirlenen Hedef oranlarını geçmemek şartıyla) bedellerinin tarifelerde yer alarak tüketicilere yansıtılacağı” ve Geçici 20. Maddesinde; “PSH, Dağıtım, İletim, Sayaç Okuma ve Kayıp/Kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan davalar hakkında 17.madde hükümleri uygulanacağı” yani kanunda yapılan değişikliklerin geriye doğru da uygulanacağı yer aldığından, gerçekleşen Kayıp/Kaçak oranları, EPDK tarafından belirlenen hedef Kayıp/Kaçak oranlarının üzerinde olduğundan, davalı … AŞ nin KDV dahil davanın kısmen kabulü ile 619.943,67 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ;haklı davanın tümden kabulü yerine kısmı kabulünün doğru olmadığı,kısmı kabul sonucu yargılama gideri ve vekalet ücretinin buna göre hesaplanmasının doğru olmadığı,kalan miktar yönünden davalı lehine vekalet ücretinin hesaplandığını,geri kalan miktar yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığı kararı verilerek davalı vekili lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden mahkeme kararı istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından tüm mevzuata yok sayılarak ,bilimsellikten uzak,hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiği,EPDK tarafından hazırlanan tarife uyarınca ‘hedeflenen kayıp kaçak oranının ‘ortalamasının alındığını,bir dağıtım bölgesinin hedeflenen-gerçekleşen karşılaştırma yapılarak sonuca gitmenin hatalı olduğu, hedeflenen ile gerçekleşen ardaki fark hesaplanarak mahsup edilmediğini,bilirkişi tarafından kullanılan hedef kayıp kaçak oranlarının hatalı olduğunu belirterek Mahkeme kararı istinaf edilmiştir.HMK 355. madde uyarınca ileri sürülen istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan istinaf incelemesi sonucu;Dava, taraflar arasında ki abonelik sözleşmesi nedeniyle davalı şirket tarafından alındığı iddia edilen iki abonelik için temmuz 2012 yılından Haziran 2015 yılları arasında ki dağıtım bedeli,iletim bedeli,perakende satış hizmet bedeli,sayaç okuma bedelinin kayıp-kayaç bedeli altında tahsil edildiği gerekçesi ile ödenen bedellerin iadesi talebidir. Mahkeme tarafından alınan teknik rapor uyarınca Davanın kısmen kabulü ile 619.943,67 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür., Kaldı ki ;28/12/2017 de Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiş olup, Anayasa Mahkemesince anılan yasanın eldeki davalara da uygulanacağına ilişkin hükmü iptal edilmediğinden, davalı tarafın bu bedelleri maliyet unsuru olarak talep edebileceği hususu kesinleşmekle, yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişiklikleri ile, dava konusu hakkın özü ortadan kalktığı için dava konusuz kaldığı ve buna uygun karar verildiğinden, davacının buna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı, hedef oranların üzerinde tahsilat yapıldığı belirlenmişken, özenli inceleme yapılmadan bu kararın verilmesinin hukuka aykırı olduğunu istinafında ileri sürmüş ise de, talep, dava konusu bedellerin hiç alınamayacağına ilişkin olduğundan taleple bağlılık kuralı gereği, talebin aşılamayacağı da dikkate alınarak, bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 Esas – 2019/115 Karar sayılı ilamı da gözetilerek, bu istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Ayrıca Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 Esas – 2017/16544 Karar sayılı ve 2017/13142 Esas – 2017/16545 Karar sayılı kararlarındaki gibi davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı ve davalının istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 16.155,32 TL, mahsubu ile fazla alınan 16.100,92 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacının yapmış olduğu 755,00 TL yargılama giderinin ve 54,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davacı lehine AAÜT uyarınca 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacıdan ve davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden taraflara isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 56,35 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/11/2020