Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1899 E. 2018/1443 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1899
KARAR NO : 2018/1443
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2017
NUMARASI : 2016/508 E – 2017/1367 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/10/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalıya ait Kadıköy’de bulunan dükkanı 22.000,00 TL bedelle 12.03.2008’de satın aldığını, davalı şirketin hissedarları tarafından açılan dava sonucunda İstanbul Anadolu 8. Ticaret Mahkemesi’nin 2013/303 E., 2014/97 K. sayılı kararıyla satışın iptaline ve söz konusu gayrimenkulün tasfiye halindeki davalı şirket adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay’ca düzeltilerek onandığını ve ödenen bedelin ayrı bir dava konusu yapılması gerektiğinin belirtildiğini, bu yönden icra takibi başlatıldığını ancak davalı şirket tasfiye memuru …’ın takibe itirazda bulunduğunu, oysa dükkan bedelinin ödendiğinin şirket kayıtlarından da belli olduğunu iddia ederek, itirazın iptalini, %20 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Dava dilekçesinin şirket tasfiye memuru …’a tebliğine rağmen, davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme yapılan yargılama sonunda, satış iptal olduğuna göre ödenen bedelin iadesi gerektiği, ancak her ne kadar takiple faiz istenmiş ise de, davadan önce davalının temerrüde düşünülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 22.000,00 TL asıl alacak, 12.270,57 TL işlemiş faiz yönünden itirazın iptaline, faize ilişkin bakiye talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar vermiştir.
Söz konusu kararı, tasfiye halindeki davalı şirket tasfiye memuru istinaf etmiş olup, İstanbul 8.Ticaret Mahkemesi’nin dosya ekinde bulunan 2013/303 E.sayılı dosyasında tasfiye memurluğu sıfatının sona erdiğinin yazılı olduğunu, ancak bu kararda mahkemece atanan tasfiye memurunun mu yoksa şirket ortaklarının belirlediği tasfiye memurunun mu görevinin sona erdiğinin belli olmadığını, mahkemenin bu davada karar vermeden önce ya kendisini yeniden tasfiye memuru olarak geçmesi gerektiğini ya da yeni bir tasfiye memuru atanması için açılacak dava sonucuna dek, bu davayı bekletmesi gerektiğini, usuli eksiklik bulunduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesine verdiği cevapta, tasfiye memurları mahkemece atandıktan sonra görevden alınmalarının ancak oybirliğiyle verilecek bir kararla mümkün olduğunu, TTK 276 ve 277. maddeleri gereği oybirliği sağlanmadığı takdirde ortaklardan birinin haklı sebeple mahkemeye başvurarak tasfiye memurunun görevinin sonlandırılmasını isteyebileceğini, dolayısıyla tasfiye memurunun görevinin sona erdiğini, tasfiye sürecinin ise devam ettiğini, kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını beyanla istinaf isteminin reddini istemiştir.
İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dava, satış sözleşmesinin ve tapunun iptali nedeniyle, ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul 8. Ticaret Mahkemesi’nin dosya ekinde bulunan 2013/303 E.sayılı dosyasında, davalılardan ….nın tasfiye memurluğundan azledilmesi talep edilmiş ise de, yargılama sırasında tasfiye memuru olan bu kişinin kendiliğinden tasfiye memurluğu görevinden istifa etmesi sebebiyle, bu yöndeki istemin konusuz kaldığı gerekçesi ile bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Bu davanın yargılaması sırasında, tarafların tasfiye memurunun istifası sebebiyle şirkete yeni bir tasfiye memuru atanması talepleri üzerine, mahkemece 22/05/2012 tarihli ara karar ile…’ın tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir.
Böylece, istinaf eden tasfiye memurunun ileri sürdüğü şekilde usuli bir hata bulunmadığı, tasfiye memurluğu görevinin devam ettiği, kararda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, tasfiye memurunun istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.502,82 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 375,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 751,42 TL’nin istinaf edenden alınarak Hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/10/2018