Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1753 E. 2019/2027 K. 20.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/1753
KARAR NO: 2019/2027
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2017
NUMARASI: 2014/1092 E – 2017/1201 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 20/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, haksız olarak 31/01/2011 tarihinden 31/07/2014 tarihine kadar müvekkili şirketten kayıp kaçak bedeli olarak tahsil ettiği toplam tutarın 49.437,05 TL ,bu tutarın faizinin de 8.268,00 TL olduğunu beyanla, 49.437,05 TL’nin dava tarihi itibariyle, 8.268 TL faizi ve dava tarihinden itibaren de her bir ödemeye işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davalı vekili istinaf etmiş olup, mahkeme tarafından tesis edilen gerekçeli kararda 6719 sayılı yasa kapsamında davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğunu,bu nedenle kararın bu kısmı yönünden herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, ancak gerekçeli kararda davacı lehine 5.788,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının, bu hususta davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmederken avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak 49.437,05 TL ile orantılı bir hesaplama yapılmasının hatalı bulunduğunu, zira davanın reddedilmesinin gerekçesinin yasa değişikliği sonrasında davanın konusuz kalması olduğunu, müvekkili şirketin hem yasa değişikliği öncesinde hem de sonrasında mevzuatın kendisine yüklediği yükümlülüklere uygun davrandığını, davanın açılmasına sebebiyet verenin müvekkili şirket olmadığını, bu nedenle esasında davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, diğer taraftan bu yönde aksi kanaat oluşması halinde ise hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin nispi değil dava konusuz kaldığı için maktu olması gerektiğini ileri sürerek, kararın davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını veya düzeltilmesini istemiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. 28/12/2017’de Anayasa Mahkemesi bu yasanın bazı maddelerinin Anayasa’ya aykırılığı iddiası ile yapılan muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiş olup, Anayasa Mahkemesince anılan yasanın eldeki davalara da uygulanacağına ilişkin hükmü iptal edilmediğinden, davalı tarafın bu bedelleri maliyet unsuru olarak talep edebileceği hususu kesinleşmiştir. Davalının istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Ancak, kararı davacı istinaf etmemiştir. İstinafa getiren davalıdır. Her ne kadar, dava devamında yürürlüğe giren yasa nedeniyle verilecek karar, red kararı olmayıp,”konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı” kararı olması gerekir ise de; açıklandığı üzere, kararı davacı istinaf etmediğinden, bu hususta eleştiri ile yetinilmiştir. O halde; mahkemece HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine ve bu kapsamda vekalet ücretine mahkum edilmesi gerekir.Somut olayda ,davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu sebeple davacı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte ise de, uyuşmazlığın niteliği gözetildiğinde, mahkemece verilen karar, esasında dava konusu bedellerin davalı tarafça alınıp alınamayacağına dair mahkemece yapılan belirlemeye ilişkin bir tesbit hükmü olduğundan, bu durumda parasal bir talebe ilişkin olsa da, davada gerek bu konudaki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin muhtelif emsal kararları gerekse açıklanan gerekçe uyarınca Avukatlık Asgari Ücret Tarife’sinin nisbi vekalet ücreti hükümlerinin uygulanması sözkonusu olamayacağından, mahkemece davacı lehine nisbi vekalet ücreti takdirinde usul ve yasaya aykırılık bulunduğundan, davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile, karar istinaf edenin sıfatı ve istinaf sebebiyle sınırlı inceleme sonucunda vekalet ücreti yönünden düzeltilerek, HMK nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile , HMK 353/ 1-b-2 maddesi uyarcınca, ilk derece mahkeme kararının düzeltilmesi ile yeniden esas hakkında; 1-Davanın reddine , 2-Karar ve ilam harcı olan 31,40 TL’nin peşin yatırılan 985,40 TL harçtan mahsubu ile, fazla yatırılan 954,00 TL’nin hüküm kesinleştikten sonra talebi halinde davacıya iadesine, 3-Davacıdan alınan 31,40 TL karar ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan toplam 1.931,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 43,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/12/2019