Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1720 E. 2019/2078 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/1720
KARAR NO: 2019/2078
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2017
NUMARASI: 2015/967 E – 2017/1151 K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının araç alım-satım, tamir, bakım, onarım işleriyle uğraştığını ve müvekkilinin, davalı şirket ile anlaşması gereği birden fazla aracın bakım ve onarımını gerçekleştirdiğini, yapılan işlerin karşılığında toplamda 15.927,04 bedelli faturaları tanzim ettiğini, davalı şirketin söz konusu faturalara yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, borcun 5.713,94 TL.’ lik kısmının davalının sigorta şirketi tarafından ödendiğini beyanla, ödenmeyen 10.213,10 TL alacağın , dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava konusu edilen ve dosyaya ibraz edilen faturaların davalı şirketle ilgisinin bulunmadığını, kayıtlarında yer almadığı gibi faturada bahsi geçen iş ve işlemlerin de davacı taraftan temin edilmediğini, fatura muhteviyatı mal veya hizmetin verildiğinin başka belgelerle desteklenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davacı tarafla hiçbir hukuki ve fiili bağlantısının bulunmadığını, davalı şirketin sigorta şirketinden 5.713,94 TL. tahsil edilmesinin de mümkün olmadığını,zira aralarında harhangi bir bağ bulunmadığından davacı şirkete bu hususta vekalet verilmesinin söz konusu olamayacağını,diğer yandan tebliğ edilmeyen fatura için faiz de istenemeyeceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında alınan ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı tarafından dava konusu faturaya dayalı alacak taleplerinden kaynaklı davada ispat yükünün davacıda olduğu, davacının fatura irsaliye ve defterlere dayandığı, ancak mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda, dava konusu hizmetin davalıya verildiğine dair davalı tarafça düzenlenen irsaliye bulunmadığı ,ayrıca usulüne uygun tutulmuş defter kayıtlarında davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair kayıt bulunmadığı, davacı tarafça yemin delilini kullanmayacaklarının da 18.07.2017 tarihli celsede bildirildiği, böylece davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davacı vekili istinaf etmiş olup, mahkemece tarafların ticari defterleri incelenmek üzere görevlendirilen mali müşavir bilirkişinin görev sınırlarını da aşarak, uzmanlığı olmadığı halde hukuki değerlendirmelerde bulunduğunu, mahkemece itirazlarına rağmen bu raporun hükme esas alındığını, tayin edilen inceleme gününde müvekkili şirkete ait tüm defterlerin ibraz edilmesine reğmen, bilirkişi tarafından raporda kebir defterinin ibraz edilmediğinin belirtildiğini, bilirkişiye mahkemece verilen görevin ticari defterler üzerinde inceleme yapılması olmasına rağmen bilirkişinin faturaların davalı tarafça tebellüğ edilip edilmediği hususunu araştırması ve raporunda yorum yapmasının görevini aştığının göstergesi olduğunu, mahkemenin yeterli incelemeyi yapmaksızın salt bilirkişi raporunu hükme esas aldığını , bu hususların açıkça usul ve yasa ile bağdaşmadığını ileri sürmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava,araç tamiri sebebiyle ödenmediği iddia edilen fatura bedellerinin davalıdan tahsili talebine ilişkindir. Dava konusu olayda, davacı oto tamir ve bakım işi yaptığını ,ancak davalı tarafın fatura bedelini ödemediğini ileri sürerek , dava dışı sigorta şirketi tarafından ödenen bedeller mahsup edilerek, alacağın tahsilini talep etmekte , davalı taraf ise davacı ile hiç bir hukuki ilişkisinin bulunmadığını ileri sürmektedir. Mahkemece, tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle, dosya üzerinde mali müşavir bilirkişiden alınan raporda, davacı tarafa ait 2012 yılı ticari defterlerinden ibraz edilen davacı taraf Muavin Defter kayıtlarına göre hesap bakiyesi alacak tutarının 8.461,78 TL ,dosyaya ibraz edilen fatura toplamının 15.927,04 TL olduğu, davalı şirket kayıtlarına göre ise , davacı taraf ile olan ticari ilişki nedeniyle 30.11.2012 tarihi itibariyle borç ya da alacak bakiyesi bulunmadığı tespitleri bildirilmiştir. Davacı , tamir işlerinin yapıldığını isbat yönünden ,araç tamir fotoğrafları ve irsaliyeli faturalar ibraz etmiştir. Davalı tarafça ,eser sözleşmesi inkar edilmiştir.Olayda tatbiki gereken hükümler Türk Borçlar Kanunu’nun eser sözleşmesine ilişkin hükümleri ile HMK’nun isbata yönelik hükümleridir. TBK m.470. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise iş sahibine düşer. (emsal nitelikte ,Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2015/2015 E.- 2016/937 K. Sayılı kararı ) Dosyadaki bilgi ve belgelere ,alınan bilirkişi raporuna göre ;davacının ticari defterlerinde, davalıdan toplam 15.927,04 TL alacağının göründüğü tesbit edilmiştir.Davacı ,bu miktarın 5.713,90 TL’lik kısmını (cari hesapta) sigorta şirketinden tahsil ettiği gerekçesiyle ,talep ettiği bedel olarak 10.213,10 TL’yi göstermiştir.Ancak ,defterlerde kayıtlı faturalar toplamı 8.461,44 TL olmakla beraber, bu faturaların içerisinde 976142, 976143, 976144 no.lu olanlar davalı defterlerinde kayıtlı olmakla ,davalı tarafça bu fatura bedellerinin ödenmesine rağmen, davacı tarafça davalının cari hesabından bunların düşülmediği tesbit edilmiştir. Kalan alacağın dayanağı faturaların ise davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, hizmetin verildiğine ilişkin iddianın yukarıda açıklanan yasa hükümleri ve emsal Yargıtay kararında da açıklandığı şekilde usulünce ispatlanmadığı , davacı tarafın yemin deliline de dayanmadığı , bu durumda ,yalnızca malik olma sıfatının, illiyet bağı kurulmayan tamir işi ile ilgili olarak ,davalıya sorumluluk yüklenmesi sonucunu doğurmayacağı anlaşılmakla ,davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/12/2019