Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1702 E. 2018/988 K. 13.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1702
KARAR NO : 2018/988
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2018
NUMARASI : 2015/150 E- 2018/219K
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ :13/07/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, kayıp kaçak bedeli, dağıtım iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli adı altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edilen bedellerden, şimdilik 1.000,- TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı tarafça , yargılama sırasında talep ıslah yolu ile 13.119.08 TL ye yükseltilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin 6719 sayılı yasa ile maliyet unsuru olarak düzenlendiğini beyanla, davanın reddi talep edilmiştir.
Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Söz konusu kararı taraflar istinaf etmiştir.Davacı tarafça istinaf sebepleri olarak, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğu,hak arama özgürlüğünü engellediği,önceki düzenlemeye göre davacı tarafın alacaklı bulunduğu , mahkemece davacı lehine karar tarihindeki AAÜT’ne göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 1.000,-TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu ileri sürülerek,kararın kaldırılması istenmiştir.
Davalı vekili ise, davanın reddine karar verilmesi gerektiği ,davalı lehine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ,kararın bu yönlerden hatalı olduğu istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüştür.
Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.
HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurularının bekletici mesele yapılmamasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde , dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı, bazı mahkemelerinin başvurularının da usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar( Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir . Dolayasıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152,III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır.Davacı tarafın lehine 1.000,-TL yerine ,karar tarihindeki AAÜT gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerektiğini ve davalıların da lehlerine yargılama giderleri takdir edilmemesine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesyle ; davacı mevzuat değişikliği sonrası haksız çıkmış olsa da, dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece, yasa değişikliği nedeniyle,konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve bu kapsamda HMK nun 331/1 maddesi uyarınca davacı lehine yargılama giderleri ve vekalet ücreti takdirinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır .Zira, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Bu itibarla , davalı taraf lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalı tarafın istinaf talebinin yerinde olmadığından, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacının istinaf talebinin incelenmesiyle , yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece , dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi , bu sebeple HMK nun 331/1 maddesi uyarınca ıslah durumu dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan 2018 yılına ait AAÜT uyarınca 2.180,-TL maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken ,mahkemece 1.000,-TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve hukuka uygun olmadığından ,bu sebeplerle davacı tarafın buna dair istinaf talebinin kabulü ile, HMK nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek,yeniden (vekalet ücreti yönünden) esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A- Davalı tarafın istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine
B- Davacı tarafın istinaf talebinin kısmen kabulü ile ,istinaf konusu karar HMK nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek,yeniden esas hakkında,
1-Konusu kalmayan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından , peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.204,00 – TL yargılama gideri ile başlangıçta yatırılan harç 27,70 – TL toplamı olan 1.231,70 – TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.180,-TL maktu ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine ,
Davacı tarafın sair istinaf taleplerinin reddine,
Davacı taraftan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
Davacının istinaf nedeniyle yaptığı 31,50TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Davalı taraftan peşin alınan istinaf karar harcının davalı üzerinde bırakılmasına ,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK nun 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/07/2018