Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1700 E. 2020/446 K. 04.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/1700
KARAR NO: 2020/446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2017
NUMARASI: 2015/914 E – 2017/573 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 04/05/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/01/2015 tarihinde Sarıyer … Mahallesinde bulunan … tesisat numaralı iş yerinde davalı şirket elemanının sayaç değiştirmek üzere geldiğini, elektrik sayacı yenilenirken nötr yerine faz verilip kontrol edilmeden iş yerini terkettiğini, davalı şirket personelinin dikkatsiz davranışı nedeni ile birçok aydınlatma grubu, soğutma, klima sistemleri, otomatik kapı sistemi ve jeneratör grubunun zarar gördüğünü, davalı …. tarafından 14/01/2015 tarihinde tespit ve kontrol tutanağı düzenlendiğini, söz konusu zararların giderilmesi için toplam 3 adet fatura ile 9.226,72 TL tutarında masraf yapıldığını, yapılan masrafın 10 gün içerisinde ödenmesi için Sarıyer … Noterliğince 16/03/2015 tarih … yevmiye numarası ile ihtarname çekildiği ve davalı firmaya 24/03/2015 tarihinde tebliğ olduğunu, noter ihbarnamesine cevap verilmediği gibi firma elemanının kusurundan kaynaklanan zararın karşılanmadığını beyanla, 9.226,72 TL.nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; EPDK Elektrik Dağıtım ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre davacı şirketin zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren 10 iş gün içerisinde talepte bulunması gerekirken süresi içerisinde davalı şirkete başvurmadığı ve davayı da 8 ay sonra açtığı, hasarın davalı şirketin dağıtım şebekesinden kaynaklanmadığı, davacı şirkete atfedilebilecek sorumluluk hususunda ispat yükümlülüğün davacı tarafta olduğu, EPDK Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin yapı bağlantı hattı- branşman hattını düzenleyen 4/34. maddesi gereği müşterilerin dağıtım sistemine bağlandığı noktasına kadar sorumluluğun müşterilerde olduğu, davacı şirket binasının iç tesisatının incelenerek kaçak akım rölesi, aşırı akım rölesi gibi koruyucu ekipmanların kurulu olup olmadığının araştırılması gerektiği, mevcut olmadığı durumlarda davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/180 E. sayılı dosyasından verilen görevsizlik kararı yapılan yargılamada, alınan rapor ve ek rapor kapsamında, 08/01/2015 tarihinde davacı şirkete ait mağaza içerisindeki elektrik elektronik tesisat ve cihazlarda meydana gelen hasarın, davalı şirket personelince davacı şirketin elektrik iç tesisatım besleyen ana panodaki elektrik sayacının hatalı bağlanması sonucu oluştuğunu, Elektrik Dağıtım ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinin “Kullanıcı zararının tazmini’ başlıklı 26. Maddesi uyarınca davacı tarafın hasar bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiği, davacı şirket zararının 8.811,06 TL olduğu saptandığı gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulü ile, 8.811,06 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle davalıdan tahsiline,fazlaya ilişkin istemin reddine “karar verilmiştir. Mahkemenin bu kararına karşı davalı vekili istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde; davalı personellerinin nitelikli ve ve verilen eğitimle yeterli vasıfta olduğunu, uyuşmazlığa konu işyerine 08/01/2015 tarihinde davalı şirket çalışanlarınca gidilerek, sayaç değişimi yapılmışsa da; nötr yerine faz verildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalı şirket elemanlarınca, sayacın doğru şekilde monte edilerek davacının kullanımına sunulduğunu, davacı tarafın bunun aksini ispat edemediğini ve söz konusu zararın davacının kendi ihmalinden kaynaklandığını, davacı tarafça, binanın sayaç girişine veya daire içine Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği’nce konulması zorunlu olan, tesisatı besleyen Kaçak Akım Rölesi (KAR)’nin taktırılmadığını, bu önlemin alınmadığı durumlarda cihaz hasarı ve yangınla karşılaşıldığını ve bu olayda da böyle olduğunu,yargılamada birbirini tekrar eden aynı bilirkişi heyetinden alınmış ek ve kök raporlarla, davacının iddiasını ispatlayamadığını ve davanın reddi gerektiğini,dava konusu olayda davalı şirketin sorumluluğunu doğuracak illiyet bağının mevcut olmadığını, uygulanacak mevzuat açısından, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği binanın sayaç girişinde tesisatı besleyen hatta ve daire içine ya da sayaç girişine Kaçak Akım Rölesi (KAR) koyulması zorunluluğunu abonelere yüklediğinden, doğan zarardan da yine abonelerin sorumlu olacağını, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği Kaçak Akım Rölesi (KAR) taktırılması zorunluluğunu abonelere yüklediğinden, kaçak akım rölesinin bulunmadığı durumlarda oluşan hasardan davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını,kusur sorumluluğunda illiyet bağının 3 halde kesileceğini, bunların mücbir neden, zarar görenin ve üçüncü kişinin ağır kusuru olduğunu, illiyet bağını kesen nedenlerin bütün sorumluluk halleri için (kusursuz sorumluluk da dahil) geçerli olduğunu, kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağını,buna göre davacının mevzuata göre taktırması zorunlu olan ve iddia olunan zararı önleyebilecek nitelikteki Kaçak Akım Rölesi taktırmayarak zarara uğradığı, bunun faturasını davalıdan istemesinin sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, konuyla ilgili Yargıtay emsal kararların sunulduğunu, davalı şirketin sorumluluğunda olmadığının mer’i mevzuatça hüküm altına alınıp ve abonenin bağlantı hattında (branşman-irtibat hattı) meydana gelen arızalarda davalı şirketin sorumluluğunun bulunmamadığını, arada uygun illiyet bağının bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi heyetince yapılan tespitlerin çeliştiğini, bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini, 21.12.2012 tarihli Epdk Elektrik Dağıtımı Ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin 26.maddesine göre,Kullanıcı zararının tazmini başlıklı MADDE 26- (1) “Kullanıcının kendi hatasından kaynaklanmaması kaydıyla kullanıcıya ait teçhizatta ortaya çıkan ve dağıtım şebekesinden kaynaklanan hasara ilişkin zararın tazmini için kullanıcı tarafından dağıtım şirketine zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren 10 (on) iş günü içerisinde talepte bulunulabilir.”hükmü bulunduğunu, zararın tazmini için başvuru 10 günlük hak düşürücü süreye tabi olmasına rağmen, davacı tarafın davalıya e-mail aracılığıyla başvuru yapıldığını iddia etmesinin 6102 sayılı TTK 18/3. fıkrası gereği usulüne uygun bir başvuru olarak nitelendirilemeyeceğini, söz konusu kanun hükmünün tacirler arasındaki ihtarların niteliğini belli şekil şartlarına bağladığını ve e-mail ile yapıldığı iddia edilen başvurunun geçerliliğinin bulunmadığını, davacı tarafın iddiası aksine usulüne uygun olarak davalı kuruma başvuru yapılmamış olduğunu, bilirkişi heyetinin bu hususu dikkate almamış olmasının da hatalı bulunduğunu, davanın 8 ay sonra açıldığını, hasarın davalı şirketin dağıtım şebekesinden kaynaklanmadığını, hükme elverişli bilirkişi raporu alınmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, davacının sayacının değiştirilmesi esnasında, davalının hatalı işlemi sonucu, nötr yerine faz verilip kontrol etmeden davacı yerinden ayrılması nedeniyle, davacının tüm elektrikli cihazları, klima, aydınlatma, otomatik kapı vs. sistemlerinin bozulduğu iddiasıyla açılan maddi tazminat davasıdır. Alınan kök ve ek bilirkişi raporu kapsamı davacı firmaya ait sayacının değiştirilmesi esnasında, 08/01/2015 tarihinde davacı şirkete ait mağaza içerisindeki elektrik elektronik tesisat ve cihazlarda meydana gelen hasarın, davalı şirket personelince davacı şirketin elektrik iç tesisatım besleyen ana panodaki elektrik sayacının hatalı bağlanması sonucu oluştuğu, Elektrik Dağıtım ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliğinin “Kullanıcı zararının tazmini’ başlıklı 26. Maddesi uyarınca davacı tarafın hasar bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiği, davacı şirket zararının 8.811,06 TL olduğunun belirlendiği, arıza analizinde davacının tesisatında kaçak akım rölesi olması gerekir ise de, davaya konu arızanın önlenmesi ve arıza sebepli faz-nötr kaynaklı oluşan yüksek gerilimlere karşı binadaki elektrik ve elektronik cihazların kaçak akım rölesi ile dahi korunamayacağının açık olduğu, bu nedenle davalı elemanlarının hatalı davranışı nedeniyle kaçak akım rölesi olsada cihazların bu durumdan etkileneceği, bu nedenle olayda davalının kusurlu bulunduğu hususunda alınan rapor ve ek bilirkişi raporu, taraf, Yargıtay ve mahkeme denetimine elverişli ve hükme dayanak yapılacak yeterlilikte bulunmuştur. Ayrıca, davacının dava ve rapor kapsamına göre müterafik kusuru da tespit edilmediğinden, oluşa uygun bulunan rapor ve ek rapor uyarınca karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Davacının abone olduğu açıktır. Yapılan cihaz hasarlarına ve zararlarına ilişkin bilirkişi incelemesi sonrasında alınan bilirkişi kök ve ek raporu hükme dayanak yapılacak yeterlilikte olduğundan yeni bir bilirkişi incelemesinin davaya katkı sağlayamayacağı açıktır. Bu nedenle, mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmakla, davalının istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin HMK 353/1b-1.madde gereğince reddi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 601,88 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 150,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 451,38 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/05/2020