Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1669 E. 2018/894 K. 04.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1669
KARAR NO : 2018/894
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2018
NUMARASI : 2015/1157 E- 2018/523K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ :04/07/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile aralarında elektrik abone sözleşmesi bulunduğunu, davacıya kesilen faturalarda kayıp kaçak,iletim,dağıtım,sayaç okuma bedeli,trafo kayıp bedeli, perakende satış hizmet bedeli olarak haksız tahsilatlar yapıldığını beyanla bu bedellerden şimdilik 48.008,69 TLnın ödeme itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın 09/03/2015 tarihinde açıldığı, takip edilmeyen davanın 25/04/2018 tarihinde işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve 6100 sayılı yasanın 150.maddesi gereğince 3 ay içinde yenilenmeyen davanın “Açılmamış sayılmasına”, davacı yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalı lehine vekalet ücretine karar verilmiştir.
Mahkemenin kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili İstinaf dilekçesinde ; davacının dava açmakta haklı olduğunu, kararda yer alan 6446 sayılı yasa hakkındaki değişikliklerin Anayasaya aykırı olduğunu,iptal edilmesi gerektiğini,ayrıca yeni yasanın bu davada uygulanmasının kanunların geriye yürümezliği ilkesine aykırı olduğunu,davacı vekilinin mazeret göndermesine rağmen karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini ,yargılama sırasında taraf vekillerinin duruşmaya gelmemelerinin vekalet ücreti taktirine engel olarak hak kaybına sebebiyet vereceğinin düşünülemeyeceğini,dolayısıyla davacının kendi yönünden vekalet ücreti talebinin bulunduğu, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacının açılmamış sayılmasına karar verilen davada, mazeretinin kabul edilmemesi ve lehine vekalet ücreti verilmesi gerektiğine yönelik istinafı söz konusudur.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemesi sonucunda; davacı vekili sonradan yürürlüğe giren mevzuatla davanın konusuz kaldığını belirtmiştir.
Dava, takipsiz bırakılmasaydı, davacının haklılık durumunun ortaya çıkacağı ihtimali, şartları oluşunca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini engellemediği gibi, açılmamış sayılan davada bu olası haklılık durumunun göz önünde bulundurulmasıda mümkün değildir. Davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun gözetilmesi ve buna göre vekalet ücretine hükmedilmesi durumu sadece yargılamanın usulüne uygun takip edilmesi sonucu alınacak hükümle mümkün olabilir. Dava usule ilişkin bir kararla sonuçlanmıştır.Salt davayı takip etmemek ve bunun sonucunda HMK 150. maddesindeki usul kuralı gereği davanın açılmamış sayılması kararı verilmiş olması, feri hükümler yönünden haklılık durumunun değerlendirilmesini engeller.
Ayrıca somut davada davacı vekilinin sürekli mazeret dilekçesi gönderdiği görülmektedir. Buna göre avukatların mesleki faaliyetlerinin kapsamı bilinmekle beraber,yargılama faaliyetleri olarak duruşmaların takibi elbette önceliklidir. Unutmamak gerekir ki,yargılamanın bir de diğer tarafı vardır. Çabuk,seri yargılama ,mahkemelerin çabası kadar vekillerin de mesleki kurallara azami riayeti ile gerçekleşebilir.Mahkemenin saygınlığı da bunu gerektirir.Makul bir sayıda ve haklı nedenlere dayalı (haklılığın denetlenebilmesi için belgelendirilmesi veya makul-meşru, ani bir gerekçenin ortaya konulması şartıyla ) mazeretin kabulü düşünülse bile davadaki gibi yaklaşık 5 duruşmaya ,soyut “mesleki mazeret “ beyanıyla davayı erteletmek,kabul edilebilir değildir. Davacı vekili,duruşma günlerini bildiği gibi,mahkeme düzenine de uymak zorundadır.Mahkemenin bunu gözönüne alarak, HMK nın 320. ile 150. maddeleri kapsamına uygun hareket ederek,belgelendirilmeyen mazeret talebinin reddi ve buna bağlı ilk yenilemeden sonra tekrar takipsiz bırakılan davada,takipsiz bırakılan celse itibariyle HMK 150 maddesi kapsamına uygun olarak açılmamış sayılma kararı vermesinde bir usulsüzlük görülmemiş ve davacının haklı görülmeyen istinaf talebinin de reddi gerekmiştir.
Bu nedenlerle; davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı peşin alınmakla yeniden alınmasına yer olmadığına
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361. maddesi gereği gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 04/07/2018