Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1644 E. 2019/1772 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1644
KARAR NO : 2019/1772
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2017
NUMARASI : 2016/439 E- 2017/519K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalılar tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 1.000,00- TL’nin ticari avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu bedeller belirlenebilir nitelikte olduğundan, bu bedellerin belirsiz alacak davasıyla talep edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davanın usulden reddini, davacının talep sonucu açık olmadığından, hangi alacak kaleminden ne kadar talepte bulunduğu anlaşılamadığından HMK m.119 kapsamında eksikliklerin giderilmesi için bir haftalık kesin süre verilmesini, belirtilen süre içinde eksiklikler tamamlanmazsa davanın açılmamış sayılmasını, usuli itirazları yerinde görülmediği takdirde; Yargıtay kararlarının mahkemeleri bağlayıcı bir niteliği olmamakla birlikte, aksi yönde birçok Yargıtay kararı bulunduğundan, dava konusu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceği kabul edilmese dahi davacının, elektrik tedarikçisini seçme hakkına sahip bir serbest tüketici olarak yaptığı elektrik satış sözleşmesi (ikili anlaşma) çerçevesinde, dava konusu bedelleri ödemeyi üstlendiğinden; özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme, taraflarca serbestçe müzakere edilerek akdedildiği ve davacı, dava konusu bedelleri ödemeyi kabul etmekle, dava konusu faturalara itiraz etmediği için faturaları kabul etmiş sayılacağından ve şirket temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz talep etmesi mümkün olmadığından, davanın reddini, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı hukuki yarar yokluğu ve yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden, söz konusu dava alacak davası şeklinde açılamayacağı gibi usule ve esasa ilişkin diğer beyanları doğrultusunda esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.Sözkonusu kararı davacı vekili ve davalı … vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, mahkemelerin yargı yetkisinin EPDK kararlarına uygunlukla sınırlı olacağı düşünülse dahi, hükme dayanak olan mevzuat hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu beyanla, İlk derece mahkemesinin verdiği red kararı kaldırılarak davacıdan haksız olarak tahsil edilen tutarın tespit edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu kayıp kaçak bedelinin tahsilinin mevzuattan ve EPDK’dan kaynaklanan bir yükümlülük olduğunu, bedellerin 6719 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğunu, sözkonusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, söz konusu bedellerin tahsil edileceğinin, şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmede kabul edildiğini, kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, şirketin yasaya aykırı herhangi bir tahsilatı bulunmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, kararın bu yönlerden hatalı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04/06/2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki 28/12/2017’de Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiş olup, Anayasa Mahkemesince anılan yasanın eldeki davalara da uygulanacağına ilişkin hükmü iptal edilmediğinden davalı tarafın bu bedelleri maliyet unsuru olarak talep edebileceği hususu kesinleşmekle, buna ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı …nin istinaf taleplerinin incelenmesine gelince, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla, davanın yasa değişikliği sebebiyle karar verildiği de gözetilerek, davalı taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığı gibi, davalı tarafın istinaf talebi de yerinde olmadığından, istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.Mahkeme kararında davacı lehine hükmedilen 1.980,00 TL vekalet ücreti, mahkemenin 06/04/2018 tarihli tashih şerhi ile 1.000,00 TL olarak düzeltilmiş isede,HMK 304 .madde kapsamında ,hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların düzeltilebileceği,ancak HMK 305.madde kapsamında dahi taraflara tanınan hak ve yüklenen borçların tavzih yoluyla dahi sınırlandırılamayacağı,genişletilip değiştirilemeyeceği açık kanun hükmü olduğundan HMK 355.maddesindeki kamu düzenine ilişkin sınırlama da dikkate alınarak, mahkemenin tashih şerhinin bağlayıcı olmadığı kabul edilmiştir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği halde, davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun bulunmadığından, davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile karardan “red” hükmü çıkartılarak karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” mahkemece verilen karar tesbit hükmünde bir belirlemeye ilişkin olduğundan “davacı yararına maktu 1.980,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan tahsiline” dair yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davalı … istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,B-Davacı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, yeniden esas hakkında ;1- Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 31,40 karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 2,20TLnın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına3- Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca takdir edilen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan taraftan alınarak davacıya verilmesine,4- Davacı tarafından yapılan 115,00 TL yargılama giderinin 29,20 TL peşin harcın davalılardan alınıp davacıya verilmesine, 5- Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara verilmesine,Sair istinaf taleplerinin reddine,İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalı … den Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL nin istinaf eden bu davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 98,00 TL istinaf yargılama giderinin davalı … den alınarak davacıya verilmesine, Davalı …nin istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/11/2019