Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1641 E. 2020/990 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/1641
KARAR NO: 2020/990
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2017/765 E – 2018/213 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının ortağı olduğu … Ltd.Şti’nin mülkiyetindeki 2 adet dükkanın satın alınması için davalı hesabına para gönderildiğini, daha sonra yapılan incelemede müvekkilinin bu yerleri almaktan vazgeçtiğini ve ödediği kaporanın iadesini istediğini, ancak davalının ödeme yapmadığını belirterek ödenmeyen alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itiraz sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının vazgeçme sebeplerinin asılsız olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. İstinaf konusu karar ;Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davaya konu taraflar arasında sözleşmeye konu taşınmazı satın almak üzere davacının davalının banka hesabına kapora açıklaması ile 25/02/2015 tarihinde 27.000 TL gönderdiği, taşınmazların bildirilen metrekaresinin tapuya göre farklı olması ve taşınmazın ortak alanının bir kısmının satışa konan dükkanların bodrum katına eklendiğinin farkedilmesi üzerine, davacının taşınmazı satın almaktan vazgeçip ödediği kaporayı davalıdan istediği, ödeme yapılmayınca davaya konu itirazın iptaline konu takip konusu yapıldığı, tapulu olduğu anlaşılan taşınmazın satış vaadine yönelik sözleşmenin resmi şekilde yapılmadığından geçersiz sayılması gerektiği, geçersiz sayılan bu sözleşme ve tarafların anlaşmasına göre bundan kaynaklı bir borç doğmayacağından tarafların birbirlerine verdikleri ücreti sebepsiz zenginleşme çerçevesinde iadesini talep edebilecekleri; bu çerçevede resmi şekilde yapılmayan 27/11/2013 tarihli sözleşme gereğince davacının davalıya ödediği 27.000,00 TL yi talep edebileceği kabul edildiğinden bu tutar üzerinden; davanın kabulü ile İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında; davalının 27.000,00 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 27.000,00 TL ye takip tarihinden itibaren yasal faizi uygulanmasına, alacağın likit olduğu gözönüne alındığında kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı 5.400,00 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. İstinaf sebepleri ; Sözkonusu kararı davalı vekili istinaf etmiştir. “Zamanaşımı itirazımız mahkemece değerlendirilmemiştir, Davacı 25.02.2015 tarihinde 27.000-TL göndermiş, icra takibini ise 26.02.2016 tarihinde yapmıştır. Davacı haksız ödediğini düşündüğü parayı 1 yıl içinde talep etmesi gerekirken 1 yılı 1 gün geçe talepte bulunmuştur. Davacının alacak talebinde bulunma süresi zamanaşımına uğramıştır. Borçlar Kanunun 66 maddesine göre 1 yıllık süre içinde davacı talepte bulunmadığından zamanaşımı gerçekleşmiştir. BK 66 maddesinin uygulanması gerekmektedir. mahkemenin zamanaşımı itirazımızı değerlendirmeden karar vermesi yerinde değildir…Mahkemenin geçersiz sözleşme gerekçesi yerinde değildir- sözleşmeden haksız şekilde vazgeçilmesi söz konusudur.Öte taraftan taraflar arasında yapılmış satış vaadi sözleşmesi söz konusu değildir. Olmayan satış vaadinin resmi şekilde yapılmadığı gerekçesi davanın kabulü hatalıdır. Taraflar satış konusunda anlaşmış (tapulu taşınmaz satışının tapuda yapılacağı hususu dikkate alındığında) davacı ön ödemesini yapmış, davalı da tapuda talep açmış, harçları ödemiş ancak davacı tapuya gelmeyerek oyalama yolu ile alımdan vazgeçmiştir. Taraflar arasında satış vaadi değil, ön satış gerçekleşmiştir. Davacı taşınmaz alımı için ön ödeme yapmış, davalı ön ödemeyi kabul ederek tapuya müracaat ile harç ve sair yatırarak satışı kabul etmiştir. Dolayısıyla davacının satım sözleşmesini hiçbir gerekçe göstermeden haksız fesh etmesi durumu söz konusudur. Çünkü Ön sözleşmenin söz konusu olabilmesi için yapılan sözleşmede, taraflardan birinin veya her ikisinin, gelecekte borç doğuran diğer bir sözleşmeyi yapmayı üstlerine almış bulunması veya bulunmaları gerekir. Olayımızda bir ön sözleşme söz konusudur. Bu gibi durumlarda, birbirinden kesin olarak ayırt edilmesi gereken iki sözleşme vardır: Bunlardan birincisi, ileride yapılacak sözleşmenin hazırlayıcısı, öncüsü durumunda olan ön sözleşme, diğeri de gelecekte yapılması taraflardan biri veya her ikisince yüklenen asıl sözleşmedir.Mahkeme davacının iddiaları çerçevesinde bir araştırma yapmamış-bilirkişi incelemesi yapmamıştır- davalının savunmasını dikkate almamıştırDavalı tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş ancak davacı oyalama sureti ile hiç bir haklı ve geçerli neden illeri sürmeden alımdan vazgeçmiştirMahkemenin faize hükmetmesi de yanlıştır, herhangi bir temmerüt hali doğmamasına rağmen faiz işletmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davacının faiz talebi yerinde değildir.İşlemiş ve işletilmesi talep edilen faizi kabul etmiyoruz. Mahkeme temerrüt olmadığı halde faizi kabul edip, bu faizi de ana paraya dahil edecek şekilde inkar tazminatına hükmetmesi doğru değildir.Davacının inkar tazminatı talebinin reddine karar vermesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır. Alacak likit değildir. Taraflar arasındaki durum yargılamayı gerektirmektedir. Zarara uğrayan davacı değil, davalıdır. Davacı alacaklı olmadığı halde inkar tazminatı talebi yerinde değildir. Davacının haksız,yersiz ve kötü niyetle dava açması nedeni ile davanın reddi ile davacının alacak talebinin %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesi gerektiği” şeklinde istinaf sebepleri ileri sürülmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dava ,2 adet dükkanın satın alınması amacıyla davacı tarafından kapora olarak ödendiği bildirilen tutarın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında; incelenmesinde davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine ilamsız icra takibine giriştiği, davalı borçlunun borcunun bulunmadığından dolayı itiraz ettiği,ilamsız takibin durduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili, dava konusu alacağın Borçlar Kanunu’nun 66. maddesi hükmü gereğince 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, dava konusu edilen paranın müvekkiline 25.02.2015 tarihinde gönderilmesine rağmen, icra takibinin bir yıllık süre bittikten sonra 26.02.2016 tarihinde açıldığını beyan etmiştir. Olayda uygulanması gereken, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkilerini düzenleyen Üçüncü Ayırımının, “Zamanaşımı” başlıklı 82. maddesi, hükmüne göre; “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Buna göre ,paranın gönderilme tarihi ile takip tarihine göre 2 yıllık süre geçmemiş olduğundan, dava konusu edilen alacak zamanaşımına uğramamış olup,bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin satış vaadi sözleşmesi değil, ön satış yapıldığı yönündeki istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ;Davalı vekili taraflara arasında satış vaadi sözleşmesi yapılmadığını, yapılanın “ön satış” olduğunu iddia etmektedir. Tapulu taşınmazların satışının ne şekilde yapılması gerektiği kanunlarımızda açıkça belirlenmiş olup, resmi şekle uyulmadan yapılan satış /satış vaadi sözleşmeleri geçersizdir.Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, tapulu taşınmazların satışına dair sözleşmeler, resmi biçimde yapılmadığı sürece geçersizdir. (TMK’nın 706, BK’nın 213, Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddesi) Bu sebeple taraflarına hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler.Diğer yandan, davaya konu olan paranın davacıya taşınmaz almak amacıyla kaparo olarak ödenmiş olduğunu hem borca itiraz dilekçesinde hem de davaya verdiği cevapta kabul etmiştir.Davadaki alacak ve miktarı yazılı delillerle ispatlanmıştır.Bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Faiz, icra inkar tazminatı, bilirkişi raporu alınması gerektiğine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; gönderilen paranın kaporo olarak gönderildiği isbatlandığından,davada bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektiren teknik bir yön bulunmamaktadır.Mahkemece sadece asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile bu miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.Alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu sebeplerle,davalı tarafın istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 1.844,37 TL nisbi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 425,90 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 1.418,47 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/09/2020