Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1612 E. 2020/1513 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/1612
KARAR NO: 2020/1513
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2017
NUMARASI: 2014/870 E – 2017/100 K
DAVANIN KONUSU: Adi Ortaklık Sebebiyle Alacak
KARAR TARİHİ: 17/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı ile müvekkilinin kurdukları adi ortaklığın sonlanması neticesinde oluşan, müvekkilinin otobüs satışından doğan ve hissesine düşen 68.833TL’den ortaklık sürecinde alınan 25.904-TL tutarındaki yedek parça + mazot ve çek bedelinin düşülerek 42.929TL alacağı bulunduğunu , müvekkilinin aracı davalıya teslim ettiği 18/04/2006 tarihinden itibaren otobüsün 3. kişiye satıldığını, 16/05/2006 tarihine kadar otobüsün çalıştırılarak kar elde edilmesi sonucu müvekkiline düşen kar payının bilirkişi marifetiyle tespit edilebileceğinden. fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kara payı olarak 5.000-TL olmak üzere , toplam 47,929-TL’nin ihtarname tarihi olan 29/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı ile her iki davalı arasında veya davalılardan herhangi biri arasında ortaklığı kanıtlayacak yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi bulunmadığını, bu yüzden ortaklık iddiasının mesnedinin olmadığını, davacının plakalarını verdiği araçların müvekkili şirket adına kayıtlı olup dava dilekçesinde ileri sürüldüğü gibi ortak olarak değil davacının şoför olarak çalışıp aracın kazandığı paraları taraflarına gönderdiğini, araçlardan … plakalı aracın 30/08/2000 tarihinde alınıp 30/12/2005 tarihinde satıldığını, … plakalı aracın 17/03/2004 tarihinde alınıp 16/05/2006 tarihinde satıldığını, müvekkilinin davacıyı kendisinden yedek parça aldığı için 1989 yılından beri tanıdığını, ancak davacının 1998 yılından itibaren önce … plakalı aracında sonra … ve sonrasında … plakalı araçlarda şoför olarak çalıştığını, gelirlerini de müvekkillerine gönderdiğini, davacının sunduğu belgelerden 6.650-TL’nin müvekkiline gönderildiğini, ancak müvekkili tarafından bu paranın davacıya 3 adet çek olarak geri ödendiğini, müvekkiline gönderilen 22.000-TL’nin müvekkilinden daha önce elden alınan borç karşılığı müvekkiline gönderilmiş olup davacının müvekkilinden kızının düğünü için kullanmak için elden aldığı, sonrada o tarihte gönderdiği ödeme olduğu, davacının yazılı kanıta dayanmayan üstelik yazılı delil başlangıcı dahil teşkil etmeyen belgelerin dışında tanık dinletmesi talebine muvafakatlerinin da olmadığını, adi şirket kurulmasına ilişkin taraflar arasında yazılı bir anlaşma bulunmadığı gibi talep edilen kar payı ve ortaklıktan tasfiye payı alacağı iddiasının zaman aşımına uğradığını beyanla, alacak iddiasının öncelikle BK 126/4 maddesi uyarınca zaman aşımı nedeniyle reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, kök ve ek raporları kapsamları ile tasfiye memurunun 13/01/2017 tarihli raporu kapsamında, taraflar arasında birlikte … plakalı şehirler arası yolcu taşıyan otobüs satın alındığı, daha sonra bu otobüsün satılarak yerine … plakalı şehirler arası yolcu taşıyan otobüsün satın alındığı, 16/05/2006 tarihinde de anılan otobüsün satıldığı, tarafların anılan otobüsteki hisselerinin % 66,67 ( 2/3)’ü …’a %33,33 (1/3)’ü …’e ait olduğu, otobüsün 206,500-TL bedelle satıldığı, bu bedelin davalı … tarafından tahsil edildiği, davacının anılan otobüsün satış bedelinden kendisine düşen payın tahsil edilmesine yönelik işbu davayı açtığı toplanan delillere ve yaptırılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında adi ortaklığın söz konusu olduğu, ortaklığın tasfiyesi öncesi ve sonrasında yukarıda belirtilen hisselerin dikkate alınması gerektiği, … plakalı aracın adi ortaklık şeklinde işletilmesinden kaynaklı kazanç veya zarar tespit edilemediğinden davacının faaliyet döneminde kar kaybı hesaplanamadığı, ortaklık sürecinde 18/04/2006 tarihine kadar aracın kontrolünün …’e ait olup, bu tarihe kadar hesap görüldüğü, yine 18/04/2006-16/05/2006 tarihleri arasında …’un işletici olduğu bu dönem için gelir ve gider hesaplanamadığı, ancak bu dönemde gelir ve giderin denk olduğunun kabul edildiği, zira bu dönem de dahil adi ortaklığın fiilen yürütüldüğü dönemlerde adi ortaklığa ait otobüsün gelir ve giderinin ayrıca tutulmaması nedeniyle kazanç veya zararın belirlenemediğinin bilirkişi raporlarında da yer aldığı bu nedenle ortaklığın kazanç veya zararının sıfır olarak belirlendiği, ortaklığın tasfiye edilecek herhangi bir mal varlığının bulunmadığı, ortaklığa ait şehirler arası otobüsün satıldığı, bu otobüsün satış bedelinin taksiminin tasfiyenin konusunu oluşturduğu, tasfiye memurunun raporunda yer alan bilanço esas alınarak …’un adi ortaklığa olan 180.596-TL borcundan adi ortaklıktaki sermaye payını düştükten sonra 180.596-137.666,67=42.929,33 TL tutarını ortak …’e ödeyeceği ya da …’in adi ortaklıkta bulunan sermaye payından daha önce tahsil ettiği tutarı düştükten sonra kalan bakiyeyi yani 68.833,33-25.904,00=42.929,33 TL tutarı diğer ortaktan tahsil edeceği ve böylelikle adi ortaklığın tasfiyesinin tamamlanmış olacağı, bu nedenlerle tarafların ortak olduğu adi ortaklığın tasfiyesi sonucu davacının davalılardan 42.929,33 TL alacağının tahsili gerektiği, buna göre adi ortaklığın tasfiye edilmiş olacağı, davacı tarafça davalılara gönderilen 29/03/2010 tarihli Karşıyaka … Noterliği’nden keşide edilen ihtarname ve ihtarnamenin tebliğ tarihi ile ihtarnamede tanınan süre dikkate alınarak davalıların temerrütünün 17/04/2010 tarihinde oluştuğu gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulü ile; 42.929,33 TL’nin 17/04/2010 temerrüt tarihinden itibaren değişebilir oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ve taraflar arasındaki adi ortaklığın bu şekilde tasfiyesine” karar vermiştir. Kararı istinaf eden davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi mevcut olmadığını,ortaklığın kazancı ve giderleri konusunda Mahkemenin araştırma dahi yapmadan davacının beyanını esas aldığını, davacının alacak iddiasını kanıtlayamadığını ,kaldı ki müvekkilleri hakkında açılan davada, müşterek müteselsil borçlu gösterilmeleri ve aleyhlerine hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarında dahi şirket olan davalının müvekkilin adi ortaklık tarafı olmadığının belirtildiğini, bu müvekkili hakkında davanın husumet yönünden reddiği gerektiği, davacı ile müvekkili …ın bir an ortak oldukları kabul edilse de ortaklığın araç işletmesi üzerinde olduğu,araç satımı ile ortaklığın son bulduğunu , artık ortak olunacak bir konu kalmadığını,hal böyle iken ortaklık tasfiye edilene kadar devam edeceği yönünde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin temerrüde düşürüldüğü iddiasının da hukuka aykırı olduğunu,. davacının alacağını belirleyerek temerrüt ihtarı göndermiş olması gerektiğini , bu durumda da tasfiyenin 2006 yılında araç satımı ile beraber olmuş ve bitmiş kabul edilmesi gerektiğini ,tasfiye sonucu davacı belli bir alacak miktarı üzerinden dava açmış ve tasfiye bakiyesini talep etmekte olduğundan beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ,mahkemenin gerekçeye esas aldığı belgelerin doğru ve uygunluğunu değerlendirmediğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava,adi ortaklık sebebiyle ,tasfiye alacağı ,kar payı isteklerine ilişkindir. Davalılar vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesiyle , ;TBK 147/4 maddesi gereğince ortaklar arasındaki alacaklardan kaynaklanan talep hakları 5 yıllık zamanaşımına tabi ise de , somut olayda taraflar arasındaki adi ortaklık henüz tasfiye edilmediğinden, tasfiye edilmeyen bir adi ortaklıkta da zamanaşımı süresi işlemeye başlayacağından , bu durumda zamanaşımı süresinin dolduğundan da söz edilemeyeceğinden bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece, alınan kök ve ek raporlar da dikkate alınarak,taraflar arasında adi ortaklığın bulunduğunun kabulü ile, tasfiye memuruna dosya tevdii edilmiş, tasfiye memuru tarafından 13/01/ 2017 tarihli sunulan rapor alınmıştır. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporlarına göre ,taraflar arasında bir adi ortaklık sözleşmesi(yazılı olmasa da) bulunduğu anlaşılmakla,davalıların bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Adi ortaklığın konusu , davalı şirket adına kayıtlı otobüse başlangıçta davacının belli hisse ile ortak yapılması ve otobüs işletilmesi ve sonrasında yeni otobüs alımı ve işletilmesi,kar paylaşımı şeklinde değerlendirilmiştir. Davalı gerçek kişi,şirketin tek yetkilisi olup,otobüs alımı şirket üzerinden yürütüldüğünden, davada ,davalı şirkete husumet düştüğünün kabulü gereklidir.Mahkemenin de bu yöndeki kabulünde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki adi ortaklığın niteliğine göre ,ortaklık konusu otobüs satılmakla adi ortaklık sona ermiştir.Mahkemece, adi ortaklığın fiilen yürütüldüğü dönemlerde adi ortaklığa ait otobüsün gelir ve giderinin ayrıca tutulmaması nedeniyle kazanç veya zararın belirlenemediğinin bilirkişi raporlarında da yer aldığı bu nedenle ortaklığın kazanç veya zararının sıfır olarak belirlendiği, ortaklığın tasfiye edilecek herhangi bir mal varlığının bulunmadığı, ortaklığa ait şehirler arası otobüsün satıldığı, bu otobüsün satış bedelinin taksiminin tasfiyenin konusunu oluşturduğu tesbit ve gerekçesiyle kararda yazılı şekilde tasfiyenin yapılmasında hukuka aykırılık bulunmamktadır.Adi ortaklığın yukarıda açıklanan konusu ve sona erme şekline göre ,alınan tasfiye raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğu sonuç ve kanaatine verılmakla,verilen kaarda usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından, davalılar vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalılar vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 2.932,50 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 733,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.199,00 TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden davalılar üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/11/2020