Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1572 E. 2019/58 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1572
KARAR NO : 2019/58
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 24/01/2018
NUMARASI : 2016/1100 E
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 22/01/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 19/01/2010 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmede davalıların edimlerini yerine getirmediğini belirterek bu nedenle 28/09/2025 yılına kadar davacı şirket lehine intifa tesis edilmesi yanısına sözleşmeye aykırılıktan dolayı mahrum kalınan kira bedelinin tahsilini talep etmiş ise de, daha sonra ıslah dilekçesi ile, belirsiz alacak davası olarak davacı zararı olduğu ileri sürülen şimdilik 70.000,00 TL ‘nin 28/09/2015 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve mütesilsilen tahsilini, ayrıca davalının menkul ve gayrimenkulleri ile 3.şahıslardaki alacakları, hakları ve araçları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep ve dava etmiştir. Mahkeme 03/11/2017 tarihli dilekçe ile talep edilen ihtiyati haciz kararı yönünden, davanın tahkikat aşamasında, bilirkişi raporu alınmadığı, dava konusu alacağın varlığı ve miktarı yargılama ile belirlenebilir nitelikte olup bu aşamada İİK 257.maddesindeki koşullar oluşmadığı gerekçesi ile; “İhtiyati haciz talebinin reddine”karar vermiştir.Mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. İstinaf dilekçesinde; alacağın varlığında davalıların sorumlu olduğunun açık olduğunu, davalı tarafça gayrimenkul satış sözleşmesinin şekil şartı eksikliği nedeniyle geçersiz olduğunun ileri sürülmesine rağmen şekle aykırılık ile hakkın kötüye kullanılması yasağının çatışması durumunda hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralına üstünlük tanındığını, davada ihtiyati haciz talep şartlarının oluştuğunu, alacağın bilirkişi marifetiyle hesaplanacak olmasının davalıların doğmuş fakat ifa edilmemiş borçlarının var olduğu gerçeğini değiştirmediğini, davalıların sözleşmesel borçlarının vadesinin geldiğini, zararların tazmininin imkansız hale gelme ihtimalinin bulunduğunu, somut olayda sözleşmenin tarafı gerçek kişilerin, malik tüzel kişinin yetkilileri olması karşısında, davalı tüzel kişiliğin sözleşme iddiasının da yerinde olmadığı, aynı zamanda alacağın varlığının belirlenmesi gerektiği iddiasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak talepleri gibi ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.Davada, öncelikle intifa ve kira alacağına ilişkin talebin ıslahla zarar tazminine dair alacağa dönüştürüldüğü, gayrimenkulün tapu kaydında ise taşınmazın davacı ..şirketi tarafından davalı …. AŞ’ye 13/10/2010 tarihinde resmi olarak satıldığı ve bu taşınmaz üzerinde 28/09/2010 tarihinden itirbaren 5 yıllık intifa hakkı tesis edildiği, … A.Ş lehine düzenlenen intifa hakkı tesisinin de 5 yıl sonunda silindiği anlaşılmaktadır.
İİK.nun 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz şartları yönünden; İcra İflas Kanununun 257. maddesinde “İhtiyati haciz şartları” düzenlenmiştir. Bu hükme göre, müeccel bir alacak için kural olarak ihtiyati haciz istenemez. İstenebilmesi için, alacaklının alacağını vadesinde alabilmesinin ciddi bir şekilde tehlikeye düştüğüne veya düşmekte olduğuna delalet edecek hallerin varlığı şarttır. Bu haller İİK 257/2 maddesinde sayılmış olup, vadesi gelmemiş borçtan dolayı, borçlunun muayyen ikametgahı yoksa; borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu nedenlerden birinin bulunması halinde ihtiyati haciz istenebilir. Alacaklı borçluya karşı alacak davası açtıktan veya icra takibi yaptıktan sonra da aynı alacak için ihtiyati haciz isteyebilir. İİK 258. maddesine göre, alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek delil göstermeye mecburdur. Alacağın varlığını muayyen bir ihtimal dahilinde gösteren vakıaların ispat edilmesi yeterlidir.
Tapu kayıtları, sözleşme ve intifa tesisine dair belgeler kapsamında, İİK 257.md. çerçevesinde davacı alacağının varlığının bu aşamada muhtemel delillerle yaklaşık olarak ispat edilemediği açıktır.
Bu nedenle mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddi kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.
Açıklanan nedenlerle davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının ara karara yönelik istinaf başvurusunun, HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine,
Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/01/2019