Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1531 E. 2018/907 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1531
KARAR NO : 2018/907
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2018
NUMARASI : 2016/504 E – 2018/102 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/07/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, TRT payı, enerji fonu, dağıtım bedeli, KDV gibi adlar altında faturalara yansıtılan sözleşmelere ve kanuna aykırı olarak tahakkuk ettirilerek, tahsil edilen bedellerin haksız olduğunu bildirmek suretiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL davalıdan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte tahsil edilerek, davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesenin özete; EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaların tahakkuk ettirildiğini, 6446 sayılı Kanunun 17/1. maddesi ve 4628 sayılı Kanunun 27/6. maddesi ile EPDK kararları ve Elektrik Piyasası Mevzuatı gereğince düzenlenen faturaların elektrik maliyetinin bir unsuru olduğunu, söz konusu bedellere ilişkin kurul kararı yürürlükte ve mevzuatın bir parçası olduğundan bu bedellerin tahsil edilmesinde hukuka aykırılık olmadığını bildirmek suretiyle davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde hükmü esas olmak üzere karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinafa başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin daha önce müvekkil şirketin tahsil ettiği bedeller yasaya uygun değilmiş gibi yeni yasal düzenleme sonrasında davanın reddi yerine, davanın konusu kalmadığından bahisle açılmamış sayılmasına dair karar verilmesinin, buna göre de, davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmek suretiyle kararın bu yönlerden kaldırılmasını, müvekkili yararına vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalının istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkeme kararının incelemesiyle; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedelleri abonelerinden tahsil edebilecektir.
Somut olayda; davacı taraf dava açıldığı tarihinde yürürlükte olan mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle, davanın konusunun kalmadığı kuşkusuzdur. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması hâlinde bu durumun hükümde göz önüne alınması ve böyle bir hâlde mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerektiği de her türlü duraksamadan uzaktır. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir durum nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilecektir. Bu nedenle, davada, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle dava konusunun talep edilebilirliği kendiliğinden ortadan kalktığı için, yerel mahkemece bu durum gözetilerek davacının talebinin konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve davacı yararına vekalet ücreti hükmedilmesinin isabetli olduğu kabul edilmedilir. Kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa masraf ve vekalet ücretinin yükletileceğine dair HMK m. 326/1 maddesi ile davacı tarafın dava tarihi itibariyle uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu ve haksız tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalının, davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve bu nedenle HMK 331/1. maddesi kapsamında davacının dava açmasında haksız sayılmayacağı gözetilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/07/2018