Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1499 E. 2019/1452 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1499
KARAR NO : 2019/1452
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2017
NUMARASI : 2015/599 E – 2017/987 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça 10/07/2009 – 15/06/2010 dönemleri arasında düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 25.051,17 TL’nin ödeme tarihlerinden avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir.Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davalı …bakımından pasif husumet sebebiyle davanın reddine, Davalı … A.Ş. bakımından davanın kısmen kabulü ile tahsil tarihinden itibaren avans faizi ile 8.858,65 TL’nin davada adı geçen şirketten alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı ve davalı … vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu, dava açıldığı tarihte haklı olduklarını, ilk derece mahkeme kararında … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair kararın hatalı olduğunu, davalıların müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarını belirterek hükmün, bu kısmının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, davacının dava başında da haklı olmadığını, ilk derece mahkemesince alınan ve hüküm kurulan bilirkişi raporunun EPDK bilgilendirmesi gereğince hatalı olduğunu, kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının bu yönlerden kaldırılmasını, lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.17/06/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde kayıp-kaçak bedelinin tanımı yapılmış olup, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun değişik 17/1. maddesinde ilgili tüzel kişilerin bu tarifelere uymakla yükümlü oldukları belirtilmiş, 17/10. maddesinde ise mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yetkisinin, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağı öngörülmüş, nihayet Geçici 20. maddesinde, “… Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.Karar tarihinden sonra, Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarihli ve 2016/150 E. 2017/179 K. sayılı kararı ile 6446 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. ve geçici 20. maddelerine yönelik iptal talepleri reddedilmiş olup, 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesine eklenen (10) numaralı bendin ise hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı, dava dilekçesinde davaya konu kayıp-kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı ilamıyla belirlendiğini ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı kayıp-kaçak bedelinin alınamayacağı yönündeki iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir. Bu itibarla, davanın davacı tarafından bildirilen vakıalar doğrultusunda incelenmesi yasal bir zorunluluktur (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22/10/2018 tarihli ve 2018/3607 E. – 2018/10364 K. ve 15/01/2019 tarihli ve 2018/5200 E. – 2019/115 K. sayılı ilamları) esasen bu husus ilk derece mahkemesinin de kabulündedir.Her ne kadar, davacı vekili tarafından verilen 07.09.2016 tarihli celsede tarifeye uygunluk konusunda inceleme yapılmasına talep etmiş ise de anılan kanun değişikliği sadece EPDK tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gereken bedelden fazla bir bedel alındığı iddiasıyla (kanun değişikliğinden sonra ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararına kadar olan sürede) açılan davalarda uygulanabilecektir. Buna göre, davacı; tahkikat aşamasında davasını dayandırdığı maddi vakıaları, dolayısıyla davayı değiştirmiştir. Ne var ki, davalı tarafça davanın değiştirilmesine rıza gösterilmemiştir. Taleple bağlılık kuralı esastır.Hal böyle olunca, yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, eş söyleyişle geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı, davacının davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu gözetilerek, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacının yeni vakıa ileri sürmek suretiyle davasını değiştirmiş olduğu ve davalının bu duruma rıza göstermediği gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.Davalının, buna dayanan istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Davacının, … yönünden verilen husumet yokluğundan davanın reddine ilişkin istinaf sebeplerine yönelik ise; davalı … ile diğer davalı arasında akdedilen sözleşme gereğince davalı BEDAŞ’ın tedarik edici firma olduğu, sözleşmenin mali hükümler kısmındaki düzenlemeye göre, fatura bedellerinin tedarikçi firma tarafından tahsili halinde, bu bedellerin dağıtım firmasına aktarılması zorunluluğu bulunduğundan dağıtım şirketi olan BEDAŞ’ın, diğer davalı ile birlikte dava konusu bedellerden Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2014/18311 E. – 2015/15438 K. sayılı ilamında belirtildiği şekilde müteselsilen sorumlu olduğu ve husumet düştüğü kabul edilmekle, mahkemece davalı Bedaş yönünden verilen pasif husumet sebebiyle davanın reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun değildir. Davalının diğer istinaf taleplerinin incelenmesiyle, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla, davalı taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçeye binaen, davacı ve davalı … istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek yeniden esas hakkında; “Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca takdir edilen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafından yapılan 489,00 TL yargılama giderinin ve 31,40 TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine” sair istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı ve davalı … istinaf başvurularının ayrı ayrı kısmen kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Alınması gereken 31,40 TL karar harcından peşin alınan 427,82 TL’nin mahsubu ile fazla alınan 396,42 TL’nin karar kesinleşince ve istek halinde davacıya iadesine,3-Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca takdir edilen 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 1.116.00 TL yargılama giderinin ve 31,40 TL peşin harcın davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,5-Tarafların yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendilerine iadesine,Sair istinaf sebeplerinin reddine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacı ve davalı … peşin alınan istinaf karar harcının, taraflara isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 98,70 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Davalı … istinaf sebebiyle yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/10/2019