Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1488 E. 2020/987 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/1488
KARAR NO: 2020/987
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2018
NUMARASI: 2014/867 E – 2018/51 K
BİRLEŞEN İSTANBUL 22.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2013/160 ESAS 2013/320 KARAR SAYILI DAVA DOSYASI
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 29/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl dava dilekçesi ile; aile şirketi olan … AŞ nin sahibi ve ortakları olduklarını, … ile finansal kiralama sözleşmesi yaparak ham madde ve makine aldıklarını, şirket ödemede sıkıntı yaşayınca … … parsel sayılı taşınmazın satışını … Şirketine yaptıklarını, borçlarının teminatı olarak tutmalarını istediklerini,satış bedeli düşük gösterilerek 215.000,00 TL bedelle tapuda satış gibi mülkiyetini verdiklerini daha sonra davacılar ekonomik krize çözüm olarak davalı ve akrabaları olan … ile adı ortaklık sözleşmeleri yaptıklarını, yapılan sözleşmede davalılar tekstil işi ile uğraştığı için isminin … olması nedeniyle davalılara sözleşmede … grubu, davacıların da … grubu olarak adlandırıldıklarını, 01/01/2003 tarihli adı ortaklık sözleşmesi imzalandığını, 2003 yılında davalının … A.Ş’ni kurduğunu ancak bu şirkete sorunlar yaratır gerekçesiyle ortak olarak gösterilmediği, taraflar arasında 26/08/2003 tarihli protokol, 14/10/2003 tarihli anılan protokole ek protokol düzenlendiği 17/12/2010 tarihli teslim belgesi ile söz konusu yerlerin tahliye edilip, teslim edildiği, bu teslim belgesi ile müvekkillerinin bakiye 1.600.000,00 USD lik sermaye borcunu ifa ettiklerini, 11/10/2011 tarihli ibraname ile ibra edildiğini, böylece davalılar … ve … arasında yapılan 01/01/2003 tarihli sözleşme gereğince … A. Ş.’ye koymayı üstlendikleri sermaye borçlarının tamamının ifa edildiğini, … A.Ş ‘nin bu protokol ve sözleşmeler gereğince Arnavutköy tapusu, … mevki, … parsel sayılı taşınmazın ve üzerindeki fabrika binasının sahibi olduğu, müvekkilleri tarafından temin edilen sermaye ile ticari faaliyetini yürüttüğü, yine müvekkilleri ile yapılan sözleşmeler gereğince taşınmaz üzerindeki kiracılardan kira geliri elde ettiği halde müvekkillerinin sözleşmeler çerçevesinde bu edimleri yerine getirir iken, … A.Ş ‘ne %50 oranında hissedar yapamadıklarından şirketin kuruluşunda amaçlanan ticari menfaatlerden mahrum edildiklerini, davalıların müvekkilleri aleyhine olarak sebepsiz zenginleştiklerini, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin Türk Borçlar Kanunun 620. maddesine göre adı ortaklık ilişkisi olduğunu, bu nedenle Arnavutköy tapusu … mevki, … parsel sayılı taşınmazın ve üzerindeki fabrikanın tapusunun iptal edilerek 1/2 oranında müvekkillerinin üzerine tesciline, mümkün olmadığı takdirde anılan taşınmazın rayiç değerinin tespit edilerek bulunan miktarın 1/2 oranındaki tutarından davalıların müvekkillerine borçlu bulunduklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava 26/12/2014 tarihinde tamamen ıslah edilerek; … A.Ş ‘ne % 50 oranında hissesinin ve taşınmazın piyasa rayiç değerinin % 50 si oranını fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre/ şimdilik 107.500,00 TL maddi tazminatın ıslah tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Cevap dilekçesi ve karşı davada özetle ; görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan görevsizlik kararı verilmesini, davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, tapu iptal ve tescil davasının kısmı olarak açılamayan bir eda davası olduğunu, bu nedenle harcın taşınmazın rayiç değeri üzerinden tamamlatılması gerektiğini, adı ortaklık sözleşmesine dayalı taleplerin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davacıların taleplerinin zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise, taleplerin tamamının haksız, dayanaksız ve gerçek dışı olduğunu, …’ün davacılara borç paralar verdiğini, ancak davacıların müvekkiline olan borçlarını ödemediklerini, bu defa borçlarını ortaklık oluşturmak suretiyle ödemeyi önerdiklerini, oluşturulacak ortaklığı da arsa ile fabrika binasını sermaye olarak koymayı taahhüt ettiklerini, … grubunu oluşturan davacılarla … grubunu oluşturan müvekkilleri arasında 01/01/2003 tarihli taslak bir sözleşme akdedildiğini, başta katkı payı taahhüdü olmak üzere sözleşme gereği üstlendikleri tüm edimlerini yerine getirdiklerini, buna karşın davacıların taahhütlerini ve edimlerini yerine getirmediğini, müvekkillerini aldattıklarını, sözleşme uyarınca sermaye olarak taahhüt edilen arsa ile fabrika binasının sözleşme tarihinden yaklaşık 4 yıl önce … Bankası A.Ş ‘ye satıldığını, sonrasında taraflar arasında 26/08/2003 tarihli protokol akdedildiğini, bu protokol ile taraflar arasında yapılan 01/01/2003 tarihli ve tarihi bilinmeyen önceki tüm sözleşmelerin yapılmamış sayıldığını, davacıların 26/08/2003 tarihli protokol hükümlerine de aykırı hareket ettiklerini, vadesi gelen senetleri ödemediklerini, ek protokol tarihi itibariyle davacıların borç bakiyesinin 2.018.500,00 USD olduğu konusunda mutabık kalındığını, davacıların taşınmazları tahliye etmedikleri gibi, ek protokolle 144 adet senet karşılığı yapılandırılan borçlarını ödemediklerini, bunlarla ilgili de muhtelif icra takipleri başlattıklarını, icra takipleri üzerine davacıların talebi doğrultusunda 27/02/2010 tarihli ek protokol akdedildiğini, söz konusu ek protokol uyarınca müvekkili …’ün 1.600.000,00 USD alacağı bulunduğu konusunda mutabık kalındığını, arsa ile fabrika binasının 01/10/2010 tarihi itibariyle tahliye edilmesinin taahhüt edildiğini, noterde taşınmazın 31/12/2010 tarihi itibariyle tahliye edileceğini taahhüt ettiklerini, yine davacıların taahhütlerini yerine getirmediğini, süre uzatımı yapılmış ise de buna uymadıklarını,icra takip işlemleri kapsamında davacıların tekrar anlaşma talebinde bulunduklarını, 22/07/2011 tarihli sulh protokolü gereği taahhüt edilen tarihten sonra 11/10/2011 tarihinde taşınmazı tahliye ettiklerini, 11/10/2011 tarihli ibraname ile tarafların birbirlerini alacak, taşınır ve taşınmaz mal talepleri yönünden gayri kabili rücu ibra ettiklerini, ibraname tarihinden 1,5 yıl sonra ibra edilen taşınmaz mallarla ilgili huzurdaki davanın açıldığını, leasing ve satış bedelinin tamamının müvekkilleri tarafından ödendiğini, davacıların bu dava yetmemiş gibi İstanbul 22 ATM ‘nin 2013/160 esas sayılı dosyası ile tazminat davası adı altında bir başka dava daha açtıklarını ileri sürerek, davanın öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine , karşı dava olarak ise 10 yıldır davacılar tarafından aldatmaya sömürmeye yönelik hareketlerle ailevi huzurları ortadan kaldırılan ve hayatı zehir eden bu kötü niyetli girişimler nedeniyle taciz edilen müvekkillerinin psikolojik olarak ciddi şekilde yıpratılmaları, üzüntülü ve sıkıntılı dönemler geçirmiş olmaları nedeniyle … için 100.000,00 TL, … için 50.000,00 TL, ticari itibarı süre gelen ihtilaflar nedeniyle piyasada zarar gören … A.Ş için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın asıl dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte karşı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada ise; Arnavut Köy Tapusu (…) … Mevkii Pafta No …, Parsel No … noda kayıtlı gayrimenkulün ve üzerindeki fabrika binasının değerinin tespit edilerek bu miktarın %50 oranının maddi tazminat olarak müvekkillerine ödenmesi için bu miktara mahsuben fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL(yirmibintürklirası)’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara ödenmesine, yine şirketin 11/10/2011 tarihinden itibaren …nin tüm gelirlerinin %50 oranındaki kısmını müvekkillerine ödemesi gerekirken bu miktarların da müvekkillerine ödenmediğinden bu miktara mahsuben fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL(yirmibintürklirası)’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dosyada cevap dilekçesi ile; görev, harç eksikliği usulü itirazlardan sonra tarafların ibraname uyarınca birbirlerini ibra ettirmelerinden dolayı esastan reddi talep edilmiştir. Mahkeme tarafından asıl dava borç ilişki bakamından 11/10/2011 tarihinde karşılıklı ibralaştıkları, bunun içinde alacak,hak,taşınır ve taşınmazlarında olduğu,yapılan ödemelerin borçların ifasına yönelik olduğu ,sebepsiz zenginleşmenin ispat edilemediği, tamamen ıslah edilen davanın da ve birleşen davanın aynı sebeplere dayandığı gerekçesi ile asıl davanın ve birleşen davanın reddine;karşı davanın da Türk Borçlar Kanunun58 madde uyarınca şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Davacı istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ibranameye rağmen 01/01/2003 tarihli sözleşmenin sonuçlarına ilişkin hukuki ilişki dava tarihi ve devamına kadar devam etmektedir. Türk Borçlar Kanunun 640/ 3. Maddeleri uyarınca sözleşmede öngörülmüş olan sürenin bitiminden sonra ortaklık ,ortakların örtülü iradeleriyle sürdürülür ise belirsiz süreli ortaklığa dönüştüğü,amaç … A.Ş. kurmak olup amaç gerçekleştiğinden taraflar arasındaki hukuki ilişkinin devam ettiği,ibranın tasfiye ibrası olmadığı,genel bir ibralaşma olmadığı, … A.Ş davacıların hissesine düşen kar payının ödenmediği ,davacıların 11/10/2011tarihi itibariyle … A.Ş den talep ve dava hakkı doğması nedeniyle istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle 01/01/2003 tarihli sözleşme daha sonra tarafların bu sözleşmeyi sonlandırdıklarından artık hükmü kalmadığını,İstanbul 13 ATM 2004/35 E 26/08/2003 tarihli sözleşmenin geçersiz sayılması için davacı tarafından dava açıldığı ve 01/01/2003 tarihli sözleşmenin geçerli hale gelmesini sağlamak istedikleri ancak Feragat nedeniyle 01/01/2003 tarihli sözleşmenin geçersizliğinin kesin olarak kabul edildiği ve bunun kesin hüküm olduğu mahkemenin 01/01/2003 tarihli sözleşmenin adı ortaklık olarak kabulüne katılmamakla sonuç olarak verilen kararın doğru olması nedeniyle gerekçeden bu kısmın çıkarılarak esastan ret kararı verilmesini talep etmiştir. Asıl dava taraflar arasın da kurulan 01/01/2003 tarihli Türk Borçlar Kanunun 620 maddesi uyarınca adı ortaklık nedeniyle ,davalı şirkete verdiklerini iddia ettikleri taşınmaz nedeniyle 1/2 oran da iptal ve tescil ,mümkün olmazsa rayiç değerinin 1/2 si talebi ;asıl davanın 26/12/2014 tarihin de tamamen ıslahı ile Türk Borçlar Kanunun 620 maddesine göre adı ortaklık sonucu kurulduğu iddia edilen … AŞ. fabrikasının taşınmaz değerinin %50 için sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre maddi tazminat ; asıl davaya verilen cevap dilekçesi karşı dava ile Türk Borçlar Kanunun 58 maddesi uyarınca ortaklık sonucu kişilik haklarının zedelendiği gerekçesiyle Manevi Tazminat Davası açılmıştır; Birleşen dosya için ise yine sebepsiz zenginleşme hükümleri nedeniyle adı ortaklık sonucu kurulduğu iddia edilen … AŞ. fabrika binasının değerinin rayiç bedelinin tespiti ile %50 ve tüm gelirlerinin %50 sinin tespit edilerek tazmini talebidir. Uyuşmazlık dosyada bulunan tarafların kabulün de olan önce 22/07/2011 tarihli sulh protokolü ve ardından 11/10/2011 tarihli ibraname düzenlenmiş olup ibranameye rağmen tarafların karşılıklı olarak açılan davalar nedeniyle birbirlerinden talep de bulunup bulunamayacağıdır. Davacı tarafın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı nedeniyle 01/01/2003 tarihinde … AŞ. ortakları ile … A.Ş ortakları arasında davalı vekilinin istinaf dilekçesinde kabul edilmese dahi Türk Borçlar Kanunun 620 maddesi uyarınca Adı ortaklığın kurulduğu mahkemeni de kabulündedir. Sözleşme şartlarının incelenmesi sonucu … A.Ş bünyesinde veya yeni bir şirket kurulacağı,sermayenin %50-%50 olacağı,… AŞ nin bütün fabrika ve ekleri ile birlikte yeni ortaklığa verileceği, … A.Ş. aktif ve pasiflerini yeni şirkete koyacağı,,fabrika binası ile ilgili kira kontratlarının yeni ortaklığın geliri olacağı kabul edilmiş olup bir müddet şirkette hissedar olmalarının sakıncalı olması nedeniyle ,sıkıntılar giderilince yeni şirkete ortak olunacağı imza altına alınmıştır. Ancak taraflar bu defa 26.08.2003 tarihli protokol ile … AŞ nin toplam borcunun 2.018.500 USD kabul ve teyit edilmiştir . Davacı tarafından İstanbul 13 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/35 Esas sayılı dosyasında 26/08/2003 tarihli protokolün iptali için dava açılmış ardından feragat edilmesi mahkeme tarafından Feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi nedeniyle 26.08.2003 tarihli sözleşmenin iptali istendiğinden daha önceye ait 01/01/2003 tarihli sözleşmenin geçerliliğinin kalmadığı tarafların kabulünde olduğundan artık 01/01/2003 tarihli sözleşmenin geçerli olmadığının kabulü gerekir. 14/10/2003 tarihli protokol ile de … A.Ş kullandığı yerleri tahliye ettiği takdirde … A.Ş ye koymayı üstlendiği 1.600.000 USD sermaye borcunu ifa etmiş sayılacağı mutabakat altına alınmıştır. 27/02/2010 tarihli protokol ile kiraya konu yerlerin teslim edilmemesi durumunda önceki protokollen ve bu protokolün konusuz kalacağı;kiraya konu yerlerin teslim edilmesi durumunda tarafların birbirlerini ibra edecekleri kabul edilmiştir. 22/07/2011 tarihli Sulh Protokolü ile; alacaklı … AŞ. borçlu … AŞ. olup taraflar karşılıklı başlattıkları takiplerden vazgeçeceği, alacaklı … AŞ. borçlu şirketin senetlerini vereceği kabul edilmiştir. 11/10/2011 tarihli ibraname ile ;tarafların 27/02/2010 tarihli protokol ile edimlerini yerine getirdiğinden birbirlerini ibra etmişlerdir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin bir bütün olarak incelenmesi sonucu 01/01/2003 tarihinde adı ortaklık kurulduğu,ancak 26/08/2003 tarihli protokol ile hükümsüz hale getirildiği görülmüştür. Yukarıda kısaca bahsedilen değişik tarihli anlaşmalar ile iki taraf da karşılıklı birbirlerine edimler yüklemişler ardından edimlerin taraflarca kısmen yerine getirilmesi kısmende karşılıklı olarak vazgeçmeler sonucu 22/07/2011 tarihli sulh protokolü rıza ile imza altına alınmıştır. Sulh protokolü ile de anlaşmaların emaresi olarak alacaklı şirket yani … AŞ. Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğünün … Esas borcun ödenmesi sonucu haczin kalkacağı, borçlu … AŞ. Tarafından da Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasından vazgeçilecek, ancak borçlu şirket edimlerini yerine getirilmezse takibe devam edileceği belirtilmiş ardından imzalanan 11/10/2011 tarihli ibraname protokolü imzalanmıştır.
İbraname ile kiraya konu yerlerin teslimi konusunda ve alacaklı taraf da bulunan senetlerin 11/10/2011 teslim belgesi ile teslim edileceği ,makinelerin KDV ve vergisi borçlulara ait olmak üzere fatura tanzim edileceği, ve 27/02/2010 tarihli protokol ile taraflar edimlerini yerine getirdiğinden karşılıklı olarak birbirlerini ibra etmişlerdir. Taraflarca imzalanan 22/07/2011 tarihli Sulh Protokolü ve ardından imzalanan 11/10/2011 tarihli ibraname ile artık bu ortaklığa son verilmek istendiği ,iradelerin bu noktada buluştuğu gerek açılan davadan feragat edilmesi, gerek başlatılan takipler sonucu anlaşmalar yapılması, eldeki makilerin KDV ve vergi borçları için … AŞ. adına fatura tanzim edileceği konularında anlaşmaları bunu kanıtlamaktadır .taraflar arasında yapılan bütün protokoller sonucu ibraname olduğundan artık tarafların birbirlerinden talepte bulunmaları Türk Borçlar Kanunun 132. maddesi uyarınca mümkün olmadığından ve mahkemenin de kabulünde olduğu şekilde Türk Borçlar Kanunun 58. madde uyarınca manevi tazminat şartları oluşmadığından taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacı – Karşı Davalı …’ten asıl ve birleşen dava yönünden Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40’ar TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90’ar TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50’şer TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davalı- Karşı Davacı … Tic. Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/09/2020