Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1480 E. 2020/1025 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2018/1480
KARAR NO: 2020/1025
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2018
NUMARASI: 2016/617 E – 2018/32 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 19/07/1989 tarihinde dava dışı SS …Konut Yapı Kooperatifi vasıtasıyla konut kredi kullanmak suretiyte Başbakanlık Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı Toplu Konut Kanunu uyarınca kredi talebinde bulunacağına dair beyanname ve taahhütname imzaladığını, dava dışı SS Oras Konut Yapı Kooperatifinin arasında müvekkilinin de bulunuduğu ortaklar namına … Bankasına devredilen … Bankası AŞ’den 24/01/1990 ve 16/01/1991 tarihli sözleşmelerle 598.000.000,00 TL ve 630.000.000,00 TL kredi kullandığını, … bankası tarafından tarihsiz sunulan borç dağıtım listesinde müvekkilinin borcunu 67.615.663,00 TL göründüğünü, müvekkilinin tüm hak ve borçlarının davalıya devrettiğini bildirmesine karşın alacaklı … Bankası AŞ’nin 9. Asliye Ticaret Mahkemisi’nin 2012/13 sayılı dosyası ile haksız ve hukuka aykırı olarak alacak davası açtığını, bankanın iddiasının kabul edildiğini, müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile haciz baskısı altında 46.492,12 TL bedelin ödetildiğini, bu nedenle davalı … tarafından ödenmesi gerekirken müvekkili tarafından haciz baskısı altında ödenen 46.492,12 TL bedelindeki kredi borcunun dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsil edilmesini karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu konut yapı kooperatifindeki hissesini davacıdan aldıktan 4 ay sonra … isimli şahsa devrettiğini, aldığı kooperatif hissesinden doğan tüm hakların, alacakların, borçların ve bütün mükellefiyetlerin davacıya ait olduğunu, satın alma esnasında hissenin hiçbir borç ve mükellefiyetinin olmadığını, olması durumunda ise davacıya ait olacağını ileri sürerek davanın reddi ile dava değerinin %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İDM tarafından yapılan yargılama sonunda; “Devir ile tüm hak ve borçların üyeliği devralana geçtiği sabittir. Devir keyfiyeti kooperatife bildirilmiş ise de bankaya bankaya bildirilmemiştir. Bankaya haber verilmiş olsa idi sözleşmenin 19. maddesine göre yeni malikin sorumlu olacağı ancak bankaya bildirilmediği için bankanın eski malik olan …’dan alacağını tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davacının da bu üyeliği/ortaklığı davalıya devrettiği tartışmasız olduğuna göre icra yoluyla ödediği tutarı davalıdan isteyebilecektir.” gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.46.492,12 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda müvekkilinin noter yoluyla davacıdan kooperatif hissesini, kooperatife olan tüm hak ve borçlarıyla satın aldığını, satış bedelinin o tarihteki daire emsallerine uygun olduğunu, borcun ferdi borç olduğunu, kredi borcunun müvekkiline bildirilmediğini, devir tarihinde kooperatiften borcun bulunmadığı bilgisinin alındığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, borcun kooperatife değil 3. Kişiye olan borç olduğunu, uygulama yönetmeliğine göre de borcun devir şartlarının oluşmadığını ileri sürmüştür. Dava, kooperatif eski ortağının kooperatifin bankaya olan borcu nedeniyle bankaya yaptığı ödemeyi, ortaklığı devrettiği davalıya rücu etmesine ilişkindir. Dosya kapsamından, Davacının 17.04.1997 tarihinde noterde dava dışı … Yapı Kooperatifinin … Blok … numaralı dairesine ilişkin ortaklığını tüm hak ve borçlarıyla davalıya devrettiği, davalının da dört ay sonra kendisinin de …’a devrettiği, dava dışı banka ile kooperatif arasında 20.04.1990 tarihinde bir borçlanma sözleşmesi yapıldığı, bilahare 16.10.1991 yılında ikinci bir kredi sözleşmesinin yapıldığı, dava dışı bankanın davacı aleyhine açtığı dava ve takip sonrası davacının toplamda 46.492,12 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Kooperatif üyeliğinin devrinde, satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Satıcının üye olması, alıcının bu üyeliği ayrıca devir alması, devir alanın kooperatif üyelik koşullarını taşıması halinde kooperatifin bu kişiyi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 14/3. ve anasözleşmenin 17/2. maddesi uyarınca ortaklığa kabul etmesi zorunludur. Devrin gerçekleşmesi halinde, devir alan davalı kooperatif anasözleşmesinin 17/3. maddesindeki “devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer” hükmü uyarınca, devredenin borçlarından sorumlu olur. Buna göre, kooperatif eski ortağ olan davacının, devir tarihinden önce kooperatifin bankaya olan borcu nedeniyle bankaya yaptığı ödemeyi devrettiği davalıdan isteme hakkı bulunmaktadır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, Alınması gereken 3.175,87 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 794,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.381,87 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/10/2020