Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1466 E. 2019/214 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1466
KARAR NO : 2019/214
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2017
NUMARASI : 2016/279 E – 2017/601 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 20/02/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, şimdilik 5.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, Anayasa Mahkemesinin 6719 sayılı Kanun hakkındaki iptal başvuraları hakkında 28/12/2017 tarihinde karar verdiğini ve bu kararın 15/02/2018 tarihinde Resmi Gazetede yayınlandığını, AYM’nin sadece, 6446 sayılı Kanunun 17. maddesine eklenen 10 numaralı fıkrayı iptal ettiğini, bu nedenle davanın esası incelenip 6719 sayılı yasa öncesinde Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ve Hukuk Genel Kurulunun vermiş kararlardaki ilkeler ışığında, haksız tahsil edilen bedellerin iadesi gerektiği ileri sürülerek, davanın kabulüne veya kararını kaldırılmasına ve davanın esası hakkında karar verilmesi için Mahkemesine iadesine, aksi takdirde ise vekalet ücreti ve yargılama gideri konusunda, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair hüküm kurulması talep edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre de alınması gerekli bedeller olduğunu, söz konusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, davacının dava başında da haklı olmadığını, kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir.HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasaya aykırı olduğu ile ilgili iptal başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihinden sonra sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesince anılan yasanın iptal edilen 17. maddesinin 10. bendindeki “mahkemelerin yetkisi, uygunluk denetimi ile sınırlıdır” hükmü, mahkemenin karar tarihinden sonra iptal edilmiş olmakla, mahkemece yürürlükteki mevzuat hükmüne göre uyuşmazlığın değerlendirmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Kaldı ki, davacının dava başında, bu bedellerin hiç alınamayacağı iddiası ile davayı açması, talebini buna dayandırmış olması nedeniyle, bu hüküm uyarınca, uygunluk denetimi yapılmasının gerekli olmadığı anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davacının diğer istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır.Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine HMK 331/1 maddesi uyarınca “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde tesbit hükmünde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve hukuka aykırlık oluşturmaktadır. Bu sebeple,verilen karar şekli itibarıyla davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, yeniden esas hakkında dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde tesbit hükmü kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.Davalı tarafın istinaf taleplerinin incelenmesiyle; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece tespit hükmünde “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Çünkü davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmemiş ile istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,B-Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün ” davanın reddine ” ilişkin kısmı HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, yeniden esas hakkında; 1-Konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 31,40 TL red harcından peşin alınan 85,39 TL kısmın mahsubu ile artan 53,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, 3- Davacı tarafından yatırılan peşin harç ve başvuru harcı toplamı: 60,60 TL, 6 davetiye gideri 62,00 TL, 2 müzekkere gideri 9,00 TL olmak üzere toplam: 131,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE, 4-Davada yasa değişikliği sebebiyle karar verildiği gözetilerek, davacı yararına 1.980,00.TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya VERİLMESİNE, 5-Yukarıda açıklanan gerekçe ile davalı yararına ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA, 6-HMK 120.maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,Sair istinaf sebeplerinin reddine,Harçlar Yasası gereğince davalıdan alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 31,50TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/02/2019