Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1428 E. 2020/863 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1428
KARAR NO : 2020/863
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2017
NUMARASI : 2015/339 E – 2017/1129 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firma tarafından müvekkil firmadan bugüne kadar tahsil edilmiş olan 10.360,05-TL kayıp kaçak bedeli adı altında miktarın tahsili, usülsüz ve hukuka aykırı olup söz konusu bedelin müvekkil firmaya iadesi gerektiğini, davanın kabulü ile kayıp kaçak bedeli adı altında haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkil firma tarafından ödenen toplam 9.861,06 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birliket davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare ıslah yolu ile davasını 9.861,06 TL’den 25.424,15 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet yönünden davalı müvekkilin davanın tarafı olmaması nedeniyle huzurdaki davanın reddine karar verilmesini, bu mümkün olmayacaksa hiçbir haklı ve hukuki bir sebebe dayanmayan davanın esastan reddine karar verilmesini, bu mümkün olmayacaksa davacının ödeme yaptığı Mayıs 2012’den Mart 2013’e kadarki dönemlere ilişkin taleplerinin zamanaşımına uğradığından bu kısım için davanın reddine karar verilmesini, her iki durumda da yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek alınan rapor doğrultusunda kayıp kaçak oranları hedef oranlarının üzerinde olduğu tespit edilen 13.224,83-TL fark bedeli olduğu, çünkü EPDK’nın hedef kayıp kaçak oranlarına kadar dağıtım şirketlerine ve perakende satış şirketlerine kayıp kaçak bedelinin faturada yer almasına izin verildiğinden hedef kayıp kaçak oranlarını aşan kısmının iade edilmesi gerektiği nazara alınarak, gerçekleşen kayıp kaçak oranlarına göre hesaplanan kayıp kaçak bedeli ile EPDK’nın hedef kayıp kaçak oranlarına göre hesaplanan kayıp kaçak bedeli arasındaki fark bedeli olan 13.224,83-TL olduğu tespit edildiğinden, davanın kımen kabulü ile kısmen reddi ile 13.324,83TL’nin dava tarihi olan 26/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı ve davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; davalı şirketin, davacıya iade etmesi gereken K/K bedelinin 22.694,14 TL olduğunu, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 6719 sayılı kanunla değiştirilen 17.maddesinde; EPDK’nın hedef K/K oranlarını geçmemek şartıyla K/K bedelleri tarifelerde yer alarak tüketicilere yansıtılacağı hükmü yer aldığını, dava konusu olayda gerçekleşen K/K oranları, EPDK’nın hedef K/K oranlarının üzerinde olduğundan tüketiciye yansıtılamayacağını ileri sürerek mahkemenin kısmen kabul-kısmen red kararının kaldırılarak davamızın 25.424,15 TL üzerinden tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf başvurusunda özet olarak; davanın müvekkiline karşı değil EPDK ve Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye açılması gerektiğini, davada husumet itirazları dikkate alınmaksızın davanın kısmen kabul edilmesi hukuka aykırı olduğunu, zamanaşımı itirazlarını değerlendirilmediğini, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu Kanuna eklemeler getiren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 17.06.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, değişen Kanun maddesi sebebiyle davanın konusuz kalması sonucu reddi gerekirken kısmen kabulünün hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin, Kanunun 17/06/2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş, dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi hükmüne göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başkasına karar veremez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural; sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kaleminin dayanağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır. Somut olayda; davacı, davaya konu kayıp-kaçak bedellerin alınmasının yasal olmadığının yargı mercilerince verilen kararlar ile belirlendiğini ileri sürerek, işbu davayı açmıştır. Diğer bir anlatımla, kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gerekenden fazla alındığı yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Yargılama sırasında da vakıalar yönünden davasını ıslah etmemiştir. Yapılan ıslah miktara ilişkindir. Bu nedenle mahkemece davacının yerindelik denetimi sonucu hedef kayıp kaçak oranlarını aşan kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/5200 E. – 2019/115 K.2018/7702 E-2019/4792 K…sayılı ilamları da bu doğrultudadır. Davalının husumete ilişkin istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalının tedarikçi sıfatını haiz olduğu, davacıdan tahsil edilen kayıp- kaçak bedelinin iadesi bakımından somut olayda pasif husumet ehliyeti bulunduğu, bu nedenle husumet itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Zamanaşımı itirazı yönünden yapılan değerlendirmedeise; davanın sözleşmeye aykırılık yönü itibariyle zamanaşımı süresinin 10 yıl olacağı ve dava tarihi itibariyle bu sürenin dolmadığı kuşkusuzdur. Bu nedenle davalının bu istinaf itirazı da yerinde değildir.Davalının davanın konusu kalmadığına ilişkin istinaf itirazlarına yönelik yapılan değerlendirmede ise; Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve maktu vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Bu sebeple mahkemece “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama gideri ve maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun ise kısmen kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında; “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının yaptığı yargılama gideri ile karar tarihindeki AAÜT uyarınca maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, sair istinaf taleplerinin reddine2 dair karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,B-Davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 168,41 TL harcın ve 265,77 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 434,18 TL’den mahsubu ile fazla alınan 379,78 TL’nin davacıya iadesine,3-Davacı yararına takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davacı tarafça sarf olunan 1.226,00 TL yargılama gideri ile 54,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgilisine iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacıdan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davalıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davacının istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalının istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/09/2020