Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1364 E. 2019/318 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1364
KARAR NO : 2019/318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2017
NUMARASI : 2016/1242 E – 2017/947 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/03/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirket nezdinde bulunan abonelik kapsamında elektrik enerjisi hizmeti almasına karşın bu hizmetin karşılığı olan bedeli ödemediğini, alacağın tahsili için giriştikleri icra takibine borçlu – davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamını, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.İlk derece mahkemesince; davalının, dava konusu yerden 2005 yılında taşındığını ve zaten sonra bu iş hanı kapanarak burada konut olarak yeni bir yerleşim yapıldığını beyan ettiği, davalı yandan yapılmış tahsilat bulunmadığı, akdi ilişkinin inkar edilişi ve davalı yanın akdi ilişkiyi inkar etse bile fiilen kabul ettiğini gösterir ödeme olmayışı, inkar edilen sözleşmede de yetki şartının bulunmayışına nazaran artık TBK hükümlerine göre alacağını kendi ikametinde talep etme hakkı olmayıp genel yetki kuralı olan davalı ikametindeki icra müdürlüğü yetkili olacağından, davalının bu itirazının yerinde olduğu, itirazın iptali davası açısından geçerli bir icra takibinin bulunmasının ön koşul olduğu ve icra dairesinin yetkili olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkininin sadece davalının beyanıyla yok sayılamayacağını, mahkemenin, gerekçeli kararında, inkar edilen sözleşmede yetki şartının bulunmadığına da değindiğini, sözleşme ilişkisinin araştırılmadığını, gerektiği takdirde sözleşmedeki imzaların incelenmesi de dahil olmak üzere davalının o adresi kullanıp kullanmadığının araştırılması gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.Uyuşmazlık, davacının davalının abonelik kapsamında kullandığı enerji bedellerinin tahsili amacıyla yaptığı icra takibine itirazın iptaline yöneliktir. Somut olayda, davalının 545356 sözleşme numarası ile abone olduğu, icra takibinde de borç sebebinin bu sözleşme numarası belirtilerek yapıldığı görülmekle, mahkemenin taraflar arasında sözleşme ilişkisi olmadığı kabulü yerinde değildir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/13061 E. – 2018/10507 K. sayılı ilamı) Kaldı ki; borca itirazda ve davadaki ilk savunmada, aboneliğin varlığı inkar edilmemiş, aboneliğin bulunduğu yerden taşındığı, daha sonra bu dükkanların ev olarak kullanıldığı, bu nedenle borcun kabul edilmediği beyan edilmiştir. İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır.Mahkemece abonelik ve akdi ilişki yönünden inceleme yapılmaksızın karar verilmiştir.Davalı borçlu itiraz dilekçesinde enerjiyi kullanmadıkları ve adres itibariyle yetkili icra dairesinin Küçükçekmece İcra Daireleri olduğunu belirtmiştir.İcra İflas Kanunu’nun 50. maddesinde “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur. İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.” şeklinde belirtilmiştir. HMK’nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. (Bkz. HGK. 5.11.2003, 2003/13-640-627 sayılı kararı) Yukarıda yapılan açıklamalar gereğince eldeki davada, alacaklı ikametgahının bağlı olduğu İstanbul İcra Daireleri de yetkili olduğundan, mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş ve davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca karar kaldırılarak, yeniden esas hakkında yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca karar kaldırılarak, yeniden esas hakkında yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/03/2019