Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1311 E. 2018/603 K. 18.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1311
KARAR NO : 2018/603
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI : 2016/600 E – 2017/954 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 31.05.2006 ile 31.05.2010 tarihleri arasında elektrik abone sözleşmesi bulunduğunu, davacının aboneliği boyunca davalı şirketin davacıdan haksız ve hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirilen faturalarda kayıp kaçak, sayaç okuma, dağıtım, iletim, perakende satış hizmet bedeli ve bu beş kalemden tahakkuk ettirilen KDV bedellerini tahsil ettiğini, tahsil edilen bu bedellerin iadesinin gerektiğini beyanla; şimdilik 5.000,00 TL bedelin ödemenin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Ayrıca davacı yargılama devamında miktar olarak dava değerini ıslahen 40.076,71 TL’ye yükseltmiş ve buna ilişkin harcını yatırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler gerekçe gösterilerek “konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine” karar verildiği görülmüştür.
Mahkemenin kararına karşı davalı vekili tarafından süresinde ve harcı yatırılarak istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedeli ve sair bedellerin yürürlükte olan EPDK kararları ve yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yasal mevzuat uyarınca tahsil edildiğinden davanın konusuz kalmasına ilişkin kararın ve davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu beyanla davanın reddi ile davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Bilahare; davalı istinaf başvuru dilekçesine istinaden verdiği ek dilekçe ile; ıslah ile artırılan bedel yönünden davanın reddi ile davalı lehine bu bedel üzerinden nispi vekalet ücretinin ödenmesini talep etmiştir. Ancak bilinmektedir ki kanun yoluna ve dolayısıyla istinafa başvuru süresinde verilecek tek bir dilekçe ile yapılabilir. Ayrıca süresinden sonra istinaf dilekçesi (tamamlayıcı dilekçe) verilemez. Kaldı ki davalının istinaf başvuru dilekçesi 24/02/2018 tarihli olup bu tarihte mahkemenin gerekçeli kararını tebliğ aldığı kabul edilmekle; verdiği ek dilekçenin 15/03/2018 tarihli olması dikkate alındığında ek dilekçeyi istinafa başvuru süresinde vermediği anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle davalının istinaf başvuru dilekçesine istinaden verdiği ek dilekçeye itibar edilemeyeecktir.
Davacı istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; davanın elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp/kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin istirdatı istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. maddesi birinci, üçüncü, dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (c), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile ”Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamın da belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, tüketici hakem heyetlerinin ve mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayacı okuma perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgi tarifelerin düzenlenmesine EPDK kanunundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda söz edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektirik Piyasası Kanunu’ na eklenen; geçici madde 19;” Bu maddeyi ihdas eden kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20;” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Bu nedenle davanın konusuz kalmasına dair karar usul ve esasa uygun olmakla birlikte davalının buna dair istinaf talebi yerinde değildir.
Davalının istinaf sebeplerine gelince, HMK’nın 331. maddesinin 1. fıkrasının “davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmü gereği ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7/2454 Esas 2014/679 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları gereği içtihat durumuna göre davacının dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp/kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Ayrıca davacı mevzuat sonrası haksız çıkmış olsa da dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece yasa değişikliği nedeniyle, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden de, davacının dava tarihi itibariyle uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru 4. Cilt sayfa 3687) göz önünde tutularak, anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. maddesi gereğince, mahkemece yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine yönelik kararı usul ve yasaya uygun olmakla, davalının bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı görülmüştür.
Tüm bu sebeplerle davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/05/2018