Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1303 E. 2018/621 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1303
KARAR NO : 2018/621
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2018
NUMARASI : 2017/433 E- 2018/163K
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ :22/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında elektrik abone sözleşmesi bulunduğunu, davacının 01.11.2013 ile 10.02.2015 tarihleri arasındaki aboneliği boyunca davalı tarafından tahakkuk ettirilen faturalarda “kayıp kaçak bedeli” adı altında haksız ve hukuka aykırı tahsilatlar yapıldığını, haksız yapılan kesintilerin iadesinin gerektiğini beyanla; şimdilik 2.000,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, masraf ücreti ve avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Yasaya getirilen yeni düzenlemeler gerekçe gösterilerek “Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine” karar verildiği görülmüştür.
Mahkemenin kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresinde ve harcı yatırılarak istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; ‘mahkemelerce, uygulanan kayıp-kaçak vs. bedellerin yalnızca EPDK düzenlemelerine uygunluğunun denetleneceğine’ ilişkin yasa değişikliği ile ilgili yasa değişikliğinin ‘devam eden tüm davalarda uygulanmasına’ ilişkin kanun maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından hesaplanan 62.863,52 TL üzerinden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin, kendi lehine hükmedilmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını ve icra takibine maruz kalma ihtimaline binaen tehir-i icra kararı verilmesini talep etmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi uyarınca davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf dilekçelerinde ileri sürdükleri istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; dairemizce inceleme konusunun 6719 sayılı kanun ile getirilen değişikler kapsamında mahkeme ilamının hukuka uygun olup olmadığı ile yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 20. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. Maddesi birinci, üçüncü, dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (c), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile ” Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamın da belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, tüketici hakem heyetlerinin ve mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayacı okuma perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgi tarifelerin düzenlenmesine EPDK kanunundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda söz edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile 6446 sayılı Elektirik Piyasası Kanunu’ na eklenen; geçici madde 19;” Bu maddeyi ihdas eden kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20;” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’ nun 17. Maddesine eklenen 10. Bend ile dava konusu uyşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de geçici 20. Maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Ayrıca 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektirik Piyasası Kanunu’na eklenen geçici 20. maddesinin iptali talebi ile Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru hakkında Anayasa Mahkemesi Başkanlığı tarafından 16.02.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 28.12.2017 tarihli 2016/150 Esas ve 2017/179 Karar sayılı ilamı ile red kararı verildiğini bu noktada belirtmek gerekir. Bu nedenlerle davacının ilgili hükümlerin Anayasa’ya aykırı olduğuna ilişkin beyanı yerinde olmadığı ,yasayla maliyet bedeli içinde alınabileceği düzenlenen dava konusu bedeli içinde alınabilceği düzenlenen dava konusu bedellere ilişkin işbu davada davanın konusuz kalmasına dair verilen karar usul ve esasa uygundur.
Diğer istinaf sebeplerine gelince, HMK’nın 331. maddesinin 1. fıkrasının “davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmü gereği ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7/2454 Esas 2014/679 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararları gereği içtihat durumuna göre davacının dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp/kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Ayrıca davacı mevzuat sonrası haksız çıkmış olsa da dava tarihi itibariyle, uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu bu davasında, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla , dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, mahkemece yasa değişikliği nedeniyle, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden de, davacının dava tarihi itibariyle uygulamanın haksız olduğu iddiası ile açmış olduğu davasında, dava tarihinde haklılığı (Baki Kuru 4. Cilt sayfa 3687) göz önünde tutularak, anılan yasa maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nın 331. Maddesi gereğince, mahkemece yargılama gideri ve maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine yönelik kararı usul ve yasaya uygun olduğu görülmüştür. Keza, AAÜT 6. maddesi ve 13. maddesi uyarınca karar şekline göre maktu vekalet ücreti takdirinde yasaya aykırılık yoktur.
Davacı vekili ve davalı vekilinin belirtilen hususlara ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı görülmüştür.
Tüm bu sebeplerle davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine ,
Peşin alınan istinaf karar harçlarının istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 361.maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/05/2018