Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1268 E. 2020/1590 K. 24.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1268
KARAR NO : 2020/1590
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2018
NUMARASI : 2016/494 E – 2018/84 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; taraflar arasında enerji tedariki sözleşmesi yapıldığını; yapılan bu sözleşme ile davalı şirketten enerji tedariki sağladığını; davalı tarafından keşide edilen bir kısım elektrik faturalarına bakıldığında bazı dönemlerde davacının normal tüketim bedeli dışında davacı şirketten toplamda 46.367,17-TL kayıp kaçak bedelini tahakkuk ettirerek tahsil ettiğini; davacı şirketten bu şekilde kayıp-kaçak bedeli tahsil edilmesinin haksız olduğu; bu nedenlerle, davalı tarafından davacı şirkete sağlanan elektrik dağıtım hizmeti nedeni ile, haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 46.367,17-TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; usule ilişkin itirazlarımda; taraflar arasında yapılan sözleşmede İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili kılındığını; bu nedenle, davanın İstanbul Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden yetkisizlik kararı verilmesinin talep edildiği; esasa ilişkin itirazlarında; elektrik faturalarında yer alan tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK ‘da olduğunu; EPDK kararlarının düzenleyici işlem olduğundan hem elektrik tedariklerini hem de aboneleri bağladığından dava konusu bedellerinde EPDK’nın kurul kararları ile uygulamaya koyduğu gelir kalemleri olduğundan, davalının söz konusu bedelleri abonelerin faturalarına yansıtmakla yükümlü olduğunu; aksi halde davalının idari yaptırımlara muhatap olacağı; ayrıca, davacı iddiası kapsamında, davalının sebepsiz zenginleşmesinde bulunmadığını ve bu kapsamda kayıp kaçak bedellerinin de iade yükümlülüğü bulunmadığı gibi ayrıca, davacının dava konusu faturalara tebliğden itibaren 8 gün içinde itiraz etmediğinden bu faturaların derece atının da kesinleştiğini; davalının temerrüde düşürülmediğinden faizin başlangıcına yönelik isteminin de yerinde bulunmadığını; davaya cevap dilekçesinde ayrıntılı belirtilen açıklamalar kapsamında, davanın esastan da reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme tarafından Dosyanın tarafları tacirdir, davalı şirket elektrik dağıtım firmasıdır ve her iki taraf da tacirler arası hak ve sorumluluk statüsüne sahiptir. Kayıp kaçak vesair bedellerin iadesine ilişkin davalar öncelikle tüketici mahkemelerinde görülmeye başlanmıştır. Ardından Yargıtay’ın birtakım kararları ile kayıp kaçak vs bedellerin iadesine yönelik kararlar verilmiş bu yönde kararlar üzerine ticari şirket ve işletmelerde çok sayıda kayıp kaçak vesair bedeli iadesine yönelik davalar açmıştır. Mahkememizce dosya taraflarının tacir olması ve iadesi istenen alacağın faturaya dayalı olması nedeniyle davacı yanca fatura içeriğine yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden fatura içeriğinin kabul edildiği değerlendirilmiştir. Bununla birlikte mahkemelerce kayıp kaçak vesair bedellerin iadesine yönelik verilen mahkeme kararları ve Yargıtay’ın bir kısım dairelerinin bu yöndeki kararları konuyu hukuken tartışmalı hale getirmiştir. Bunun üzerine 6719 sayılı yasa ile tartışmalı hale gelen durum açıklığa kavuşturulmuştur. Bu yasa ile kayıp kaçak vesair bedellerin EPDK’nın öngördüğü ölçütler dahilinde tahsil edilmesinin hukuka aykırı olmadığı; mahkemelerin ancak EPDK tarafından belirlenen ölçülere uygunluk denetimi yapabileceği öngörülmüştür. Böylelikle kayıp kaçak vesair bedel tahsilinin hukuka aykırılığı tartışması sonlandırılmıştır. Bu yönüyle 6719 sayılı yasanın açıklayıcı hüküm getirdiği değerlendirilmiştir gerekçesi ile “Davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; mahkeme tarafından verilen kararın hatalı olduğu, 17.06.2016 tarihli kanun değişikliğinin Anayasaya aykırı olduğunu, tüketicilerin hedef oranlarının belirlendiği kurulda temsil edilmediği, 6719 sayılı Kanunun somut dava ile ilgili olduğu dönemler açısından geriye yürümesinin hukuken mümkün olmadığı, elektrik bedelinin tüketenden tahsil edilmesi gerekirken hırsızlığa ve teknik kayıplara son vermek yerine afaki şekilde tarife yapma yetkisi verilen kuruluşlarca içerikleri belli olmayan bedellerin tahsil edilmesine iman yaratan hükümlerin iptalinin gerektiği, anılan yasa ile kaçak kullanıcı engellenmeksizin aksine ödüllendiren, dürüst aboneyi cezalandırdığı gerekçesi ile Mahkeme kararı istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle ;Mahkeme tarafından “Davanın Reddine” karar verilmesinin hukuka uygun olduğu ancak yargılama gideri ve vekalet ücretinin müvekkile yükletilmesinin doğru olmadığı ve bu yönden Mahkeme kararının düzeltilmesi gerektiği gerekçesi ile istinaf edilmiştir.HMK 355.madde uyarınca ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu ;Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin de hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan ve halen derdest olan davalar, bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır.Bu noktada uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.Dosyamızda davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibarıyla davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.Taraf vekillerinin İstinaf Taleplerinin incelenmesi sonucu ;dava 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesiile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesi bu yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kaldığından bu davada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesine ve HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca İstinaf taleplerinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,2-Davacının istinaf talebinin kabulü ile kara HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;-Davada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 3-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, dava açılırken peşin olarak alınan 791,84-TL, mahsubu ile fazla alınan 737,44 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davacıdan alınan 54,40 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 663,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davacı lehine AAÜT uyarınca 4.040,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Taraflarca dava dosyasına yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden taraflara isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalıdan Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınana 35,90 harçtan mahsubu ile bakiye 18,50 TL ‘nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 42,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davalının istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/11/2020