Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1267 E. 2018/600 K. 18.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1267
KARAR NO : 2018/600
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2017
NUMARASI : 2015/308 E – 2017/1445 K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;davalı ile davacı arasında elektrik aboneliği sözleşmesi bulunduğunu,davacı şirketçe tahakkuk ettirilen faturalarda kayıp kaçak gibi haksız bedeller alındığını ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 E 2014/679 K sayılı ilamı ile ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 03/06/2014 tarih, 2014/2058 E, 2014/8743 K sayılı ve 3. Hukuk Dairesinin 10/06/2014 tarih, 2014/8719 E, 2014/9201 K sayılı ilamlarında, kayıp kaçak bedellerinin aboneye ödenmesi gerektiğini belirttiği, davacı şirketin 30/07/2009 tarihinden 12/08/2013 tarihine kadar davalının elektrik dağıtımından faydalandığını ancak bu zaman aralığında hiç bir hizmet karşılığı olmayan tamamen kötü niyetli kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi firmanın ağır ihmali ya da altyapı eksikliğinden kaynaklanan kayıp kaçak bedeli olarak tahsil edilen şimdilik 50.000,00 TL’nin, davacıdan tahsil tarihinden itibaren TC Merkez Bankasının kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranında işleyecek faizleriyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı kanunla değişik 17. maddesi 10. fıkra hükmü ve geçici 20. maddesi doğrultusunda talebin yasal dayanağının ortadan kalkması nedeniyle davanın konusuz kaldığına bu nedenle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava açıldığı tarihte davacının haklı olduğu subut olduğundan davacı lehine 1.980,00 TL nispi vekalet ücreti ödenmesine karar verilmiştir.
Mahkemenin kararına karşı davalı vekili tarafından süresinde ve harcı yatırılarak istinafa başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, 28/11/2017 tarihinde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın hukuka ve 6719 sayılı kanuna uygun oldugunu ancak buna rağmen lehine vekalet ücreti hükmedilmeyip ve yargılamanın aleyhine sonuçlandığı davacı lehine yargılma giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesi sebebiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Yargılama esnasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 20. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. Maddesi birinci, üçüncü, dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (c), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile ” Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamın da belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, tüketici hakem heyetlerinin ve mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayacı okuma perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgi tarifelerin düzenlenmesine EPDK kanunundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda söz edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektirik Piyasası Kanunu’ na eklenen; geçici 19;” Bu maddeyi ihdas eden kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici 20;” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’ nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Somut olayda davanın açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 E, 2014/679 K sayılı ilamı ile ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 03/06/2014 tarih, 2014/2058 E, 2014/8743 K sayılı ve 3. Hukuk Dairesinin 10/06/2014 tarih, 2014/8719 E, 2014/9201 K sayılı ilamları uyarınca, davacının dava açmakta haklı olduğu bir hukuki yararının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren ve geçmişe etkili olarak yürütülen yasa değişikliği sonucunda haklı durumda olmasına rağmen haksız duruma düşen davacının davasının hem esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilerek hem de haksız duruma düşmesinden faydalanılarak davalı lehine yargılma giderlerine hükmedilmesi hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracaktır.
Davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu sebeple; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK’nın 331/1 maddesi uyarınca; dava açıldığı tarihte davacı tarafın haklı olması sebebiyle, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesi gerektiğinden yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre “1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” şeklinde verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunmuş ve davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve davalı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/05/2018