Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2018/1261 E. 2018/665 K. 25.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2018/1261
KARAR NO : 2018/665
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2018
NUMARASI : 2016/517 E- 2018/60K
DAVANIN KONUSU : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ :28/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin davalı şirketten elektrik hizmeti aldığını, ancak davalının,müvekkilinin ödediği faturalara tüketim bedeli olmayan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak bedeli, adı altında ve sair bedeller yansıtmak suretiyle müvekkilinin ödemesi gereken meblağların üzerinde elektrik borcu tahakkuk ettirdiğini ve bu haksız bedelleri tahsil ettiğini,kayıp kaçak bedeli gibi bedellerin müvekkilinden tahsil dileceğine yönelik sözleşme hükümlerinin TBK 20’ye göre genel işlem koşulu olduğunu ve müvekkil açısından geçersiz hükümler olduğunu, 11/08/2002 tarih ve 24843 sayılı resmi gazetede yayımlanan perakende satış hizmet geliri ile perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkında tebliğe dayanılarak günümüze kadar tahsil edilmekte olan dava konusu bedellerin geçmişe dönük olarak ödenmesi gerektiği, davanın kabulü ile dava konusu edilen haksız ve hukuksuz olarak tahsil edildiğini iddia ettiği dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak bedeli HMK 107 uyarınca belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin fatura ödeme tarihinden itibaren hesap edilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine , taleplerine işin ticari niteliği nedeniyle fatura ödeme tarihinden itibaren TC Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında temerrüt faizi işletilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle: Davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı kanunla değişik 17. Maddesi 10 fıkra hükmü ve geçici 20. Maddesi doğrultusunda talebin yasal dayanağının ortadan kalkması nedeniyle davanın konusuz kaldığına bu nedenle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava açıldığı tarihte davacının haklı olduğu subut olduğundan davacı lehine 1.000 TL vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Mahkemenin kararına karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından süresinde ve harcı yatırılarak istinafa başvurulmuştur.
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle : Dava konusu alacak miktarının hukuka aykırı şekilde müvekkilinden tahsil edildiğini,Yargıtay HGK 21/05/2014 Tarih, 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar sayılı ilamı ile ve Yargıtay 3.HD 03/06/2014 Tarih, 2014/2058 Esas, 2014/8743 Karar sayılı ve 3.HD 10/06/2014 Tarih, 2014/8719 Esas 2014/9201 Karar sayılı ilamlarında söz konusu bedellerin alınmayacağına hükmettiğini, kayıp kaçak bedeli adı altındaki bedellerin TBK 20 anlamında genel işlem koşulu niteliği taşıdığını sözleşmenin düzenleyen taraf lehine imza atan taraf aleyhine hükümler içerdiğinden kesin hükümsüz olduğunu, 11/08/2002 tarih ve 24843 sayılı resmi gazetede yayımlanan ”Perakende Satış Hizmeti Geliri Ile Perakende Enerji Satış Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğ”e dayanılarak günümüze kadar tahsil edilmekte olan bu bedellerin geçmişe dönük olarak ödenmesi gerektiğini, dava tarihinden sonra çıkan yasa ile kanunların geriye yürütülemeyeceği ilkesine, Anayasa’ya ve kanunlara açıkça aykırı bir düzenleme yapıldığını ve kararların bu düzenlemeye göre verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nin dava konusu bedellerin alınabileceğine ilişkin hükümleri içeren yasal düzenlemeler ile ilgili yapılan iptal başvurularının beklenilmesi gerektiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin kararının kaldırılarak davanın kabulü ile dava konusu sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak bedeli ve sair bedellerin fatura ödeme tarihinden itibaren hesap edilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine ve lehine hükmedilen vekalet ücreti AAÜT ve karar tarihi uyarınca 2.180,00 TL olması gerekirken 1.000 TL olarak hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğun beyanla kararın düzeltilmesini talep ve dava etmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle : Vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin olarak kararın kaldırılmasını ve bu giderlerin davacıdan alınarak davalıya verilmesini talep etmiştir.
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kayıp kaçak bedeli ve sair bedellerin iadesi isteminden kaynaklanan alacak davasıdır.
Yargılama esnasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 20. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 17. Maddesi birinci, üçüncü, dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (c), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile ” Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamın da belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda, tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, tüketici hakem heyetlerinin ve mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayacı okuma perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgi tarifelerin düzenlenmesine EPDK kanunundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda söz edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. Maddesi ile 6446 sayılı Elektirik Piyasası Kanunu’ na eklenen ;geçici 19;” Bu maddeyi ihdas eden kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici 20;” Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. Maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’ nun 17. Maddesine eklenen 10. Bend ile dava konusu uyşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de , geçici 20. Maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.Bu yasal düzenleme karşısında davacının, davanın kabulü yolundaki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Bu konuda, muhtelif mahkemenin ,AYM’ne yaptıkları aykırılık başvuruları yasal sürede sonuçlanmadığı gibi ,mahkemece yasal düzenleme nedeniyle sonucu beklenmeden karar verilmesinde aykırılık yoktur. Kaldi ki ,AYM bu yöne ilişkin başvuruları reddedilmiştir. Buna dair davacı istinafının reddi gerekmiştir.
Somut olayda davanın açıldığı tarihteki mevzuat,Yargıtay HGK 21/05/2014 Tarih, 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar sayılı ilamı ile ve Yargıtay 3.HD 03/06/2014 Tarih, 2014/2058 Esas, 2014/8743 Karar sayılı ve 3.HD 10/06/2014 Tarih, 2014/8719 Esas 2014/9201 Karar sayılı ilamlarından, davacının dava açmakta haklı olduğu bir hukuki yararının bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren ve geçmişe etkili olarak yürütülen yasa değişikliği sonucunda haklı durumda olmasına rağmen haksız duruma düşen davacının davasının hem esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilerek hem de haksız duruma düşmesinden faydalanılarak davalı lehine yargılama giderlerine hükmedilmesi hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracaktır.
Davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu sebeple; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve HMK’ nın 331/1 maddesi uyarınca; dava açıldığı tarihte davacı tarafın haklı olması sebebiyle, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekir. Ancak dava açıldığı tarihte dava belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmışsa da, dosya incelendiğinde davanın ıslah edilmediği görülmüştür. Bu sebeple 1.000 TL esas değeri olan davada, davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti AAÜT 7.ve 13.maddesi uyarınca , davanın esas değeri olan 1.000TL’yi geçemeyeceğinden 1.000 olarak davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesi yönündeki ilk derece mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından , davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalının istinaf taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,
Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/05/2018